25 Haziran 2014 Çarşamba

7.Bölüm

Beklenen Hz. Mehdi (as) hakkında tüm İslam Alimlerinin görüşleri

BEKLENEN HZ. MEHDİ (AS) HAKKINDA TÜM İSLAM ALİMLERİNİN GÖRÜŞLERİ

Kütüb-ü Sitte'de Yer Alan Mehdilik Hakkındaki Bazı Hadisler

Bu bölümde, tarih boyunca çeşitli dönemlerde yaşamış İslam alimlerinin Mehdiyet hakkındaki görüşleri ve eserlerinde bu konuda aktardıkları rivayetlerden bir bölümü yer almaktadır.
Bilindiği gibi Kütüb-ü Sitte (Altı Kitap), altı meşhur hadis kitabından oluşan hadis külliyatının tümüne verilen addır. Bu altı kitapta Peygamber Efendimiz (sav)'den rivayet edilen hadislerin doğru oldukları, bütün ehl-i sünnet alimleri tarafından tasdik edilmiştir.
Bu nedenledir ki Kütüb-ü Sitte ehl-i sünnet itikadına göre dinde Kuran'dan sonra gelen en önemli ikinci kaynaktır. Öyle ki alimler Kütüb-ü Sitte'nin güvenilirliğine binaen, bu külliyatta yer alan hadisleri inkar etmeyi Resulullah (sav)'i inkar etmekle eş tutmuşlardır. Kütüb-ü Sitte'de Mehdiyet hakkında pek çok hadis rivayet edilmiştir. Yalnızca Kütüb-ü Sitte'de yer alması dahi Mehdiyet konusunun, doğruluğu şüphe götürmeyen bir gerçek olduğunu ortaya koymaya yeterlidir.
Kütüb-ü Sitte'deki Mehdiyet ve ahir zamanla ilgili hadislerden bazı örnekleri aşağıda aktarıyoruz:

SAHİH-İ BUHARİ

İmam Muhammed bin İsmail Buhari (810-870)'nin sahih hadis kitabıdır. Kütüb-ü Sitte'nin en önemli kitabıdır. Ehl-i sünnet alimleri Sahih-i Buhari'yi Kuran-ı Kerim'den sonra İslam dininde en temel ikinci kitap olarak kabul etmektedirler. İçinde 7275 hadis vardır. İmam-ı Buhari bu sahih hadisleri yaklaşık 600 bin hadis-i şerif arasından seçmiş ve Sahih-i Buhari'yi onaltı senede yazmıştır.
.... Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Geceleyin yürütüldüğüm zaman Hz. Musa (as)'a kavuştum". -Ravi dedi ki: Rasulullah (sav) onu tavsif etti.- "Bir de gördüm ki, o, Şenue kabilesi erkeklerinden biri gibi karayağız, uzun boylu, düz saçlı bir zattır." Rasulullah (sav) dedi ki: "Ben Hz. İsa (as)'a da kavuştum." Peygamber (sav) onu da tavsif edip şöyle dedi: "Hz. İsa (as), orta yapılı, sanki hamamdan çıkmış gibi al çehreliydi..."
Sahih-i Buhari
…Bize Musa İbn Ukbe tahdis etti ki. Nafi' şöyle demiştir: Abdullah ibn Umer (ra) dedi ki: Peygamber (sav) bir gün insanların arasında deccal mesihi zikretti de şöyle buyurdu: "... Dikkat edin ki, deccal mesihin sağ gözü şaşıdır. Onun gözü sanki salkımındaki emsalinden dışarı çıkmış, iri bir üzüm tanesi gibidir."
Sahih-i Buhari ve Tercemesi
…Bana ez-Zuhri, Salim'den tahdis etti ki, babası Abdullah ibn Umer Şöyle demiştir: Hayır V'Allahi Peygamber (sav) Hz. İsa (as) için "Kırmızı (çehrelidir)" demedi. Lakin o, şöyle buyurdu: "Ben uyumuştum, rüyamda Ka'be'yi tavaf ediyordum. O sırada esmer, salıverilmiş düz saçlı bir kişi gördüm, iki kişi arasında onlara dayanarak iki tarafa bocalayarak sevk ediliyordu (tavafı böyle yapıyordu), başı da su damlatıyordu yahud başı su akıtıyordu. Ben;
— Bu kimdir? diye sordum.
— Meryem oğlu'dur, dediler.
Ona yönelmek üzere yürüdüğüm sırada bir de kırmızı yüzlü, uzun boylu, başı kıvırcık saçlı, sağ gözü sakat, börtlek; sanki salkımındaki emsalinden dışarı çıkmış iri bir üzüm tanesi. (Orada bulunanlara:)
— Bu kimdir? diye sordum.
— Bu, deccaldir. dediler.
Said ibnu'l, Müseyyeb, Ebu Hureyre (ra)'dan şöyle dediğini işitmiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, muhakkak ileride Meryem oğlu İsa sizin içinize adaletli bir hakem olarak inecektir. O zaman o, salibi kıracak (Hıristiyanlıktaki Hz. İsa'nın öldürüldüğüne dair inancı değiştirecek), domuzu öldürecek (domuzun zararlı bir yiyecek olduğu konusunda insanları uyararak insanlardaki domuza olan ilgiyi  kaldıracak), cizye vergisini kaldıracak, mal o kadar çoğalacak ki, hiçbir kimse mal kabul etmeyecek. Nihayet bir tek secde dünya ve dünyadaki herşeyden daha hayırlı olacaktır."
Ebu Hureyre (R)
…Bize el-Leys, Yunus ibn Yezid'den; o da İbn Şihab'dan; o da Ebu Katade el-Ensari'nin himayesinde bulunan Nafi'den tahdis etti ki, Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "İmamınız (manevi lideriniz) kendinizden olduğu halde Meryem oğlu sizin içinize indiği zaman (İsa da imamınıza uyduğunda) acaba sizler nasıl olursunuz?"
Sahih-i Buhari ve Tercemesi
"… ez-Zuhri tahdis edip şöyle dedi: Bana Said ibnu'l Müseyyeb haber verip şöyle dedi: Ebu Hureyfe (ra) Rasulullah (sav)'den şöyle buyurduğunu işitti: "Meryem oğu İsa sizin içinize, hükmünde adil bir hakim olarak inmedikçe, salibi kırmadıkça, (Hıristiyanlıktaki Hz. İsa'nın öldürüldüğüne dair inancı değiştirecek)domuzu öldürmedikçe (domuzun zararlı bir yiyecek olduğu konusunda insanları uyararak insanlardaki domuza olan ilgiyi  kaldıracak), cizye vergisini kaldırmadıkça ve mal hiçbir kimse kabul etmeyecek derecede dolup taşıncaya kadar kıyamet kopmaz."
Sahih-i Buhari ve Tercemesi

SAHİH-İ MÜSLİM

Ebul-Hüseyn Müslim bin Haccac Kuşeyri (821-874)'nin sahih hadis kitabıdır. İmam Müslim, hadis alimlerinin en meşhurlarındandır. Hadislerini 300 bin hadis içinden seçmiştir. Sahih-i Müslim, Sahih-i Buhari'den sonraki en temel hadis kitabıdır. Bu iki temel kitap "Sahihayn" olarak adlandırılır.
İşte bunlar KONSTANTİNİYYE'yi (yani İstanbul'u) (manen) feth ederler. Fethi müteakib (takiben) kılıflarını zeytun ağaçlarına asmış oldukları halde aralarında ganimetleri taksim ederlerken şeytan birdenbire onların içinde bir sayha (nara) atarak: 'Deccal mesih sizin ehl ve iyaliniz (geçimi sizin üzerinizde olan yakınlarınız) içinde sizin yerinize geçip halefeniz olmuştur' der. Bu sözler batıl ve yalan olduğu halde Müslüman askerler yola çıkarlar. Nihayet Şam'a geldikleri zaman çıkıp da harb için hazırlık yapmaktalar ve şaflarını düzeltmekte bulundukları sırada birdenbire namaza ikamet yapılır. Hemen Meryem oğlu İsa Aleyhisselam iner ve Peygamberlerinin sünnetini alıb tabi' olmak için o Müslüman cemaatının yanına gelir. İşte o sırada Allah'ın düşmanı olan deccal mesih, İsa (as)'ı görünce tuzun suda erimesi gibi erir. Şayet Hz. İsa (as) onu terk edip bırakmış olsaydı kendi kendine helak oluncaya kadar eriyip gidecekti.
Sahih-i Müslim
Sahih-i Müslim
… Huzeyfet'bnu Esid (R) dedi ki: Peygamber (sav) bir gazvede idi. Bizler de ondan daha aşağı bir yerde bulunuyorduk. Derken Peygamber (sav) apansızın bizim yanımıza çıkageldi ve :
-Ne konuşuyorsunuz? diye sordu. Bizler :
-Kıyameti konuşuyoruz dedik. Peygamber (sav):
Daha evvel on ayet (yani alamet) meydana gelmedikçe kıyamet kopmaz: Meşrıkda bir yer çökmesi, Mağribde bir yer çökmesi, Arab yarımadasında bir yer çökmesi olmak üzere üç tane yer çökmesi; Duhan, Deccal, Dabbetu'1-ard (yer hayvanı), Ye'cuc ve Me'cuc'un çıkması, Güneş'in garbdan (batıdan) doğması, Aden arazisinin en uzak yerinden çıkıp insanları göç ettirecek olan bir ateş! buyurdu.
Şu'be dedi ki: Bana Abdulaziz ibn Rufey', Ebu't-Tufeyl'den, o da Ebu Sariha'dan Peygamber (sav)'i zikretmiyerek bunun benzerini tahdis etdi. Buradaki iki ravinin biri onuncu alamet hakkında: Meryem oğlu İsa Aleyhisselam'ın inmesidir dedi.  
Kitabu'l-Fiten
… Bunun üzerine deccal o kavimden geri döner gider. Müteakiben o kavim az yağmurlu bir kıtlık musibetine çatarlar. Ellerinde mallarından hiç bir şey kalmaz. Deccal, bir harabeliğe uğrar da ona hitaben: Hazinelerini meydana çıkar! der. Akabinde o harabeliğin hazineleri balarısı cemaatlarının kendi arı beyleri arkasına tabi' olup gitmeleri gibi onun arkasından giderler. Sonra o, yetişkin, gençlik dolu bir civanmerd çağırır, onu kılıçla vurub iki parça halinde keser de parçalan bir ok atımı mesafesi kadar biribirinden ayırır. Sonra deccal, parçaladığı genci çağırır, o da hemen yüzü parıldayarak ve güler halde yönelir gelir. Deccal bu işle meşgul bulunduğu sırada birdenbire Allah Mesih ibn Meryem'i gönderir, O da Dımaşk'ın doğu tarafındaki Beyaz Menare yanına herd boyası ile boyanmış iki parça elbise içinde ellerini iki meleğin kanadları üzerine koymuş vaziyette iner. Başını aşağıya eğince su damlatır, yukarıya kaldırdığı zaman da ondan iri inci danesi gibi duru ve güzel bir su iner. Artık hiç bir kafir için onun nefesinin rüzgarını diri olduğu halde bulması mümkün olmaz. Onun nefesi de gözünün göreceği yere kadar ulaşır. Müteakiben Hz. İsa (as), deccalı arar; ve nihayet onu Beytu'l-Makdis'e yakın bir yer olun Babu Lurid denilen mevkide yetişerek (fitnesini) yok eder. Sonra Meryem oğlu İsa Aleyhisselam'a Allah'ın deccal şerrinden korumuş olduğu bir kavm gelir, Hz. İsa onların yüzlerine eliyle dokunup mesh eder. Ve onlara cennetdeki derecelerini söyler. Onlar bu hal üzere bulundukları sırada birdenbire Allah Hz. İsa'ya: Ben şimdi bana aid olan bir takım kullar çıkardım ki hiç bir kimsenin onlarla harb etmeğe kudred ve kuvveti yokdur. Binaenaleyh sen civarında bulunan kullarımı Tur'da iyice muhafaza et, orasını kendileri için muhkem bir sığınak ve kal'a yap! diye vahyetti. Ve Allah Ye'cuc ve Me'cüc'u gönderir. Halbuki onlar her bir tepeden süratle yürür geçerler (el-Enbiya: 96) onların ilk kafileleri Taberiye gölüne uğrarlar da onda bulunan suyun hepsini içiverirler. YE'CÛC VE ME'CÛC kalabalığının sonu oraya uğrar da: 'Yemin olsun bir defasında burada bir su vardı' derler. Allah'ın Peygamberi İsa ile onun yardımcıları çepçevre ihata olunurlar. Nihayet onlardan herhangi birine bir öküz başı, bugün birinizin yüz dinarından daha hayırlı olur. Müteakiben Allah'ın Peygamberi İsa ve arkadaşları Allah'a rağbet -yahut dua- ederler. Allah, düşman askerleri içine deve ve davarların burunlarında olan bir burun kurdu gönderir de neticede hepsi, bir tek nefesin ölümü gibi ölüp helak olurlar. Sonra Allah'ın Peygamberi (sav) ile onun sahabileri yere inerler. Artık onlar arz üzerinde YE'CÛC ve ME'CÛC fertlerinin yağlarının ve pis kokularının doldurmadığı bir karış yer bulamazlar. Allah'ın Peygamberi Hz. İsa ile onun sahabileri Allah'a rağbet ve dua ederler…
Sahih-i Müslim
• 242- (155)..........: Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Resulullah (sav) buyurdu ki: "Hayatım yed'inde olan Allah'a yemin ederim ki, Meryem oğlu (İsa Aleyhisselam)'ın adil bir hakim olarak sizin içinize inmesi muhakkak yakındır. O, salibi (haçı) kıracak (Hıristiyanlıktaki Hz. İsa'nın öldürüldüğüne dair inancı değiştirecek), domuzu öldürecek (domuzun zararlı bir yiyecek olduğu konusunda insanları uyararak insanlardaki domuza olan ilgiyi  kaldıracak), cizyeyi kaldıracaktır. (O zaman) mal o kadar çoğalıp taşacak ki, hiç kimse mal kabul etmez olacaktır.
Sahih-i Müslim
• 243- .....: Ebu Hureyre (ra) dedi ki: Resulullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah' a yemin ediyorum, Meryem oğlu, adil bir hakim olarak muhakkak inecek, haçı muhakkak kıracak (Hıristiyanlıktaki Hz. İsa (as)'ın öldürüldüğüne dair inancı değiştirecek), domuzu muhakkak öldürecek (domuzun zararlı bir yiyecek olduğu konusunda insanları uyararak insanlardaki domuza olan ilgiyi  kaldıracak), cizye vergisini muhakkak kaldıracaktır. (O zaman) genç dişi develer muhakkak terkolunacak, onlara rağbet edilmeyecek, bütün düşmanlıklar, buğzlaşmalar ve hasedleşmeler muhakkak zail olup gidecektir. O, muhakkak mala çağıracak (yahut insanlar mala çağrılacaklar) fakat malı hiçbir kimse kabul etmeyecektir."
Kitabu'l-İyman
• 244- ..........: Ebu Hureyre (ra) dedi ki: Resulullah (SAV): "İmamınız (devlet reisiniz) kendinizden olduğu halde Meryem oğlu (İsa aleyhisselam) içinize indiği (imamınıza iktida ettiği) zaman acaba nasıl olursunuz?" buyurdu.
• 245- ..........: Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Resulullah (sav): "Meryem oğlu (İsa aleyhisselam) içinize indiği ve size iktida ettiği zaman sizler nasıl olacaksınız?" buyurdu.
• 246- ..........: Ebu Hureyre (ra)'dan: Resulullah (sav): "Meryem oğlu (İsa aleyhisselam) içinize indiği ve sizden (birini) imam yaptığı zaman haliniz nasıl olacaktır?" buyurdu.
• 247- (156)..........: Cabiru'bnu Abdillah (ra) şöyle demiştir:
Peygamber (sav)'den işittim, buyuruyordu ki: "Ümmetimden bir taife kıyamet gününe kadar hak üzerinde mukatele ederek muzaffer olmakta devam edecektir." Nihayet Meryem oğlu İsa iner ve Müslümanların emiri ona: Gel, bize namaz kıldır, der. Bunun üzerine İsa: Hayır, Allah'ın bu ümmete bir ikramı olarak sizin bir kısmınız diğer bir kısım üzerine emirlersiniz, der.
Kitabu'l-İyman

SÜNEN-İ TİRMİZİ

Hadis alimlerinden Muhammed bin İsa Tirmizi (824-893) tarafından derlenmiş sahih hadis kitabıdır. Altı cilttir. Tirmizi, meşhur hadis alimleri ve imamlarından olup, hadis ezberinde şöhrete ulaşmıştır. Aslen, Ceyhan Nehri'nin doğusunda bulunan "Tirmiz" şehrinin Bug köyünde doğmuş, hadis tahsili için, Horasan, Irak, Hicaz gibi yerlere seyahatlerde bulunarak, Muhammed b. İsmail el-Buhari'den ders almış ve aynı zamanda beraberce bazı hadis alimlerinden ilim tahsil etmişlerdir, Ahmed b. Hambel, ed-Daremi ve üçüncü asır hadis alimlerinden yararlanmıştır. Eş-Şemail, el-İlel, et-Tarih ve el-Camiu's-Sahih adlı kitapları bunlardandır. Özellikle onun bu son kitabı, ehl-i sünnette büyük değere ve şöhrete sahiptir. Aynı zamanda Kütüb-ü Sitte'den de biridir. Bu kitabıyla ilgili birçok şerhler yazılmıştır. Sünen'in dördüncü cildinde, İmam Mehdi aleyhi's-selam hakkında hadisler nakletmiştir.
Sevban (r.a)'den rivayete göre, Resulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ümmetim için tek korkum sapık ve saptırıcı devlet adamlarının çıkmasıdır. Sevban Resulullah (sav)'in şöyle buyurduğunu da söyledi: Ümmetimden bir cemaat Allah'ın emri tahakkuk edinceye kadar batıla galebe çalarak hak üzere devam edeceklerdir. Onları yardımsız bırakanlar onlara zarar veremeyeceklerdir.
Abdullah b. Mes'ud (ra)'dan rivayete göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ehl-i Beytimden ismi ismime benzeyen bir kişi Arapların başına geçip idarelerini eline alıncaya kadar dünyanın sonu gelmeyecektir."
Abdullah b. Mes'ud (ra)'dan rivayete göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ehl-i Beytimden ismi ismime benzer bir kişi iş başına geçecektir." Asım diyor ki: Ebu Salih, Ebu Hüreyre'nin şöyle dediğini bize aktardı: "Dünyanın bir günlük ömrü kalmış olsa bile o kimsenin başa geçmesi için Allah o günü uzatır."
Ebu Said el Hudri (r.a)'den rivayete göre şöyle demiştir: Peygamberimiz (sav)'den sonra bir olay çıkacağından korktuk ve Rasulullah (sav)'e sorduk, buyurdular ki:"Ümmetimin arasında Hz. Mehdi (as) çıkacaktır, beş veya yedi veya dokuz (şüphe eden ravi Zeyd'tir) yaşayacaktır. Ebu Said diyor ki: "Bu müddet nedir?" diye sorduk. Rasulullah (sav) "Senedir" buyurdu, ve şöyle devam etti "Bir kimse o Hz. Mehdi (as)'a gelecek ve Ey Hz. Mehdi (as) bana ver bana ver, diyecek Mehdi de onun elbisesinin eteğiyle taşıyabileceği kadar eteğini dolduracaktır."
Sünen-i Tirmizi
Ebu Hureyre (ra)'dan rivayete göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Canım, Kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki Meryem oğlunun adaletli bir hakem olarak size inmesi pek yakındır. O gelince haçı kıracak (Hıristiyanlıktaki Hz. İsa'nın öldürüldüğüne dair inancı değiştirecek), domuzu öldürecek (domuzun zararlı bir yiyecek olduğu konusunda insanları uyararak insanlardaki domuza olan ilgiyi  kaldıracak), cizyeyi kaldıracak, mal o derece çoğalacak ki kimse onu kabul etmeyecektir."
Mücemma b. Cariye el Ensari (r.a)'den işittim şöyle diyordu: "Meryem oğlu İsa (as), deccali "Bab-ı Lud" denilen yerde (fitnesini) yok edecektir."
Sünen-i Tirmizi - Fitneler
... Rasulullah (sav) şöyle buyurdular: "Sizin için korktuğum şey deccalden başkadır." Eğer deccal ben sizin aranızda iken çıkarsa onu sizin yerinize ben delillerle mağlub ederim. Ben aranızda yokken çıkarsa her Müslüman kendi delilleriyle kendisini savunacaktır. Ben tüm Müslümanları onun şerrinden Allah'a emanet ediyorum. "Deccal, kıvırcık saçlı bir delikanlı şeklindedir, gözü dışarıya çıkmış şekildedir. Abdulazza b. Katan'a benzer. Sizden kim onunla karşılaşırsa Kehf Suresi'nin ilk ayetlerini okusun. Rasulullah (sav), konuşmasına şöyle devam etti: Deccal, Şam ile Irak arasından çıkacaktır, sağ sol her tarafı çabucak bozmaya çalışacaktır. Ey Allah'ın kulları o günleri görürseniz Allah'ın dini üzerinde kalmaya özen gösterip dininizde sebat ediniz.

SÜNEN-İ EBU DAVUD

Hadis alimlerinden Hafız Ebu Davud Süleyman bin Eş'as Sicistani (817-888)'nin sahih hadislerden derlediği kitabıdır. Kitap, 4800 hadisten oluşmaktadır. İmam aslen İran'ın Sistan şehrindendir. Genç yaşta ilim tahsil etmek için seyahatler yapmış, Zehebi'nin, nakline göre Hicri 220 senesinde Bağdat'ta Ahmed İbn-i Hanbel'den ilim tahsil etmiştir.
Birçok muhaddisten de hadis dersleri alarak büyük hadis alimlerinden biri olmuştur. Kendisinden, Tirmizi, Nesai, hatta üstadı Ahmed İbn-i Hanbel bile hadis nakletmişlerdir.
Daha sonra birçok şehirde ikamet ettikten sonra, Abbasi halifelerinden el-Vasik'in daveti üzerine, Basra'ya yerleşerek burada vefat etmiştir. Onun, hadisle beraber başka konularda da eserleri bulunmaktadır.
 Eserleri arasında meşhuru da Kütüb-ü Sitte'den olan, "Sünen-i Ebu Davud" adıyla bilinen, Sünen'idir. Nakle göre, Peygamber-i Ekrem salla'llau aleyhi ve salih'in sünnetini muhafaza etmek için yarım milyon hadis arasından bu kitaptaki hadisleri seçerek derlemiştir.
Müellif bu kitabında, Hz. Mehdi (as) ile ilgili babının "Kitabu'l-Mehdi" bölümünde; Hz. Mehdi'nin özellikleri, zuhurunun alametleri, zuhurundan sonra neler yapacağı konularıyla ilgili olarak, on üç hadis nakletmiştir.
Ali (b. ebi Talih) (ra)'dan; Rasulullah (s.a)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.
Dünyanın ömründen sadece bir gün kalsa bile Allah (cc) benim Ehl-i Beytimden bir adam gönderecektir. O dünyayı, (daha önce) zulümle olduğu gibi adaletle dolduracaktır.
Ümmü Seleme (ra) şöyle demiştir: Resululah (sav)'i şöyle derken işittim:
"Mehdi benim ailemden, Fatıma'nın oğullarındandır."  
Sünen-i Ebu Davud
Ebu İshak'tan rivayet edildiğine göre;
Hz. Ali (ra) oğlu Hasan'a bakıp şöyle demiştir:
"Benim şu oğlum, Resulullah (sav)'in isimlendiği gibi seyyiddir. Onun sulbünden adı Nebimizin adından olan, ona yaratılışta değil huyda benzeyen bir adam gelecektir."
Sünen-i Ebu Davud
 … Ebu Said el Hudri (r.a)'dan rivayet edildiğine göre, Rasullullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Mehdi ben(im neslim)dendir. O açık alınlı ve ince burunludur. Dünyayı zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracak ve yedi sene hüküm sürecektir."
Sünen-i Ebu Davud
Resulullah (sav)'in hanımı Ümmü Seleme (ra)'dan Resulullah (sav)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Bir halife öldüğünde kargaşa çıkacak. Medinelilerden birisi, Medine'den çıkıp Mekke'ye kaçacak. (Ama) Mekkelilerden bazı insanlar onu (bulunduğu yerden) çıkarıp, istemediği halde (Kabe'de) Rükun ile Makam-ı İbrahim arasında ona biat edecekler. Şamlılardan onun üzerine bir ordu gönderilecek, ama o ordu Mekke ile Medine arasındaki Beyda denilen yerde yere batacak. İnsanlar bunu görünce Şam'ın ebdali ile Iraklıların asaibi (Şam ve Irak'ın hayırlı salih kulları) ona gelip biat edecek. Sonra Kureyş'ten dayıları Kelb (kabilesinden) olan bir adam çıkıp, o biat edenler üzerine bir ordu gönderecek. Fakat biat edenler Ben-i Kelb'linin gönderdiği orduya galip gelecekler. Bu ordu, Kelb'in gönderdiği bir ordudur. (o zaman) Kelb'in ganimetinde hazır bulunmayana yazık!... Halife (Müslümanların manevi lideri)olan zat (Hz. Mehdi), malı taksim edecek. İnsanların bir kısmı Peygamberlerinin Sünneti ile amel edecek. İslamiyet yeryüzüne tamamen yerleşecek. (Hz. Mehdi) yedi sene kalıp sonra vefat edecek ve Müslümanlar namazını kılacaklar."
Sünen-i Ebu Davud
Bize Müsedded haber verdi. Onlara Ömer b. Abid haber vermiş. Bize Ebu Bekir, yani lbn-i Ayaş haber verdi. (H) bize Müsedded haber verdi, bize Sufyan'dan Yahya haber verdi (H). Bize Ahmed b. İbrahim haber verdi. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi.
Bize Zaide haber verdi. (H) Bize Ahmed b. İbrahim haber verdi, bana Ubeydullah b. Musa Fıtri'dan haber verdi. dedi. (Rivayetlerdeki) mana aynıdır. Bunların hepsi Asım'dan, Asım. Zir'den o da Abdullah b.Mesudi (ra) vasıtasıyla Rasulullah (sav)'den rivayet etmiştir; Rasulullah (sav) söyle buyurmuştur:
"Dünyada sadece bir gün kalsa, -Zaide, hadisinde şöyle dedi. Allah o günü uzatır da - sonra bütün raviler ittifak ettiler.- O günde benden veya Ehl-i Beytimden, adı adıma, babasının adı da babamın adına uyan bir adam gönderir."
Fıtr hadisinde şu ilave vardır:
O şahıs "dünyayı, zulümle dolduğu gibi, adaletle dolduracaktır". Süfyan hadisinde şöyle dedi. Araplara, adı adıma uyan Ehl-i Beytimden biri hakim olmadıkça dünya son bulmayacak, - veya gitmeyecek-
Ebu Davud der ki; Ömer ve Ebu Bekr'in (rivayetleri) Süfyan'ın (rivayetinin) aynıdır, yani son ilave, bunların rivayetinde de vardır.
Sünen-i Ebu Davud
Ebu İshak'tan rivayet edildiğine göre;
Hz. Ali (ra) oğlu Hasan'a bakıp şöyle demiştir
"Benim şu oğlum Rasulullah (s.a)'in isimlendiği gibi seyyiddir. Onun sulbünden, adı Nebimizin adından olan, ona yaratılışta değil, huyda benzeyen bir şahıs gelecektir."
Hz. Ali kıssayı zikretti, "Dünyayı adaletle dolduracak..." dedi.
Harun şöyle dedi: Bize Amr b. Abi Kays Mutarrıf b. Tariften o ebi Hasen'den, o da Hilal b. Amr'dan şöyle dediğini rivayet etti:
Maveraünnehir'de el-Haris b. Harras adında bir adam çıkacak. Onun (ordusunun) önünde Mansur denilen birisi bulunacak, Kureyş'in Rasulullah'a imkan verdiği gibi Al-i Muhammed'e (Hilafetine) imkan verecek - veya hazırlayacak, her mü'minin ona yardım etmesi veya onun davetini kabul etmesi vaciptir.
Sünen-i Ebu Davud

SÜNEN-İ İBNİ MACE

Hadis alimlerinden Ebu Abdullah Muhammed bin Yezid (824-886)'in sahih hadis kitabıdır. İbn-i Mace, meşhur hadis imamlarından olup, hadis ilimlerini araştırmak için Gazvin'den Bağdat, Basra, Mekke, Kufe, Şam, Mısır ve Rey gibi şehirlere seyahatler yapmıştır.
Tarih, tefsir ve hadis ilmi sahasında birçok eseri vardır. En meşhur kitabı, iki ciltlik Sünenü'l-Mustafa'dır ki Sünen-i İbn-i Mace olarak tanınmaktadır. Ehl-i Sünnet'in, Kütüb-ü Sitte diye anılan hadis kaynaklarından biridir. Bu kitabının, "el-Fiten" babının bir bölümünde, İmam Mehdi aleyhi's-selam ile ilgili hadisleri nakletmiştir.
"... Huzeyfe bin Esid Ebi Seriha (Radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir:
(Bir gün) biz (sahabiler) kıyamet günü (halleri) hakkında (kendi aramızda) müzakere ederken Resülullah (SallAllahü Aleyhi ve Sellem) (yukarımızdaki) bir odadan inip üzerimize geliverdi ve :
(Şu) on büyük alamet vuku bulmadıkça kıyamet kopmayacaktır: Güneş'in batı tarafından doğması, Deccal, Duhan, Dabbe(tü'l-Ard), Ye'cuc ile Me'cuc, İsa bin Meryem'in (gökten inip meydana) çıkması, biri doğuda, biri batıda ve biri Arap yarımadasında olmak üzere üç Hufus (yani arz'ın çökmesi) ve Ebyene'nin Aden memleketinin en uzak yerinden çıkıp insanları Mahşer (yerin)e sevkeden öyle bir ateş ki insanlar geceleyince o da onlarla beraber geceler ve insanlar öğle vakti uyuyunca o da onlarla beraber uyur."
Sünen-i İbni Mace
"... Ebü Hüreyre (ra)'dan rivayet edildiğine göre; Peygamber (sav) şöyle buyurdu, demiştir :
İsa bin Meryem (Muhammedi) adil bir hakim ve adaletli bir imam (devlet başkanı) olarak (gökten yere) inmedikçe kıyamet kopmayacaktır. O, (indiğinde) haçı kıracak (Hıristiyanlıktaki Hz. İsa'nın öldürüldüğüne dair inancı değiştirecek), domuzu öldürecek (domuzun zararlı bir yiyecek olduğu konusunda insanları uyararak insanlardaki domuza olan ilgiyi  kaldıracak), cizyeyi kaldıracaktır. Mal da o kadar çoğalacaktır ki hiçbir kimse mal kabul etmeyecektir.
Sünen-i İbni Mace
Ali (ra)'dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurdu: "El-Mehdi bizden, Ehl-i Beytdendir. Allah onu bir gecede ıslah eder (yani tevbesini kabul eder, veya feyizler ve hikmetlerle donatır).
Sünen-i İbni Mace
"... Abdullah (bin Mes'ud) (Radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir:
Benim Ehl-i Beytim, muhakkak (ev halkım) benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır. Nihayet beraberinde siyah bayraklar bulunan bir kavim doğu tarafından gelecek ve hayır (hükümdarlık) isteyecekler. Fakat istekleri yerine getirilmeyecek. Bunun üzerine savaşacaklar ve onlara (Allah tarafından) yardım edilecek. Bundan sonra istedikleri (hükümdarlık) kendilerine verilecek. Fakat kendileri bunu kabul etmeyip emirliği Ehl-i Beytimden bir şahsa tevdi edecekler. Bu (Emir) de insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurdukları gibi yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Artık sizden kim o güne yetişirse kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa onlara varsın (katılsın), buyurdu."
Sünen-i İbni Mace
"Siz o (ordunun başında) geleni görünce, kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa (gidip) ona biat ediniz. Çünkü o, Allah'ın halifesi (Müslümanların manevi lideri)Hz. Mehdi'dir." buyurdu.
Sünen-i İbni Mace
Abdullah bin el-Haris bin Cez'iz-Zübeydi (ra)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (sav); "Doğudan birtakım insanlar çıkacak ve Mehdi için zemin hazırlayacak" buyurdular.
Sünen-i İbni Mace
"... Ebu Said-i Hudri (ra)'dan rivayet edildiğine göre; Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur :
Ümmetim içinde el-Mehdi olacaktır. (Aranızda kalması) kısa tutulursa (kalacağı süre) yedi (yıl)dır. Kısa tutulmazsa (kalacağı süre) dokuz yıldır. Benim ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak ki o güne dek onun mislini kesinlikle bulmamıştır. Yer, yemişini (gıda ürünlerini) verecek ve insanlardan hiçbir şey saklamayacak (vermemezlik etmeyecek)tir. Mal da o gün çok birikmiş olacaktır. Adam kalkıp: Ya Mehdi! Bana (mal) ver. diyecek. Hz. Mehdi de: "Al," diyecektir.
Sünen-i İbni Mace
"… Said bin el- Müseyyeb (ra)'dan; şöyle demiştir:
Biz (müminlerin anası) Ümmü Seleme (ra)'nın yanında idik. Bir ara Hz. Mehdi (as) hakkında müzakere yaptık. Bunun üzerine Ümmü Seleme (ra): Ben Resulullah (sav)'den işittim, buyurdu ki: Mehdi, (kızım) Fatıma'nın neslindendir."
"... Enes Bin Malik (Radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir:
Ben, Resulullah (sav)'den işittim, buyurdu ki:
Biz Abdulmüttalib'in çocukları cennet halkının büyükleriyiz: Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi."
Sünen-i İbni Mace

HZ. ALİ

Hz. Ali (ra) meşhur divanında Hz. Mehdi (as) ve bazı ahir zaman hadisatından bahsetmiştir. Bu divanın Müştakzade şerhinden aldığımız bir kısmı şöyledir:
Tercümesi: Aya oğlum! (...) cuş ettiklerinde (kaynadığında, karıştığında...) Mehdi-i Adil'e muntazır ol...

İMAM-I RABBANİ

 ... İnşaAllah tam bir şekilde Mehdi Aleyhisselam'da zuhur edecektir. Bu makamdan haber veren tabakat meşayihi azaldı... O makamın ilimlerinden ve maarifinden kelam şöyle dursun...
İşbu makam, şu ayet-i kerimede manasını güzel bulur:
"Bu, Allah'ın fazlıdır; dilediğine verir. Allah, büyük fazlın sahibidir." (Cuma Suresi, 4)("Mektubat-ı Rabbani", c. 1, Mektup 32, s. 125)
 Gelmesi vaad olunan Hz. Mehdi (as)'ın dahi rabbı (terbiyesine gelen) ilim sıfatıdır. Hazret-i Ali gibi, Hz. İsa ile münasebeti vardır. Hazret-i İsa'nın kademi Hazret-i Ali'nin başında olup bir kademi dahi Hazret-i Mehdi (as)'ın başındadır.
...Geleceği vaad edilen Hz. Mehdi (as), velayetin ekmeliyetini alacaktır. Bu Tarikat-ı Aliyye üzerine gelecek ve bu Silsile-i Aliyye'yi tamam ve tekmil edecektir. Zira bütün velayet nisbetleri, bu Nisbet-i Aliyye'nin altında bulunmaktadır. ("Mektubat-ı Rabbani", c. 1, 251. Mektup, s. 550, 554)
• Sonra gelenlere nasıl bu hükmü yürüyebilir ki: Onlar arasında Hz. Mehdi aleyhisselam vardır. Resulullah (sav) Efendimiz onun kudumünü ve vücudunu müjdelemiş; şöyle buyurmuştur:
"O, Allah'ın halifesidir." ("Mektubat-ı Rabbani", c. 1, s. 814)
Muhbir-i Sadık Resulullah (sav) Efendimiz'in haber verdiği kıyamet alametlerinin hepsi haktır. Onlarda yalan ihtimali yoktur. Onlar arasında şunlar vardır:
Alışılmışın aksine, Güneş'in mağripten doğması. Hz. Mehdi (as)'ın zuhuru, Ruhullah İsa'nın nüzulü. Resulullah Efendimiz'e ve ona salat-ü selam, deccalin çıkması, Ye'cuc ve Me'cuc'un zuhuru, Dabbe-i Arz'ın çıkması, Semadan bir dumanın zuhuru ile, insanları kaplayıp onlara elim bir azap ile azap etmesi. O kadar zorlanacaklardır ki, artık insanlar şöyle diyecekler: "Rabbimiz, bizden azabı aç; biz müminleriz..." (Duhan Suresi, 12)
Bir hadis-i şerifte şöyle gelmiştir: "Hz. Mehdi (as) çıkacaktır. Başının üstünde de bir parça bulut olacaktır. Orada da bir melek bulunacak ve şöyle nida edecektir: Bu şahıs, Mehdi'dir; kendisine tabi olunuz..."
Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Tüm olarak, yeryüzünün meliki dört tanedir... Onların ikisi müminlerden, ikisi de kafirlerdendir. Zülkarneyn ve Süleyman müminlerdendir. Nemrud ve Buhtunnasır ise kafirlerdendir. Yere, beşinci olarak Ehl-i Beytimden biri sahip olacaktır. Yani: Hz. Mehdi (as)."
Resulullah (sav) Efendimiz bir başka hadis-i şerifinde şöyle buyurdu:
"Allah-ü Teala, Ehl-i Beytimden birini çıkarmadıkça dünya çökmeyecektir. Onun ismi ismime uyar; babasının ismi dahi babamın ismine uyar. Daha önce zulüm ve adaletsizlik dolduğu gibi, onun gelmesi ile dünya adalet ve hakların yerini bulması ile dolar..."
Bir başka hadis-i şerifte ise, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Ashab-ı Kehf, Hz. İsa'nın yardımcıları olacaklardır." Hz. İsa (as) Hz. Mehdi (as) zamanında yere inecektir. Hz. Mehdi (as), deccalin katlinde (fikri olarak yok edilmesinde) Hz. İsa'ya (as) muvafakat eder. Onun saltanatı zamanında, Ramazan ayının on dördünde Güneş tutulacaktır; o ayın ilkinde ise Ay kararacak. Bunların oluşu, adetin ve müneccimlerin hesabı hilafına olacaktır.
Muhbir-i Sadık Resulullah (sav) Efendimiz tarafından bildirilen, daha çok alamet vardır ki; anlatılanlardan başkadır.
Şeyh İbn-i Hacer, Hz. Mehdi (as)'ın alametleri üzerine bir risale yazdı ki, onlar iki yüz alameti bulur.
Vaad edilen durumu, açık bir şekilde iken, son derece cehaletlerinden ötürü bir cemaat dalalete saplandı. Sübhan Allah onlara doğru yolu göstersin. (Mektubat, c. 2, 380. Mektup, s. 1162-1163 )
...Onun zuhuru, yüz başlarında olacaktır. Şu anda dahi, yüz başını, on sekiz sene geçmiş vaziyettedir.
Hadis-i şerifte, Hz. Mehdi (as)'ın alametleri hakkında şöyle anlatılmıştır: "Şark tarafında bir kuyruklu yıldız doğup aydınlık verecektir."
...Bu yıldızın durumu da, onun seyrine göredir. Yani: Yüzü meşrik canibine doğru. Arkası dahi, mağrib tarafınadır. Bu uzun beyazlık dahi, onun arka tarafındadır. Bu mana icabı olarak, ona kuyruk isminin verilmesi yerindedir. Onun her günkü irtifaı ise meşrikten mağribedir. Ancak o, kısri (kendine has durumunda ağırlık taşıyan) seyri ile felek-i azamın seyrine bağlıdır. Hakikat-ı hali, en iyi bilen Sübhan Allah'tır.
Hulasa...
Hz. Mehdi (as)'ın zuhur zamanı yakındır. Onun zuhur zamanı olan yüz (asır) başına gelinceye kadar nice mebde'ler ve mukaddimeler zuhur edecektir.Allah ondan razı olsun. Onun zuhur mebde'leri ve mukaddimeleri, Resulullah (sav) Efendimiz'in irhasatına benzer. O irhasat, Resulullah (sav) Efendimiz'in nübüvveti zuhurundan evvel zuhura gelmiştir. Nitekim, bu manada şöyle anlatmışlardır:
Muhammed Resulullah'ın sureti olan Abdullah'ın nutfesi, Amine'nin rahmine düştüğü zaman, bütün putlar yüzüstü yere yıkıldılar. Bütün şeytanlar, vazifelerinden alındılar. Melekler, İblis'in tahtını alt üst edip denize attılar. Kendisine dahi kırk gün azap ettiler.
Resulullah (sav) Efendimiz'in doğduğu gece, Kisra'nın sarayı sallandı; on dört şerefesi yıkıldı.
Mecusilerin ateşi söndü. Halbuki, o ateş bin seneden beri yanardı; bu müddet içinde hiç sönmemişti.
Hz. Mehdi (as) dahi büyüktür. Onun sebebi ile, İslam'a ve Müslümanlara büyük takviye gelecektir. Onun velayetinin dahi, zahir ve batın büyük tasarrufu vardır. Nice harika hallerin ve kerametlerin sahibi olacaktır.
Onun zamanında, nice hayret veren haller zuhur edecektir.
Üstte anlatılan manalar icabı olarak, yerinde olur ki: Onun vücudunun zuhurundan evvel, adet harici harika haller meydana gele... Tıpkı: Resulullah (sav) Efendimiz'in nübüvvetinden evvelki irhasat gibi. Bu zuhura gelen işler dahi, onun zuhur mebde'leri olalar.
Nitekim, anlatılan manalar hadis-i şeriflerden de anlaşılmaktadır.
Bilesin ki bir hadis-i şerifte, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Küfür her yanı istila edip hükmü cemiyet içinde aşikare işlenmedikçe Hz. Mehdi (as) zuhur etmez." (Mektubat, c.2, 381. Mektup, s.1169-1171)
Aradan bin sene geçtikten sonra, Hz. Mehdi (as)'ın gelişi de bunun içindir. Onun mübarek kudumünü, (gelişini) Hatem'ür-rüsül Resullullah (sav) Efendimiz müjdelemiştir. Hz. İsa (as) dahi aradan bin sene geçtikten sonra, nüzul edecektir... (Mektubat, c. 1, 209. Mektup, s. 440 )
Mümkündür ki; bu iki asrın daha hayırlı oluşu, şu itibarla olur: Allah'ın veli kullarının çok zuhuru, bid'at ehlinin azlığı, fısk ve masiyet erbabının nadirattan oluşu.. Böyle bir şeyin oluşu dahi, bu tabakadan bazı evliya ferdlerinin; o iki asırdaki evliya ferdlerinden hayırlı olmasına münafi değildir. Misal olarak Hazret-i Mehdi (as)'ı söyleyebiliriz... (Mektubat, c.1, 209. Mektup, s. 441)

MUHAMMED B. RESULAL-HÜSEYNİ EL BERZENCİ

Büyük alametlerin ilki, Hz. Mehdi (as)'ın gelmesidir... Bu hususta varid olan hadisler, çeşitli rivayetlerde olmasına rağmen pek çoktur.
Muhammed b. Hasan El-Esnevi (Menakibiş-Şafii) eserinde der ki; Hz. Mehdi (as) hususunda, Resulullah (sav)'den nakl edilen haberler tevatür halini almıştır... Onun, Ehl-i Beytinden olacağı haber verilmiştir...
Birinci safha: İsmi-soyu-doğumu-hilyesi-ona tabi olanlar-ondan yüz çevirenler
İsmi
Rivayetlerin çoğunda onun ismi 'Muhammed' olarak geçer; bazı rivayetlerde ise, 'Ahmed' diye anlatılır... Babasının adı 'Abdullah' tır...
Ebu Davud ile Tirmizi'nin İbni Mes'ut (ra) dan naklettiklerine göre, Allah'ın Resulü (sav) şöyle buyurmuştur; 'Onun ismi ismime, babasının ismi de (babamın ismine) muvafık olacaktır'...
Lakabı
Onun lakabı 'Mehdi'dir... Çünkü Allah onu doğruya hidayet etmiştir... Aynı zamanda 'Cabir'dir... Çünkü o, Muhammed Ümmeti'nin münkesir kalplerini tedavi edecektir... Veyahut o, zalim ve cebbar kimseleri mağlup edip kahredecektir...
Soyu
O, Peygamber (sav)'in Ehl-i Beytindendir... Çokça varit olan, gerçek rivayetlere göre onun bilhassa Fatıma neslinden olduğu açıklanmaktadır... Bazı rivayetlerde Abbas oğullarından olduğu ileri sürülmektedir...
Sonra Fatıma neslinden olduğu rivayetlerde değişik olarak varit olmuştur: Bazı rivayetler onun Hasan (ra) evladından olduğunu söylerken; diğer rivayetlerde Hüseyin (ra) oğullarından olduğunu ileri sürmüştür... Fatıma'nın nesli en çok Hasanla Hüseyin (R. Anhüma) den meydana geldiği için, bu konudaki rivayetler böyle çeşitli olmuştur.
Abbas oğulları hakkında da rivayetler çeşidi böyledir. Ancak, Abbas oğullarından (Mehdi) adını taşıyan biri bulunmuştur... Hz. Mehdi'den evvel Mansur gelmiştir...
Biat edilmesi
Ona Mekke'de Haceri Esvedle Makam-ı İbrahim arasında Aşure gecesi biat edilecektir.
Hicreti
O, Kudüsü Şerif'e hicret edecektir. Bu hicretten sonra Medine tahrip edilip vahşilerin sığınağı olacaktır. Beyti Makdis'in imarı Medine'nin tahribi hakkında hadisler varit olmuştur.
Hilyesi
'O, açık alınlı, küçük burunlu, iri gözlü, dişleri parlak ve seyrek bir kişidir. Sakalı sık, omzunda Peygamber (sav)'in nişanı vardır. Uylukları uzundur, rengi arap rengidir. Dilinde ağırlık vardır. Yavaş ve ağır konuştuğu zaman sağ elini sol dizine vurur. Kırk yaşındadır. Diğer bir rivayete göre otuz ila kırk yaş arasındadır. Allah'a karşı son derece boyun eğicidir, üzerinde iki pamuk abası vardır. Ahlak bakımından Peygamber (sav)'e benzer. Esmerdir. Orta boyludur. Kaşı kavislidir.
Sireti
Peygamber (sav)'in yolunda gidecek. Uyuyan kişiyi uyandırmayacak, kan da akıtmayacaktır. İhya etmedik sünnet; kaldırmadık bid'at bırakmayacaktır. Ahir zamanda aynı Peygamber (sav) gibi dinin icablarını yerine getirecektir. Zülkarneyn ve Süleyman gibi bütün dünyaya hakim olacaktır. Salibi (Haçı) kıracak (Hıristiyanlıktaki Hz. İsa'nın öldürüldüğüne dair inancın yanlış olduğunu anlatacak), domuzu öldürecektir (domuzun zararlı bir yiyecek olduğu konusunda insanları uyararak insanlardaki domuza olan ilgiyi  kaldıracaktır). Müslümanlara bütün herşeyi geri verecektir. Yeryüzü, zulüm ve işkence yerine adaletle dolacaktır. Her şeyi hak ve adalet ölçüleriyle eşit bir halde taksim edecektir.
Böylece yer ve gök sakinleri ondan razı oldukları gibi, havadaki kuşlar, ormandaki yırtıcı hayvanlar, denizdeki balıklar bile memnunluk duyacaklardır.Ümmeti Muhammed'den (sav) memnun olmadık hiç kimse kalmayacaktır. Hatta, 'ihtiyacı olan yok mu?' diye tellal bağırtacak; 'İhtiyacımız yoktur' cevabı verilecektir. Ancak bir adam gelip 'benim ihtiyacım var' diyecek; bunun üzerine Hz. Mehdi (as) ona:
'Haydi git Hazin istediğini versin' emrini verecek. Adam gelip Hazin'e durumu anlatacak o da:
'Aç kucağını' diyecek. Kucağını açıp Hazin ona bol miktarda ihsanda bulununca adam tam bir pişmanlık içinde: 'Muhammed Ümmetinin (sav) en gözü doymayan kişisi benim!' deyip, Hazin'den aldığını geri vermek isteyecek. Fakat Hazin 'biz verdiğimizi geri almayız!' diyecek. Hülasa iyi-kötü bütün insanlar, onun zamanında görülmemiş nimete boğulacak. Gökten bolca rahmet yağacak, yerlerde bereket artacak; bütün defineleri bulacak.
Bütün ülkeler ona kapılarını açacaklar. Hint kralları ona boyun eğip, tüm hazinelerini Beyti Makdis'e verecekler. Her taraftan, arıların kovanlarına gelip sığındığı gibi, ona gelip sığınacaklar. İnsanlara, ilkin de olduğu gibi gökten, üçbin melek inip, muhaliflerinin yüzüne ve arkasına darbeyi indirecek. (Yani üçbin melekle yardım görecekler) Meleklerin başında Cebrail (as) sonunda Mikail (as) bulunacak.
Onun zamanında kurtla koyun bir arada otlayacak, çocuklar yılan ve akreple oynaşacak, insanlar bir ölçek buğday ektiklerinde karşılığında yedi yüz ölçek bulacak. Tefecilik, veba, zina, içki gibi fenalıklar kalkacak. Ömürler uzayacak, emanetler yerine teslim edilecek. Ehli Beyt'e buğz eden bir fert kalmayacak. İnsanlar arasında sözü sevilecek. Allah (c.c.) onun sayesinde kör fitneyi söndürecek. Yeryüzünde emniyet ve sükun hakim olacak. Hatta bir kadın, beş kadınla birlikte aralarında hiçbir erkek olmadığı halde serbestçe korkusuz Hacca gidebilecek.
İsa (as)'ın da bunlardan bazılarını icra etmesi buna mani değildir. Çünkü her biri aynı şeyi yapabilirler. Aynı zamanda gelmeleri de muhtemeldir. Bu husutaki izahat ileride gelecektir.

İkinci Safha

Onu bize tanıtacak alametler ve gelmesinin yaklaştığını gösterecek olan işaretler...
Alametlere gelince;
Beraberinde Allah Resulünün (sav) gömleği, kılıcı, sancağı bulunacaktır. O sancak ki, Peygamber (sav)'in vefatından bugüne kadar hiç açılmamıştır. Hz. Mehdi (as)'ın zuhuruna kadar da hiç açılmayacaktır. Sancağında 'El Biat'u Lillah', 'Allah için biat' ibaresi yazılı olacaktır.
Başında bir sarık bulunacak, bu sarığın içinden bir adam çıkıp Hz. Mehdi (as)'ı göstererek şöyle haykıracak: 'İşte Allah'ın halifesi Mehdi! Ona uyunuz!'
O, kuru bir kamış ağacını kuru bir yere dikecek, anında yeşillenip yaprak verecek.
Ondan mucize isteyecekler; o da havada uçan bir kuşa işaret edip hemen eline düşecek.
Gökten şöyle bir ses duyulacak: 'Ey insanlar artık Allah cebbarları, münafık ve yardımcılarını sizden uzaklaştırdı. Ümmeti Muhammed (sav)'in en hayırlısını başınıza getirdi. Mekke'de ona katılın, o Mehdi'dir! İsmi de Ahmet B. Abdullah'tır. Diğer bir rivayet: 'Size Muhammed ümmetinin en hayırlısı olan Cabir'i tayin etti. Mekke'de ona yetişin, o Mehdi'dir. İsmi Muhammed B. Abdullah'tır!
Yer altın plakları gibi ciğer parelerini dışarıya atacak. İnsanların kalpleri zenginleşecek. Yeryüzü bereketle dolacak. Kabe'nin altından define çıkacak. Bunu Allah yolunda dağıtacak. Antakya veya Taberiye gölünden 'Tabut es-Sekine' çıkarılacak. Omuzlanıp Beyti Makdis'te onun önüne konulacak. Yahudiler onu görünce birazı müstesna Müslüman olacaklar. İsrailoğulları'na deniz ikiye bölündüğü gibi, ona da bölünecek. Arasından rahatlıkla geçip gidecek. Horasan'dan siyah bayraklarla insanlar gelip ona biat edecekler. Meryem oğlu İsa (as) ile buluşacak, İsa onun arkasında namaz kılacak. Üzerinde Peygamber (sav)'in alameti bulunacak.

Gelmesinin Yaklaştığını Gösterecek İşaretler

 Fırat Nehri yarılacak altından bir dağdan altın dökülecek.
 Ramazan'ın ilk gecesinde Ay, onbeşinci gecesinde Güneş tutulacak. Dünya kurulduğu günden bu yana görülmemiş bir şekilde vaki olacak bu tutulma olayı, Ramazan ayında iki kere Ay tutulacak.
 Her tarafı aydınlatan kuyruklu yıldız doğacak, doğudan üç veya yedi gün ardı ardına.
 Büyük bir ateş zuhur edecek, gökte karanlık görülecek, gökte alışılmış olan kırmızılığın aksine bambaşka bir kızıllık yayılacak. Yeryüzünün duyup anlayabileceği bir dille nida edilecek...
 Şam'da 'Harista' denilen bir köy yerle bir olacak. Gökten Mehdi ismiyle çağrılacak, doğu ve batıda bulunan herkes bu sesi duyacak! Uyuyan uyanacak, ayakta olan oturacak, oturan ayakları üzerine dikilecek.
 Şevval ayında ayaklanma, Zilkadede harb konuşmaları, Zilhiccede ise harb vaki olacak. Hacılar soyulacak, kanları (Cemretül Akabe) üzerine akacak. Bu saydıklarımızın bazıları vaki olmuştur.
 Anlaşmazlıklar ve sık sık depremler vaki olacak. Gökten gelen bir ses şöyle diyecek: 'Kulağınızı açın! Gerçek, Hz. Muhammed (sav)'in ehlindendir' Yerden biri şöyle seslenecek: 'Hak İsa (as) ile Abbas ehlindendir. ' Birincisi meleğin ikincisi ise şeytanın haykırışı olarak tezahür edecektir.
 Fırat altından bir dağdan altın çıkacak. (Kıyamet Alametleri, s. 166)
 Hz. Mehdi (as) havada uçan bir kuşa parmağıyla işaret edecek, kuş avucunun içine düşecek... Kupkuru bir kamış çöpünü kuru toprağa dikecek, anında yeşerecek... (Kıyamet Alametleri, s. 173)
Hz. Mehdi (as) işi çok sıkı tutacak... (Kıyamet Alametleri, s. 175)
Sonra Allah Konstantiniyye (İstanbul'u) çok sevdiği dostlarının eliyle feth edecek. Onlardan hastalığı ve üzüntüyü kaldıracak, sonra çok geçmeden Hz. İsa inecek, deccalle mücadele edecek." Bu hadisi çok uzun olarak İmam Suyuti (Cami-i Kebir'nde) serd etmiştir.
"Ikd'üd-Dürer"de şöyle der: "Konstantiniyye'nin yedi suru vardır. Beher sur yirmibir arşındır. Ve onda yüz kapı vardır. Şehri takip eden son surun genişliği on arşındır. O Rum denizine dökülen haliç üzerine kurulmuştur. Denizi Rum illerine ve Endülüs'e doğru uzanır gider.
Hz. Mehdi (as) sabah namazına abdest almak için denizin yanında sancağı dikecek, su ondan uzaklaşacak. Ve açılan yoldan geçip insanlara şöyle haykıracak: "Ey insanlar haydi siz de geçiniz. Cenab'ı Hak İsrailoğulları'na olduğu gibi size de denizi ikiye ayırdı." Onlar da geçecekler. Tekbirler getirecekler bu defa sarsıntı biraz daha şiddetli olacak. Üçüncü tekbir getirişlerinde oniki burç yerle bir olacak. Oradan doğru şehre girecekler... (Kıyamet Alametleri, s. 181)
... Peygamberimiz (sav)'den nakledilmiştir: "Dünyaya iki mümin, iki kafir hakim olmuştur. Müminler: Zülkarneyn, Süleyman Aleyhisselam kafirler ise: Nemrud, Buhtu Nasr'dir. "Dünyaya Ehl-i Beytimden beşincisi olan Mehdi de hakim olacaktır." İbni Merdüveyh İbni Abbas'dan naklediyor: "Eshab-ı Kehf Hz. Mehdi'nin yardımcılarıdır. Ülemaya göre onların bu zamana kadar kalmaları Muhammed Ümmetimden olmak şerefine nail olmaları içindir."
Tenbih:
Muhtelif rivayetlerde Peygamberimiz (sav)'den şöyle nakledilmiştir: "Büyük harb, Konstantiniyye'nin fethi, deccalin çıkması yedi ay içinde olacaktır." Diğer bir rivayette, bu, "yedi sene" olarak geçmektedir. Ebu Davud'a göre "yedi yıl" rivayeti "yedi ay" rivayetinden daha doğrudur. (Kıyamet Alametleri, s. 182-183)
Diğer bir tenbih:
Hz. Mehdi (as)'ın hakimiyet süresi hususunda çeşitli rivayetler vardır. Bazı rivayetlerde bu süre beş yahut yedi ve yahut da dokuz sene olarak geçmektedir. Bazılarında ise sadece yedi, diğer bir kısım rivayetlerde ise dokuz, başka bir rivayette: Az olursa beş, çok olursa dokuz; bazı rivayette on dokuz yıl ve birkaç ay, bazısında yirmi, bazısında yirmi dört, bazısında otuz, bazısında kırk yıl olarak geçmektedir." Bu kırk yılın dokuzunu Rumlar ile sulh içinde geçirmiştir. İbni Hacer (Elkavlül Muhtasar) adlı eserinde der ki:
"Bu rivayetlerin hepsi zuhuru ve gücü itibarıyla doğru olabilir." Evet İbni Hacer'in bu sözünü birkaç yönden teyid edebiliriz. Birincisi Peygamber ümmetini bilhassa Ehl-i Beytini birçok şeyle müjdelemiştir. Onların her türlü zulüm ve işkencelerinden kurtarılacaklarını anlatmıştır. Bu da ancak uzun bir müddet yapılacak olan adalete bağlıdır. Yedi ve dokuz sene gibi kısa bir süre ise buna kafi değildir. İkincisi, Hz. Mehdi (as) tıpkı Zülkarneyn ile Süleyman gibi bütün dünyaya hükmedecek. Diğer ülkelerde mescitler, binalar kuracaklar, dokuz sene gibi az bir müddet, yapacak olduğu mücadelesine ve diğer işlere yetmez.
Üçüncüsü, onun zamanında ömürler uzayacak. Ömürlerin uzaması, onun da uzun ömürlü olmasını gerektirir. Aksi halde ömürlerin uzamasının bir anlamı kalmaz.
Bilindiği gibi Hz. İsa (as) nazil olacak ve deccali (fitnesini) yok edecek. Şurası da bir gerçektir ki, Hz. İsa Hz. Mehdi (as)'dan hakimiyeti almayacak; çünkü liderler Kureyş'dendir. Madem insanlar arasında bu ikisi mevcut olacak, öyleyse Hz. İsa (as) onun Emiri değil de Veziri olacaktır. Bu sebepledir ki Hz. Mehdi (as)'ın arkasında namaz kılacak ve ona tabi olacaktır. Nitekim, Müslim'de Cabir'den varid olan şu hadis buna delalet etmektedir: Namaz da teehhur ettiği zaman Hz. İsa (as) ona şöyle diyecektir: Bazınız bazılarınıza Allah bu Ümmete ikramda bulunduğu için emirlerdir. Bazı rivayetlerde varid olan: "Hz. Mehdi (as) insanlara yalnız o namazı kıldıracaktır, ondan sonra İmam İsa olacaktır" sözü, buna mani değildir. Çünkü onun imam ve emirliği sabit olduktan sonra, onun Hz. İsa (as)'ı namaza imam olarak tayin etmesi mümkündür. Çünkü onun efdaliyeti hilafetine cevaz vardır; hele fadıl, Kureyş'in gayrisinden olursa!" (Kıyamet Alametleri, s. 185)
... Peygamberimiz (sav)'in şu mübarek hadisi bakınız buna ne güzel ışık tutmaktadır:
"Size Meryem'in oğlu gayet adil bir hakem olarak geldiği, imamınız da sizden olduğu bir zaman haliniz acaba nice olur?" "İmamınız sizden olduğu..." sözü, "Adil bir hakem" sözünün İmamet anlamına geleceği vehmini ortadan kaldırmıştır. Çünkü İsa Aleyhisselam geldiği zaman Hz. Muhammed (sav)'in şeriatına tabi olacaktır. Buradaki imametten murat, namaz imameti değildir. Tevfik   Allah'tan... (Kıyamet Alametleri, s. 186) Muhammed B. Resul Al - Hüseyni El Berzenci "Kıyamet Alametleri" Pamuk Yayınları, Trc. Naim Erdoğan)

M. MUHYİDDİN ARABİ

Bilin ki, Hz. Mehdi (as) mutlaka çıkacaktır. Ancak yeryüzü zulüm ve işkence ile dolmadıkça; çıkmayacaktır. İşte o da böyle bir zamanda çıkacak, dünyayı doğruluk ve adalet ile dolduracaktır. Hatta dünyada tek bir gün kalsa, Allah o günü uzatacak, taki o halife (Müslümanların manevi lideri) gelsin. Bu, mutlaka Allah'ın Resulü'nün soyundan olacak, Hz. Fatıma evladından gelecektir.
Malı eşit surette dağıtacak, vatandaşları arasında adalet ile muamelede bulanacaktır. Adam kendisine gelip Ey Mehdi bana ver, diyecek. Önünde de mal bulunacak. Hz. Mehdi (as) hemen önündeki maldan onun eteğine dolduracak, taşıyabildiği kadarını alıp götürecektir. Hz. Mehdi (as), dinin fetret geçirdiği bir dönemde ortaya çıkacak... Adam cahil, korkak ve pinti olarak akşamlayacak, fakat alim, cesur ve cömert olarak sabahlayacaktır. Huzur ve mutluluk onunla yürüyecek. Kendisi beş, ya yedi veya dokuz yıl yaşayacaktır. Resulullah'ın izinden yürüyecektir. Onun adına hiçbir melik hata etmez. Görmediği şekilde onu doğrultur. Her görevi üzerine alır ve zayıfa düşküne yardım eder. Musibete uğrayanlara yardımcı olur. Dediğini yapar, yaptığını da söyler, şahid olacağı şeyi de bilir. Allah kendisini bir gecede ıslah eder. Rum şehrini (İstanbul'u) tekbir ile fetheder. Yanında bu sırada Hz. İshak evladından yetmişbin Müslüman bulunacaktır.
Dini ayakta dimdik durduracak, eski hüviyetine kavuşturacaktır. İslam'a yeniden ruh üfleyecek, zelil hale geldikten sonra onunla İslam'ı eski güçlü haline sokacaktır. O, İslam öldükten sonra İslam'ı tekrar diriltecektir.
Din, böylece onun vasıtasıyla eski hüviyetini kazanacaktır.
Onun döneminde din tamamen rey'den arınmış olarak eski hüviyetini kazanacaktır. Vereceği birçok hükümlerde ulemanın mezheplerine muhalefet edecektir. Bundan dolayı ondan uzak duracaklardır. Zira zanlarına göre, gerçekten Allah imamlarından sonra bir müçtehid bırakmadığını kabulleneceklerdir...
Bil ki, Hz. Mehdi (as) çıktığı zaman bütün Müslüman havassı ve avamı sevineceklerdir. Hz. Mehdi (as)'ın ilahi olan yani manen desteklenen adamları olacaktır. Onun davetini ayakta tutacaklar ve ona yardım edip kendisini zafere kavuşturacaklardır. Ülkeye ait bütün ağır yükleri bunlar yüklenecekler. Allah'ın Hz. Mehdi (as)'a verdiği görevden ötürü ona destek olacaklardır. Daha sonra Hz. İsa (as) Dımaşk'ın doğusundaki Beyaz minareye inecektir. İmam yerinden geriye çekilecek, Hz. İsa (as) öne geçecek ve insanlara namazı kıldıracaktır. İnsanlar arasında Resulullah (sav)'in sünnetiyle emredecek, haçı kıracak (Hıristiyanlıktaki Hz. İsa'nın öldürüldüğüne dair inancı değiştirecek), domuzu öldürecek (domuzun zararlı bir yiyecek olduğu konusunda insanları uyararak insanlardaki domuza olan ilgiyi  kaldıracak). Allah Hz. Mehdi (as)'ın ruhunu tertemiz olarak kabzedecektir.
Hz. Mehdi (as), vakti gelinceye dek gizlenecektir, vaadolunan vakti gelince de ortaya çıkacaktır. Onun şehidleri, şehidlerin en hayırlısı, güvendiği kimseleri yani vezirleriyse emin olanların en güvenceli olanlarıdır.
Allah, bir grup kimseyi ona vezir tayin etmiştir. Allah bu kimseleri gizlemiştir. Ben keşif ve şühud yoluyla bu hakikatlara muttali oldum. Ayrıca, Allah'ın kulları için öngördüğü şeylere de vakıf oldum. Bunlar öncü olan bazı ashab gibi önde hareket edeceklerdir. Tıpkı önde gelen sahabenin Allah'a verdikleri sözü yerine getirdikleri gibi, bunlar da aynen o sözlerini doğrulayıcı olacaklardır. Bu kimseler aynı zamanda Arap da olmayıp Acem yani yabancı olacaklardır. Arap olmamalarına rağmen Arapçadan başka bir dilde konuşmayacaklardır. Onların cinslerinden olmayan bir koruyucuları olacaktır. Bu, Allah'a hiçbir vakit karşı da gelmiş değildir. Kendisi en saf ve samimi vezirlerinden olacaktır.
Özellikle bu vezirler her konuda gerçek manada arif kişiler olacaklardır. Fakat bizzat Hz. Mehdi (as) ise, kendisi... ve gerçek anlamda siyasetçi olacaktır. Yine bu vezirlerin belirgin bir özelliği de kendilerinin hiçbir zaman savaş meydanlarında hezimete uğramamalarıdır. Mesela Rum şehrini,  İstanbul olsa gerek sadece tekbirlerle fethedeceklerdir. İlk tekbirde surların üçte biri yıkılacak, ikinci tekbirde surun üçte biri yıkılacak, üçüncü tekbirde surun kalan bölümü yıkılıp yerle bir olacaktır. Böylece bu şehri kılıçsız ve silah kullanmaksızın fethedeceklerdir. İşte bu doğrunun ta kendisidir ki zaferle kardeştir.
Hz. Mehdi'nin vezirlerinin ihtiyaç duyacakları şeyler, görevlerini en iyi yapmaları için dokuz tanedir, bu şeylerde ona ulaşamaz. Bundan az da olmayacaktır. Bu şeyler sırasıyla şunlardır;
 Keskin bir görüş, 
• İlka anında ilahi hitabı tanımak,
• Allah'tan geleni terceme etmesini bilmek,
• Emir sahiplerinin mertebe ve derecelerini bilmek, 
• Gazap anında merhameti bilmek,
• Melik'in ihtiyaç duyacağı arzakı mahsusayı ve diğer şeyleri bilmesi, 
• İşlerin birbiriyle olan münasebetini bilmesi,
• İnsanların ihtiyaçlarını yerine getirmede aşırılığı ve kısıtlamayı bilmesi, 
• Kendi özel müddeti içerisinde ihtiyaç duyduğu gaybı ilimleri bilmesi.
İşler ve hadiseler henüz meydana gelmeden, Hz. Mehdi (as) Allah tarafından buna muttalidir. Zira önceden olacak olanlara hazır olması gerekiyor.
Hz. Mehdi (as), din bakımından rey ve kıyasa başvurmaktan masumdur. Ona böyle davranması haramdır. Zira Allah'ın dini konusunda hüküm vermede Nebi yani Peygamber olmayan birinin kıyas yapması doğru değildir. Şayet kıyas yapmasına izin verilseydi, Allah onu peygamberin Hz. Muhammed (sav)'in diliyle bildirirdi. Ayrıca Hz. Peygamber (sav) imamlardan hiçbirisi için benim izimde yürüyecekler, hata etmeyecekler dememiştir. Bu ifadeyi sadece Hz. Mehdi (as) için söylemiştir. Onun masumluğunu, halifeliğini ve vereceği hükümleri konusunda masumiyetini bildirmiştir. ("Futuhat-El Mekkiye", 366. bab, c. 3, s. 327- 328)

İBN-İ KESİR

Şuayb b. Halid'in Ebu İshak'dan rivayetine göre Hz. Ali oğlu Hasan'a bakarak şöyle demiştir: "Gerçekten benim şu oğlum, Resulullah'ın adlandırdığı gibi Seyyid'dir. Pek yakında onun sulbünden biri çıkacak, o Peygamberiniz (sav)'in adıyla isimlendirilecektir. Resulullah (sav)'e ahlakı da benzeyecek, fakat yaratılışında değil." (İbni Kesir Nihayetü'l-Bidaye ve'n Nihaye, 1/38.)
Resulullah Efendimiz buyuruyor: "Dünyada bir tek günden başka gün kalmasa (Zaide'den gelen rivayette) Allah, o günü uzatır. Hatta o günde Beni veya benim Ehl-i Beytimden ismi benim ismime, babasının adı babamın adına benzeyen biri gönderilecektir." (Fıtr hadisinde ise) "Yeryüzü zulüm ve cevr ile doldurulduğu gibi o da adalet ve doğrulukla dolduracaktır. (Süfyan hadisinde ise) "Benim Ehl-i Beytimden ismi benim ismime uygun bir Arap milletine sahip oluncaya kadar dünya gitmeyecek ve dünyanın ömrü bitmeyecektir." (İbni Kesir, "Nihayetü'l-Bidaye ve'n Nihaye", 1/39. Ebu Davud, "Mehdi", 1. H. 4282, 4283. Tirmizi, "Fiten", 52. H. 2231)
Bir başka rivayette ise: "Dünyada hiçbir gün kalmayıp sadece bir gün kalsa Allah, o günü uzatacaktır. Ta ki ismi benim ismime uygun Ehl-i Beytimden biri görevi üzerine alsın." (İbni Kesir, "Nihayetü'l-Bidaye ve'n Nihaye", 1/39. Tirmizi, "Fiten", 52. H. 2231)
Resulullah buyuruyor: "Ümmetim arasından el Mehdi olacaktır. Şayet aranızda kalması kısa tutulursa yedi yıl kalacaktır. Kısa tutulmazsa kalış süresi dokuz yıldır. Benim ümmetim arasında o dönemde öyle bir bolluk olacak ki, o güne kadar böyle bir bolluk ve refah hiçbir zaman kesinlikle duyulmamıştır. Yeryüzü bütün ürünlerini verecek, onda hiçbir şey gizli kalmayacaktır. O günde mal pek çok birikmiş olacaktır. Adam kalkıp, Ey Mehdi, Bana mal ver diyecek, o da hemen al diyecektir." (İbni Kesir, "Nihayetü'l-Bidaye ve'n Nihaye", 1/42, "İ. Maceh", Fiten, 34, H. 4083)
Resulullah buyuruyor: "Ümmetim içerisinden el Mehdi çıkacak beş veya yedi veya dokuz yıl aralarında yaşayacak. Kendisine adam gelip, ey Mehdi bana mal ver, diyecek, Hz. Mehdi (as) da onun eteğinin taşıyabileceği kadar dolduracaktır." (İbni Kesir, "Nihayetü'l-Bidaye ve'n Nihaye", 1/43. Tirmizi, "Fiten", 53, H. 2232)
İbni Kesir diyor ki, bu, Hasen bir hadistir. Bu hadis farklı olarak da Resulullah (sav)'dan rivayet olunmuştur. Bu hadiste, Hz. Mehdi (as)'ın en fazla kalacağı müddet dokuz yıl olacağına, en az müddetinin de beş veya yedi yıl olacağına işaret edilmektedir. Ola ki malı bol bol dağıtacak olan halife bu olacaktır. Yine de en iyisini bilen Yüce Allah'tır. Bunun zamanında meyveler gayet çok olacak, ziraat istemediği kadar bollaşacak, mal alabildiğince artacaktır. O dönemde buna hiçbir güç karşı koyamayacak, din dimdik ayakta hakim olacak, hayır ve iyilikler daimi ve sürekli olacaktır. (İbni Kesir, "Nihayetü'l-Bidaye ve'n Nihaye", 1/43, 44)
"Bize Halef b. Velid, Abbad b. Abbad ve Halid b. Sa'd tahdis ettiler. Bu Zevat Ebu'l Vedak'tan o da Ebu Said'den rivayetle Ebu Said demiştir ki: "Bir adam şöyle dedi: "Allah'a yemin ederim ki, başımıza hiç bir emir geçmiş olmasınki o, geçenden daha kötü olmasın." Bunun üzerine Ebu Said, şöyle dedim diyor: "Şayet Resulullah'dan bir şey işitmemiş olsaydım, ben de söylenen gibi mutlaka söylerdim. Resulullah'ın şöyle dediğini işittim: "Sizin emirlerinizden bir Emir gelecek, malı öylesine bir dağıtacak ki, sayılamıyacak kadar. Ona adam gelip mal isteyecek o da al, diyecek. Gelen kimse de elbisesini yayacak, oraya malı dolduracak. Ve Resulullah üzerinde bulunduğu kalınca bir abayı sererek, adamın o zamanki halini hikaye ederek, sonra da bunun köşelerini topladı ve dedi ki işte böylece adam onu alacak ve götürecektir." (İbni Kesir, "Nihayetü'l-Bidaye ve'n Nihaye", 1/44)
Resulullah buyuruyor: "Biz Abdulmuttalib'in çocukları, cennet halkının efendileriyiz. Ben, Hamza, Ali, Ca'fer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi." (İbni Kesir, "Nihayetü'l-Bidaye ve'n Nihaye", 1/44. "İ. Maceh", "Fiten", 34. H. 4087)

İMAM ŞARANİ

Ebu Davud'un, Ebu Said el-Hudri'den rivayet ettiği hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
- Ümmetim içinde Hz. Mehdi (as) bulunacaktır. Eğer kısa süre olursa yedi yıl, kısa olmazsa dokuz yıl hüküm sürecek. Hz. Mehdi (as)'ın zamanında mal (yani zenginlik) artacak. Yanında da çok servet bulunacak. Biri kalkıp da:
- Ya Mehdi bana (biraz) yardım et, deyince o da:
- (İstediğin miktarı, taşıyabildiğin kadarı) al, diyecektir.
Ebu Davud'un rivayetindeki (başka) hadis-i şerifte:
- Mehdi ben(im neslim)dendir. Alnı geniş ve açıktır.
(Ebu Said el-Hurdi'den) rivayet edilen hadis-i şerifte Resul-u Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur:
- Yemin ederim ki, bu ümmete öyle (şiddetli) belalar gelecek de kişi zulümden, gaddarlıktan kurtulmak için sığınacak bir yer bulamayacaktır. Öyle sıkıntılı bir sırada Allah Teala akrabamdan, benim hanedanımdan bir kimseyi gönderecek de onun sayesinde yeryüzü adaletle, hakşinaslıkla dolacaktır. Nitekim, (ondan önce) başkaları ile yeryüzü zulüm ve gaddarlıkla doldurulduğu gibi. Ondan (yani Hz. Mehdi (as)'dan) gökyüzü sakinleri (meleklerle peygamberlerin ruhları) ve yeryüzünde oturan (mü'minlerin ve canlı hayvanların) hepsi razı ve hoşnut olacaklar. (Hz. Mehdi (as)'ın zamanında) gökyüzü yağmurdan hiçbir şeyi esirgemeyecek ve cömertçe bol yağdıracak.
Yeryüzü de bitkilerinden hiçbirini eksik bırakmayacak ve muhakkak onları kemali ile bitirip ortaya çıkaracaktır. Hatta yaşayanlar (kendilerinde bulunan nimetleri görmeleri için) ölülerin de hayatta olmalarını temenni edeceklerdir. İmam Mehdi (as) bu adalet ve bolluk içinde yedi yıl, yahut da sekiz yıl veya dokuz yıl yaşayıp hükümdar kalacaktır.
Ebu Davud'un rivayet ettiği hadis-i şerifte Allah'ın Resulü:
Dünya tek bir gün kalsa bile Allah Teala muhakkak o günü uzatır ve yüce Allah o günde benim neslimden yahut da Ehl-i Beytimden adı adıma, babasının adı da babamın adına uygun olan (yani Abdullah oğlu Muhamed olan) kemal sahibi bir kimseyi gönderir, buyurmuştur.
Bu hadisi manasıyla İmam Tirmizi rivayet ederek sahih ve hasen demiştir.
Aynı şekilde Tirmizi'nin rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
Dünyada ancak tek bir günden başka hiçbir zaman kalmamış olsa bile Ehl-i Beytimden bir kimsenin insanların başına geçmesi için muhakkak Allah Teala o günü uzatır. Ve o zatın önünde (yardımcı) melekler bulunacak ve İslam (dini bütün haşmetiyle) ortaya çıkacaktır. Hz. Mehdi (as)'ın hazinesinde mal, servet o derece çok olacak ki, bir kişi yanına gelerek:
- Ey Mehdi bana yardım et, diye rica edince Mehdi onun elbisesinin içinde taşıyabileceği parayı avuçlayıp verecektir.
Hafız Ebu Nuaym'ın rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
Ey Ehl-i Beyt! Mehdi bizdendir. Aziz ve Celil olan Allah onu bir gecede -yahut da iki günde demiştir- ıslah ve irşat edecek.
Mağrib'de de karışıklıklar, fitneler ve korku(lu günler) olacak. Açlık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak. Fitneler çoğalacak, insanların bir kısmı diğerlerini yiyecekler. İşte (öyle müşkül bir) zamanda Mağrip memleketinin en uzak bölgesinden ve Resul-i Ekrem Efendimiz (as)'ın muhterem kızı Fatma'nın evlatlarından bir kimse ortaya çıkacaktır. İşte o zat ahir zamanda ayaklanacak olan Hz. Mehdi (as)'dır. Ve Hz. Mehdi (as)'ın zuhuru da kıyamet alametlerinin ilkidir.
İmam Şureyk'in rivayet ettiği hadis-i şerifte:
Hz. Mehdi (as)'ın çıkmasından önce bir Ramazan içinde Güneş iki defa tutulacaktır, diye buyurulmuştur.
En iyisini Allah bilir.
İbni Mace'nin Ebu Hureyre'den rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-u Ekrem Efendimiz:
Dünya(nın ömrün)den hiçbir zaman kalmayıp ancak tek bir gün kalsa bile o günde benim ailemden bir zatın (Mekke'deki Merve üzerine yükselen) Deylem Dağı'na, yahut da Deylem eyaletine ve İstanbul'a ve Roma şehrine sahip olması için Aziz ve Celil olan Allah muhakkak o günü uzatacak, buyurmuştur. Bu hadisin isnadı sahihtir.
İmam Mehdi (as) sonra mahiyetindeki askerlerle birlikte Altın Kilise'ye ulaşarak içinde büyük ve çok (kıymetli, nadide) mallar ele geçirirler. Hz. Mehdi (as) bu malları alıp Müslümanlar arasında eşit ve müsavi olarak taksim eder. Hz. Mehdi (as) sonra Kilise'nin içinde sekinet - kuvve-i maneviye- sandığını ele geçirir. Sandığın içinde Hz. İsa'nın ucu demirli bastonuyla Hz. Musa'nın asası vardır. O asa Hz. Adem cennetten çıkarıldığı zaman onunla birlikte yere inmişti. (Bilahare) Roma İmparatoru Kayser o sekinet sandığını (Kudüs'teki) Beytü'l-Makdis'de ele geçirmiş ve içinde bulunan bütün (nadide, kıymetli) eşyalarla malları alarak Altın Kilise'ye götürmüştür. İşte o eşya şimdiye kadar Altın Kilise'nin içinde saklanmaktadır. Nihayet o eşyaları Hz. Mehdi (as) tekrar oradan alacaktır... ("Ölüm - Kıyamet - Ahiret ve Ahir zaman Alametleri", Bedir Yayınevi, s. 432-448)

İBN HACER EL MEKKİ

Hz. Mehdi (as)'ın geleceği, Resulullah Efendimiz (sav)'in neslinden olacağı, dünyaya yedi sene hükmedeceği, yeryüzünü adaletle dolduracağı ve Hz. İsa (as) ile beraber çıkarak, O'nun Filistin'de (Lud) kapısında deccalı (fitnesini) yok etmesine yardımcı olacağı, bu ümmete imamlık yapıp, Hz. İsa (as)'ın O'nun arkasında namaz kılacağı" anlamındaki bütün hadisler, pek çok ravinin nakilleriyle kesinlik kazanmıştır. Sayılan bütün bu noktalar, Hz. Mehdi (as)'ın hayatına ait en önemli özellikleridir.
Hz. Mehdi (as)'ın rengi Arabi (beyazla karışık kırmızı), bedeni İsraili'dir. Sağ yanağı üzerinde parlayan yıldız gibi bir ben vardır. Onun hilafetinden yer ve gök ehli, hatta havadaki kuşlar bile razı olacaktır.
Hz. Mehdi (as), sanki Ben-i İsrail ricalindedir, yeryüzünün hazinelerini çıkaracak ve küfür diyarını fethedecektir.
Rükun ve Makam arasında kendisine biat edilecektir. Hz. Mehdi (as), o kadar merhametli olacaktır ki, zamanında bir kimsenin bile burnu kanamayacaktır. 
Sakalı bol ve sık olacaktır. 
Dişleri parlak olacaktır.
İnsanlara malı ve eşyayı dağıtırken, saymadan bol bol verecektir.
Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı, bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak ve bu durum bir münadinin semadan seslenerek "Ey insanlar, emiriniz artık Mehdi'dir" demesine kadar devam edecektir.
Allahü Teala, İslam'ı nasıl Resulullah Efendimizle başlatmışsa, Hz. Mehdi (as) ile sona erdirecektir.
Zulüm ve fısk'la dolu olan dünya, o geldikten sonra adaletle dolup taşacaktır.
Muhtelif zelzelelerin olacağı bir dönemde gönderilecektir.
Onun devrinde, ümmetin gerek iyileri ve gerekse de kötüleri, misli asla görülmemiş şekilde, pek çok nimetlere sahip olacaktır. Çok yağmur yağmasına rağmen bir damlası bile boşa gitmeyecek, toprak bir tek tohum istemeden verimli ve bereketli olacaktır.
Hz. Mehdi (as) çıkarken başında bir sarık olacak ve bir münadi "Bu Allah'ın halifesi olan Mehdi'dir. Ona uyunuz" şeklinde nida edecektir.
Peygamber Efendimiz (sav), "Horasan tarafından bayraklar çıktığını gördüğünüzde, kar üzerinde sürünerek de olsa, o bayraklara katılınız, zira içlerinde Allah'ın halifesi Hz. Mehdi (as) vardır." buyurmaktadır.
O fitnelerin zuhur ettiği bir zaman aralığında gelecek ve ihsanı karşılıksız olacaktır.
Konstantiniyye ve Deylem dağını fethedecektir.
İslam'ın aleyhine söylenecek bir söz bile, ona ağır gelir.
Hz. Mehdi (as)'dan önce, yaygın katliamların vuku bulacağı büyük bir fitne görülecektir.
Masum insanlar katloluncaya kadar Hz. Mehdi (as) çıkmayacak ve bu katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir. Hz. Mehdi (as) gelince, insanlar onu aşk ve muhabbetle kucaklayacaklardır.
Hz. Mehdi (as), bütün haramların helal sayıldığı, büyük bir fitneden sonra çıkacaktır. Hilafet, ona evinde otururken gelecek ve devrinde yeryüzünün en hayırlısı kendisi olacaktır.
Hz. Mehdi (as) çıkmadan önce, Medine'de simsiyah taşların bile kan içinde kaybolacağı büyük bir vaka olacaktır. Bu olayda, bir kadının öldürülmesi bir kamçının sallanması kadar kolay olacaktır. Ve bu olay 2 km kadar yayılacak bilahare Hz. Mehdi'ye biat edilecektir.
Hz. Mehdi (as) çıkmadan önce, milletler arasında ticaret ve yollar kesilecek, insanlar arasında fitneler çoğalacaktır. Muhtelif ülkelerden birçok alim birbirlerinden habersiz şekilde Hz. Mehdi (as)'ı aramak üzere yollara çıkacak ve alimlerden her birisine 310 kadar insan refakat edecektir. Sonunda hepsi de Mekke de buluşurlar. Ve birbirine "Buraya niçin geldiklerini" sorduklarında hepsi de "bu fitneleri önleyecek ve Konstantiniyye'yi fethedecek olan Hz. Mehdi (as)'ı arıyoruz, çünkü biz onun, babasının, anasının ve ordusunun isimlerini öğrendik" şeklinde cevap verirler.
Allah (c.c.) bütün insanların kalplerini onun muhabbetiyle dolduracaktır. Sonra o gündüzleri aslan, geceleri abid olan bir kavimle yürüyecektir.
Hz. Mehdi (as), hiçbir bid'atı bırakmayacak ve bütün sünnet-i seniyye'yi ihya edecektir. Konstantiniyye, Çin ve Deylem dağlarını fethedecek, bu durum 7 yıl devam edecektir. Ancak onun her senesi, sizin 20 senenize bedel olacaktır. Sonra Allah-u Teala dilediğini yapacaktır.
O'nun zamanında kurtla koyun birarada oynayacak, yılanlar çocuklara bir zarar vermeyecektir. İnsan bir avuç tohum atacak, 700 avuç hasat edecektir. Riya, riba, zina, içki kalmayacak, ömürler uzayacak ve emanet zayi olmayacaktır. Kötüler helak olacak, Peygamber Efendimiz (sav)'e buğz edecek kimse kalmayacaktır.
O Güneş'ten bir alamet belirinceye kadar gelmeyecektir.
O'nun kumandanları, insanların en hayırlısıdır.
Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın, rahatlıkla hacca gidebilecektir.
Çok yaygın ve sona ermesi mümkün görülmeyen bir fitne çıkacak ve bu fitne, semadan 3 kez "Emir, Mehdi'dir, gerçek o'dur" şeklindeki nida'ya kadar sürecektir.
Dünyada ismi geçecek bir halife kalmayıncaya kadar çıkmayacaktır.
O gelmeden önce, doğudan ışık veren bir yıldız görünecektir.
Ramazan'da iki defa Ay tutulacaktır.
Sema'dan bir ses, onu ismiyle çağıracak ve Doğuda Batıda hatta uykuda olan bile bu sesi duyacak ve uyanacaktır.
Konstantiniyye'nin fethi sırasında, sabah namazı için abdest alırken bir bayrak dikecek, deniz ikiye ayrılarak su kendiliğinden uzaklaşacak ve açılan yolu takibeden Hz. Mehdi, karşı kıyıya geçecektir. Sonra bir bayrak daha dikecek ve diyecek ki "Ey insanlar, ibret alınız. Deniz ben-i İsrail'e nasıl yol verdiyse, bize de öylece yol verdi" ondan sonra, hepsi tekrar, tekrar tekbir getirecek ve 12 tekbirle, şehrin 12 burcu da düşecektir. ("El-Kavlü'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar", s. 15-75)

ALİ BİN HÜSAMEDDİN EL MUTTAKİ

Allah da onun muhabbetini insanların sinelerine yerleştirir. O daha sonra gündüz aslan, gece ise abid olan bir kavimle beraber olur.
Dani, Katade'den tahric etti. O dedi ki: Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı zamanda evinde oturmakta olan Hz. Mehdi (as)'a gelir ve "Bizim için kalk artık" der.O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez.
(Zamanında) Ne uykuda olan uyandırılır, ne de herhangi bir kan akıtılır.
Ahmed, İbni Ebi Şeybe, İbni Mace ve Nuaym b. Hammad Fiten isimli kitabta Hz. Ali'den tahric ettiler, Resulullah (sav) buyurdu: Hz. Mehdi (as) bizden Ehl-i Beyttendir. Allah onu bir gecede ıslah eder (olgunlaştırır).
Tabarani Kebir'inde ve Ebu Naim İbni Mes'ud'dan tahric ettiler. O dedi, Resullah (sav) buyurdu: Ehli Beytimden ismi benim ismim, ahlakı benim ahlakım olan bir evladım çıkacak ve daha önce zulümle dolu olan dünyayı, o adaletle dolduracaktır.
Sakalı sıktır, dişleri parlaktır, yüzünde bir ben vardır. Omuzunda Peygamber (sav)'in alameti vardır. Peygamber (sav)'in softan bayrağı ile çıkacaktır. O bayrak dört köşeli olup dikişsizdir ve rengi siyahtır. O'nda bir hicr (hale) bulunur. O Resulullah (sav)'in vefatından beri açılmamış olup Hz. Mehdi (as) çıkınca açılacaktır. Hz. Allah üçbin meleği Hz. Mehdi'ye yardım için gönderecek ve melekler ona muhalefet edenlerin yüzüne ve arkasına vuracaktır. O yaşı otuz ile kırk arasında (kırk yaşında) olduğu halde gönderilecektir.
İbni Ebi Şeybe, Ebi Celd'den tahric etti, o dedi ki: Bir fitne görülür, bunu diğer fitneler takip eder ve birinciler sonuncuların kılıçla çatışmaya dönüşünü kamçılar ve bundan sonra da hilafet, yeryüzünün en hayırlısı olan Hz. Mehdi (as)'a evinde otururken gelir.
Dani, Seleme b. Züfer'den tahric etti, dedi ki: Bir gün Huzeyfe'nin yanında Hz. Mehdi (as)'ın çıktığı söylendi. O dedi ki: Siz eğer aranızda Hz. Muhammed (sav)'in ashabı olduğu halde O çıkarsa felah buldunuz. Muhakkak ki O insanların karşılaştıkları şerler sebebi ile, Gaibin (Hz. Mehdi'nin) kendilerine insanların en sevgilisi olmadıkça çıkmayacaktır.
Keza (N. b. Hammad), Ebu Hureyre'den tahric etti, Dedi ki: Açıkça  Allah Teala inkar edilmedikçe Mehdi'ye biat edilmez.
Nuaym b. Hammad Fiten'inde sahih bir senetle Müslim'den nakille Hz. Ali (ra)'den tahric etti. Buyurdu ki: Fitneler dörtdür. Bolluk fitnesi, darlık fitnesi, keza bir fitne ve altın madeninin zikri. Sonra da Peygamber (sav)'in soyundan birisi çıkar ve Allah onun eliyle insanların işini ıslah eder.
Naim, Kaab'dan tahric etti. Dedi ki: Hz. Mehdi (as)'ın çıkışından önce, şarktan parlak kuyruklu bir yıldız doğacaktır.
Dani şehr b. Havşeb'den tahric etti. Dedi ki, Resullah (sav) buyurdu: Ramazan'da bir seda, Şevval'de bir ses, Zilkade'de kabileler arasında savaş olur. Hacılar talana uğrar. Mina'da ölülerin çok olacağı bir savaş olur, öyleki orada taşları kan gölü içinde bırakacak kadar kan akar.
Naim, Şureyk'den tahric etti. Dedi ki, bana ulaştı ki: Hz. Mehdi (as)'ın çıkışından önce, Ramazan'da iki kez Ay tutulması olacaktır.
Herkes sadece ondan konuşur, onun sevgisini içer ve ondan başka bir şeyden bahsetmezler.
Nuaym b. Hammad ve Ebil Hasenil harbi Harbiyat isimli eserlerin birinci faslında Ali b. Abdullah b. Abbas'dan tahric ettiler. O dedi ki: Hz. Mehdi(as), Güneş bir alamet olarak doğmadıkça çıkmaz.
Nuaym b. Hammad ve Hakim, Mbr b. Şuayb'dan, o babasından, babası da dedesinden tahric etti, şöyle dedi: Resulullah (sav) buyurdu: Zilkade ayında kabileler savaşır, Hacılar kaçırılır, melhameler olur. Sahipleri (Hz. Mehdi) çekinir ve neticede istemediği halde Ehli Bedir sayısınca insan ona, Rükun ile Makam arasında, biat eder. Yer ve gök ehli de ondan razıdır.
Büyük şehirler, dün sanki yokmuş gibi helak olur. Süfyani ile ordusu kalabalık beş kabileyi istila eder.

ŞEYH MANSUR ALİ NASIF

Şeyh Mansur Ali Nasıf, Taç isimli kitabının haşiyesinde şunları yazıyor:
"Selef uleması arasında olsun halef uleması arasında olsun şu husus pek çok şöhret bulmuştur. Bilinmelidir ki, ahir zamanda mutlaka bir şahıs zuhur edecektir. Bu kişi benim Ehl-i Beytimden olacaktır. Buna Hz. Mehdi (as) denecektir. Bütün İslam memleketlerini ele geçirecek, her Müslüman ona tabi olacak, aralarında adaletle muamelede bulunacaktır. Dini (din ahlakını) güçlendirecek ve takviye edecektir. Daha sonra da deccal ortaya çıkacak, Hz. İsa inecek ve deccali (fitnesini) yok edecektir veya Hz. İsa ile Hz. Mehdi (as) birlikte yardımlaşarak deccali (fitnesini) yok edeceklerdir." Hz. Mehdi (as) ile ilgili hadisleri sahabenin önde gelenlerinden ve hayırlılarından bir grup rivayet etmişlerdir. Yine muhaddislerin büyüklerinden Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Taberani, Ebu Ya'la, Bezzaz, İmam Ahmed b. Hanbel, Hakim (rd. hum ecmain) hazretleri tahric etmişlerdir. (Ahmet Faruk, "Ka'be Baskını ve Mehdilik", Vahdet Yayınevi, s. 21)

KADIZADE

"Onun ismi Muhammed, babasının adı Abdullah'tır. Hz. Fatıma'nın evladından, zamanın halifesi (Müslümanların manevi lideri) adil bir imam, kamil bir veli, mutlak bir müceddiddir. Allah (cc), istediği vakit onu yaratır ve gönderir. İslam dinini onunla güçlendirir. Onun hükmü altında, iki kişi hatta iki hayvan arasında bile, düşmanlık kalmaz. Her mü'min sadık veli olup, mülhidler muvahhid, zındıklar sadık alim olsa gerekir. Pek çok fetihler ve ganimetlerle, bütün Müslümanları zengin etse gerekir. Hz. İsa (as) ile cem olsa ve Hz. İsa, deccalı (fitnesini) yok etse ve zımmilerden cizyeyi kaldırıp ve İslam'a girenlerin imanlarını kabul etse gerekir." (Kadızade, "Amentü Şerhi" (Sdş. M. Rahmi) s.358)

ABDÜLHAMİD B. EBİ'L-HADİD EL-MUTEZİLİ

...İmam Ali'nin bu sözünden maksat zamanın sonuna doğru Muhammed oğullarından kıyam edecek olandır (Hz. Mehdi)... Çünkü tüm Müslüman fırkalar, "O kıyam etmeden dünya son bulmayacaktır" diye söz birliği etmişlerdir. ("Şerh-i Nehc-ül Belaga", c. 3, s. 434 ve 435. Hutbe şerhi)

KUŞADALI İBRAHİM HALVETİ

Büyük mutasavvıflardan Kuşadalı İbrahim Halveti de yazdığı mektuplarda Hz. Mehdi (as)'ın yakın bir zamanda geleceğini ve vazifesini yapacağını bildirmiştir:
"Şimdi vakitler, mukaddeme-i zuhur-i Mehdi kuddise sirruhu'dur. Yine vara vara onun vaktinde suluk gaza ile olacaktır. Şimdilik bir mevzı'da zikrolunması devam-i adet elvermez. 23 Muharrem 1260/1844
... Yine Hz. Mehdi (as) zuhurunda kırk senesi mücadele esnasında deccale uyanlar, çift u çift heyetinde böyle böyle mücadele ederek deccal ve avanesi (Deccalin fitnesi) yok edildikte bi yedi İsa aleyhisselam tertibi süluk böyle böyle değişilir... 1260/1844, (Y. N. Öztürk, Kuşadalı İbrahim Halveti, s. 204-212, Fatih Yay. 1982)

MUHAMMED BİN MUHAMMED BİN MAHMUD EL HAFIZI EL-BUHARİ

8 ve 9. Hicri asrın büyük alim ve mutasavvıflarından olan Muhammed bin Muhammed bin Mahmud el Hafızı el-Buhari yazmış olduğu Faslu'l-Hitab li-Vaasli'l-ahbab adlı eserine Mehdilikle ilgili uzun bir bölüm koyarak konuyla ilgili hadisleri toplamıştır;
"Camiu'l-usul de, kıyametin eşratı ve alametlerinden olarak zikr olunur; Mesih aleyhisselam ve Hz. Mehdi (as) hakkında Cabir (ra) den rivayet olunduğuna göre Resulullah (sav) buyurmuştur ki;
- Ümmetimden bir taife hak uğrunda muzafferler olarak kıyamet gününe kadar mücadele edecekler. Bu sırada Hz. İsa (as) iner, Müslümanların emiri ona der ki: Buyur bize namaz kıldır. O da ona der ki: Hayır, Allah'ın bu ümmete ikramı olarak sizin biriniz diğerinize amirdir. Hadisi Müslim rivayet etmiştir...
... Şerhu'us-sünne'de, "eşratu's-saa" babında Hz. Mehdi (as) hakkında rivayet eder. Ebu said i'l-hudri Resulullah (sav)'ın şöyle buyurduğunu söylüyor: Resulullah bu ümmetin başına gelecek bir beladan bahisle,
- O belanın gelmesiyle insanın zulümden sığınacağı bir sığınak bulamadığı bir sırada Allah benim neslimden, Ehl-i Beytimden bir şahıs gönderecektir. Yeryüzü ondan evvel nasıl zulüm-ü cevr ile dolduruldu ise oda kıst-u adl ile dolduracaktır. Gök ve yer sakinleri ondan memnun olurlar. Sema hiçbir damlası kalmayıncaya kadar bütün yağmurunu indirir. Yeryüzü de ne kadar nebatı varsa hepsini çıkarır. Hatta ölüler bile dirilmek isterler. O böyle bir zeminde yedi sene yahut sekiz sene, yahut dokuz sene yaşar...
...İmam Ebu'l-Abbas el-Müğstağfiri "Delailü'n Nübüvve ve'l-Mucizat" kitabında Hz. Mehdi (as) hakkında Abdullah ibn Mes'ud'a varan senetle rivayet eder: Resulullah (sav) şöyle buyurmuşlardır:
- Günler ve geceler tükenmeden Allah Ehl-i Beytimden ismi benim ismimden, babasının ismi babamın isminden olan bir adam gönderir. Yeryüzü nasıl zulüm ve cevr ile dolduruldu ise oda adil ile doldurulur... (Muhammed bin Muhammed bin Mahmud el-Hafizi el-Buhari, Faslu'l-Hitab, s.553-557 Erkam Yay. No: 45)

İSMAİL HAKKI BURSEVİ HAZRETLERİ

... Onun için Kuran'da gelir (bildirilir): "Sıkıntıya düşenin duasını kabul ettiğinde."(Neml suresi 62) Kastedilen mecburiyet zamanı geldiğinde duanın Allah tarafından kabul olunması beyandır. Ve bu sebepledir ki her asırda olan şiddetli musibetleri ortadan kaldırmaya tam anlamıyla sahip bir kişi zuhur eylemiştir. VE ALEMİN KARIŞIKLIĞI HAD SAFHAYA GELİP İHTİYAÇ OLUNCA HZ. MEHDİ (A.S.) ZUHURA GELSE GEREKDİR. ZİRA DOKTORUN KUVVETİ HASTALIĞIN, İLLETİN, DERDİN, BELANIN ŞİDDETİNE GÖREDİR. AHİR ZAMANDA İSE DÜNYANIN NE DERECE HASTALIĞA, İLLETE, DERDE BELAYA MÜBTELA OLACAĞINI O VAKİTTE HAZIR OLANLAR BİLİRLER.... (İsmail Hakkı Bursevi Ruhül MESNEVİ SF 250)
17. yüzyılda yaşamış büyük velilerden İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri Ruhül Mesnevisi'nde ahir zamana ve ahir zamanda zuhur edecek Hz. Mehdi (as)'a önemle dikkat çekmiştir. Bursevi Hazretleri, Hz. Mehdi (as)'ın zuhur edeceği zamanın çok karışıklıklarla dolu olacağını, onun maddi ve manevi hastalıkların çok yoğun ve şiddetli olduğu bir dönemde zuhur edeceğini ifade etmiştir. Ayrıca Hz. Mehdi (as)'ın; böyle büyük manevi hastalıklara, o zamana kadar görülmemiş yoğun karışıklığa Allah'ın vesile etmesiyle tam deva olacak büyük bir ilim sahibi olacağına "ZİRA DOKTORUN KUVVETİ HASTALIĞIN, İLLETİN, DERDİN, BELANIN ŞİDDETİNE GÖREDİR" ifadesiyle özellikle dikkat çekmiştir. Ayrıca Bursevi Hazretleri kendi yaşadığı 17. yüzyılda bu zamanın henüz gelmediğine de "... AHİR ZAMANDA İSE DÜNYANIN NE DERECE HASTALIĞA, İLLETE, DERDE BELAYA MÜBTELA OLACAĞINI O VAKİTTE HAZIR OLANLAR BİLİRLER..." açıklamasıyla işaret etmiştir.

ALİ HAYDAR EFENDİ HAZRETLERİ

Ali Haydar Efendi Hazretleri Hz. Mehdi (as)'ın zuhur tarihi olarak Hicri 1400, yani Miladi 1980'li yıllara işaret etmiştir:
"Efendi Baba'nın (Ali Haydar Efendi Hz.lerinin) Mehdi (as)'a selamını ve biatının iletilmesini istediğine dair muhtelif rivayetler vakidir. Dervişanından duyduk. Yine Efendi Baba'dan okuyan büyük alimlerden merhum Hasan Burkay Hocaefendi'nin bir vekili Efendi Baba'nın Hz. Mehdi (as)'ın zuhur tarihi olarak 80'li yılların başlarını işaret ettiğini nakletti."
(http://www.ihvanforum.org/islam-i-hayat/77066-mehdi-ile-ilgili-kim-ne-dedi/)
Ancak bazı kimseler Ali Haydar Efendi Hazretleri'nin bu açıklamasını reddetmekte ve bu görüşlerini desteklemek için bir olay nakletmektedir. Buna göre, İsmail Hakkı Bursevi Ruhu'l Beyan isimli tefsirinde Muhyiddin Arabi'den bir alıntı yapmış ve Hz. Mehdi (as)'ın gelişiyle ilgili bir tarih vermiştir. (Efendi Baba) Ali Haydar Efendi Hazretleri ise bu açıklamanın yanına "Hani ne oldu?" şeklinde bir not yazmıştır. Bu notu dayanak gösteren kimseler, (Efendi Baba) Ali Haydar Efendi Hazretleri'nin Hz. Mehdi (as)'ın Hicri 1400 yılında geleceğini düşünmediğini iddia etmektedir. Oysa (Efendi Baba) Ali Haydar Efendi Hazretleri Hicri 1287 yılında doğmuş ve Hicri 1380 yılında vefat etmiştir. Yani kendisi Hicri 1400'lü yılları hiç görmemiştir. Dolayısıyla Ali Haydar Efendi, 1700'lü yıllarda kaleme alınmış olan İsmail Hakkı Bursevi'nin Ruhu'l Beyan isimli tefsirine düştüğü not ile Hz. Mehdi (as)'ın o yıllarda ya da daha önceki yıllarda geleceği yönündeki görüşün yanlışlığını ortaya koymuştur. Yani bu notuyla Hz. Mehdi (as)'ın Hicri 1400'de geleceği yönündeki görüşünü teyit etmiştir.

ŞEYH NAZIM ADİL EL HAKKANİ HAZRETLERİ

En şerefli asırların içerisinde Efendimiz'in asrıdır. Ne için? Efendimiz'in içinde bulunduğu, yaşadığı zaman olduğu için. Bütün şeytanların, deccalların, Allah'a yol kesicilerin, kafirlerin, müşriklerin asrı bitip tüm şerefsizliklerin sona erip, HAZRET-İ MEHDİ (AS) İKİBİNİNCİ YILLARDA HAZIR OLSUN VE HAZRET-İ İSA (AS) YİRMİBİRİNCİ ASRIN İÇİNDE GÖKYÜZÜNDEN İNİP YERYÜZÜNDE HAZIR EYLESİN.
İNANCIMIZ BUDUR ŞİMDİ. ASRIN YARISINDAN FAZLASI BU SURETLE HAZRET-İ İSA VE HAZRET-İ MEHDİ'NİN MEVCUDİYETİYLE ŞEREF KAZANACAK. Uyanık ol! (Şeyh Nazım Adil El Hakkani / Kıbrıs) http://www.osmanli.de/pdf_yazilar_2008/sn_hazreti_mehdi.pdf
İKİBİNLİ YILLARDA HZ. MEHDİ (AS)'IN GELMESİ MUKARRERDİR (KARARLAŞTIRILMIŞ, TAKDİR EDİLMİŞ VE KATİDİR). Böylelikle Din-i Mubin, İslam meydana çıkacaktır. (Şeyh Nazım Adil El Hakkani / Lefke) http://www.osmanli.de/pdf_yazilar/sn_mehdi_as.pdf
Allah'ın iradesi onların da nur ışığının altına girmesini istedi. (Amerikalıları bahsediyor.) Efendimiz (sav) bize kıyamet öncesinde en son günlerin durumu hakkında haber verdi. Ne söyledi ise olacaktir. (Cümle cihana İslam yayılacaktır.)
BİZİM BULUNDUGUMUZ ASIR; MEHDİ ALEYHİSSELAM'IN ASRIDIR. (Şeyh Nazım Adil El Hakkani / Lefke)
http://www.osmanli.de/pdf_yazilar/sn_amerika_islam_olacaktir.pdf
Sunucu: Mehdi Aleyhisselam hakkında neler söyleyeceksiniz?

Şeyh Nazım Hazretleri: Ya Sahibuzzaman (Hz. Mehdi (as)) yetiş. İmdadımıza yetiş, Peygamberimiz (sav)'in müjdesisin. Ya Seyyidi, Peygamberimiz (sav)'in müjdesi yakında zuhur edeceğini umut ediyoruz. (MPL TV röportajından)

Şeyh Nazım Hazretleri: Vaktin Sahibi inşaAllah yakındır. Vaktin sahibinin gelmesi yakındır, dünya değişecek. Kıyamete yaklaşıyoruz. Efendimiz (sav) ahir zaman peygamberidir. Efendimiz (sav)'in neslinden 1500 sene geçti. Benim ümmetim buyurdu, doğru giderlerse Cenab-ı Allah bir gün ömür verdi onlara... Cenab-ı Hakk'ın katında bir gün bin yıldır. Benim ümmetimin ömrü 1.5 gündür yani 1500 yıl. Şimdi biz 1400'ün içindeyiz. 70 sene var kıyamete kadar, çok yaklaştı. Çok alametler var, Allah'a sığındık, o alametlerin içerisinden selametle geçelim." (Şeyh Nazım Adil El Hakkani'nin sohbetinden)

NİMETULLAH HOCAEFENDİ

Bu yüzyıl İslam'ın yüzyılı olacak. Şüphesiz Hz. Mehdi (as) gelecek. Bazıları bu konuyu fazla önemsemiyorlar. Çok yanlış. Ben bir çok büyüklerden kendim bizzat işittim. Zaten bir çok hadis mevcut. Mehdilik inancı Peygamberimiz (sav)'in soyundan büyük bir alim bir imamın kıyametten önce bütün Müslümanları birleştirip batıl dinlere mensup kişilerle savaşacak (ilmen mücadele edecek). O zaman batıl dinler İslam'ın hakim olması ile varlığını hem ilmi hem de itibar açısından kaybedeceklerdir... (Nimetullah Hoca Efendi'nin Feyz Dergisi ile yaptığı söyleşisinden)

FETULLAH GÜLEN

Hz. Mehdi (as)'ın Ortaya Çıkışı ve Hz. Mesih'in Gelişi
"Mesih ve Mehdi ile alakalı hadis-i şerifler ve ümmetin kabulü esas alınınca nüzul-ü Isa'ya (Hz. İsa'nın tekrar yeryüzünü gelişine) ve zuhur-u Mehdi'ye (Hz. Mehdi (as)'ın ortaya çıkışına) inanmak Efendimiz (sav)'e itimadın ve güvenin ifadesidir denilebilir." 1
Hz. Mehdi (as) Peygamber (sav) Soyundan Olacaktır
"Hz. Mehdi ile alakalı hadis-i şeriflere de iki örnek vermek yerinde olsa gerektir: "Mehdi bizden, Ehl-i Beyttendir. Allah onu bir gecede zafere erdirecektir. Mehdi, Fatıma evladındandır" (İbn Mace, Fiten, 34; Darimi, Mehdi, 1). "Dünya hayatının sona ermesine bir gün bile kalsa, Allah zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak Ehl-i Beytten birini gönderecektir" (Ahmed b. Hanbel, II, 117-118).
Cenab-ı Hak, rahmetinin eseri olarak her bir fesad-ı ümmet zamanında (Müslüman toplulukların bozulmaya uğradığı dönemlerde) bir muslih, (ıslah edici) bir müceddid, (dini yenileyip aslına döndüren) bir halife-i zişan, (İslam topluluğuna manevi olarak lider bir kişi) bir kutb-u azam, (zamanının en büyük dini lideri) bir mürşid-i ekmel (üstün bir yol gösterici) ya da bir nevi mehdi hükmünde mübarek zatları göndermiş, fesadı izale edip (bozulmayı önleyen) milleti ıslah etmiş, din-i Ahmediyi (İslam'ı) muhafaza buyurmuştur.
Bu hususu (konuyu) nazara veren (ilgilere sunan) ve siyaset sahasında Mehdi-i Abbasi, (başarılı kişiler için bir benzetme olarak kullanılır) diyanet aleminde Gavs-ı Azam, (zamanının en büyük alimi, Abdulkadir Geylani) Şah-ı Nakşibend, (Nakşibendiliğin kurucusu, Muhammed Bahauddin) aktab-ı erbaa (dört ünlü ehli sünnet alimi olarak bilinen kişiler) ve oniki imam (Hz. Ali'nin soyundan gelen oniki halife) gibi zatları misal gösteren Bediüzzaman der ki, "Madem O'nun adeti öyle cereyan ediyor, (işliyor) ahir zamanın en büyük fesadı zamanında, elbette en büyük bir müçtehid, (gerektiğinde ayet ve hadislerden hüküm çıkaran bir alim) hem en büyük bir müceddid, hem hakim, hem Mehdi, hem mürşid (insanlara doğru yolu gösteren), hem kutb-u azam (zamanının en büyük dini lideri) olarak bir zat-ı nuraniyi (nurlu bir şahsı) gönderecek ve o zat da ehl-i beyt-i Nebeviden (Hz. Peygamber (sav)'in soyundan) olacaktır." Bediüzzaman, Hz. Mehdi ile alakalı hadislerin zayıf (doğruluğu şüpheli) olduğu iddiasına karşı da, "Hangi mesele var ki, bazı kitaplarda ona ilişilmesin? Hatta İbn-i Cevzi gibi büyük bir muhaddisin (hadis uzmanının) bazı sahih ehadise (doğruluğu net olan hadislere) mevzu (manası yanlış hadis) dediğini, alimler taaccüple (şaşkınlıkla) nakletmişler. Hem her zayıf veya mevzu hadisin manası yanlıştır demek değildir." 2
Boyunduruk Yere Konduktan Sonra
"İnsanımızla beraber hepimizin ümidi çok kavidir (kuvvetlidir). Resulu Ekrem (sav)'e itimadımız (güvenimiz) vardır. Ümmetin başında sahabe-i kirama işarette bulunan kainatın efendisi (sav) ahirinde (son zamanlarında) boyunduruk yere konduktan sonra (çaresiz kalındıktan sonra) kaldıracağı müjdesini çoktan vermiştir. Dinin yeniden hayatlanacağının, canlanacağının ve bütün alemde LailaheillAllahMuhammedenResulullah yeniden mevceleneceğini (dalgalanacağını) ifade buyurmuşlardır, doğru söylemişlerdir." 3
Beklediğimiz Genç
"Fatih'ten bahsederken; ne güzeldir o emir, buna mazhar (sahip) olmak için 21-22 yaşındaki genç serdar (kumandan). Maddi manevi fizat hislerinden fedakarlıkta bulunuyordu. 20. asırda Kuran'a sahip çıkmasını beklediğimiz GENÇ DELİKANLIMIZ'ın yaşındaydı büyük hünkar." 4
313 Kişi
"Bedir'de bütün cihana (dünyaya) meydan okuyan insanların sayısı 313 taneydi, melek ismini okur gibi ben mühim yerlerde huzurunuza çıkarken onların adlarını okuyor, şefaat umuyor öyle huzurunuza çıkıyorum, o kadar azizdir benim nazarımda Bedir'de bulunan insan. Niçin azizdir? Tepeden tırnağa nar-ı beyzadır (beyaz ateştir) da ondan. 313 tane nar-ı beyza gibi adam olsa bugün, yeryüzüne hakim olmak mümkündür, ümid ediyoruz inşaAllah bu bağ, bu bahçe, bu bostan bu 300 adamı, 313 adamı yetiştirecek ümid ediyoruz."5
Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. Mehdi (as)'ın yardımcılarının sayısının 313 olacağı rivayet edilmektedir.
Muhammed b. Hanefi (r.a.)'dan rivayet edildi ki: "Saylar Bedir Ashab (313) kadardr. Evvelkiler onlar geçmediği gibi, sonrakiler de onlara yetişemezler. Onlarn saylar TALUD ile nehri geçenler kadardr." (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-i Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)
Bedir savaşndaki askerler gibi 313 kişinin kumandasn elinde tutarak etrafa meydan okuyacak, çünkü bu 313 kişi gece abid (ibadet eden), gündüz kahraman niteliğini taşmaktadrlar. (Kyamet Alametleri, s. 169)
Hz. Mehdi (as) ile İlgili Hadisleri İnkara Mecal Yoktur
"Kütüb-i Sitte'de dört muteber (itibar edilen) hadis kitabında; Hakimin Müstedrek'inde, Beyhaki'de, Tabarani'de Hz. Mehdi (as)'ın geleceğine dair hadis-i şerifler vardır ki inkar etmeye adeta mecal (ihtimal) yoktur. Buhari ve Müslim-i Şerif'te sadece ismen gelecek bu zattan bahsedilmemekte, belki meçhul, gelecek yeryüzünü adaletle dolduracak bir şahıstan bahsedilmektedir. Buhari ve Müslim'de bahsedilen aynı şahıs diğerlerinde "Muhammed" isminde veyahut Efendimiz (sav) "benim ismimde olacak" sözü ile anlatmaktadır. Tıpatıp bir uygunluk vardır."6
Bu İşin Liyakatlileri Gelince
"Aziz Müslüman, bunları değişik misalleriyle (örnekleriyle) sana intikal ettirmeye (iletmeye) ve senin için en mukaddes (kutlu) vazife olan bu vazifeden durulmama için, söylenmesi gereken şeylere dikkatini çektim ve ama imkan arz etmeye çalıştım tekrar itirafıma gerek yoktur. Bu işin ehli değilim, ehli gelinceye kadar benim gibiler, emsalimle (benzerlerimle) beraber bu işi devam ettireceğiz, öyle anlaşılıyor. Ehli gelince işi onlara bırakacağız, ehli değiliz bu işin liyakatlileri (layık olanlar), doğrunun ve gerçeğin hakiki tercümanı olacak ve ölü gönüllerimizi ihya edecekler. Bunu kemali (olgun) samimiyetle intizar ediyorum (ümit ediyorum), Rabbimden bekliyorum, ama o güne kadar biz anlatacağız."7
NOTLAR
1) Mesih Nerede? Mehdi Kim? isimli makaleden http://tr.fgulen.com/a.page/eserleri/kirik.testi/a12729.html
2) http://tr.fgulen.com/a.page/eserleri/akademi.yazilari/2000.akademileri/a2290.html)
3) Ruh Ufku Serisi, 1.Cd, Işığa Doğru, 7.Kaset, Nil Yapımcılık A.Ş.
4) Ruh Ufku Serisi, 1.Cd, Gönül Dünyamızdan Konferansı, 1.Kaset, Nil Yapımcılık A.Ş.
5) Ruh Ufku Serisi, 5.Cd, İçtimai Adalet Konferansı, 2.Kaset, Nil Yapımcılık A.Ş.
6) Sohbetler, B Serisi, 14. Kaset, Yıl 1979
7) Sohbetler, Müeyyidat, 11. Kaset, 11 Ocak 1980

HEKİMOĞLU İSMAİL (Ömer Okçu)

Nasıl ki, memurların ve askerlerin rütbesi ve mevkisi varsa, her Müslümanın da manen rütbesi ve mevkii vardır. Bunu, herşeyi bilen Allah bilir. Zaten rütbe ve mevkileri veren de O'dur. Herşeyi bilen Allah, bildiklerinden bir kısmını, bir kısım kullarına bildirir, bunlara "ehl-i keşif" derler, halk dilinde keramet ehli de denir. Veli, umumi bir sıfattır.
Her veli keramet gösteremez, hatta kendi manevi makamını bilmeyen veliler çoktur. Bir şahsın gösterdiği harika hallerin keramet sayılması için, o şahsın sünnet-i seniyyeye uygun yaşaması şarttır. Sünnet-i seniyyeye uygun yaşamayanların gösterdiği harika hallere istihraç denir, bu halin kerametle ilgisi yoktur.
Keramet; İslam'a hizmet eden şahsın, hizmet imkanları çeşitli şekillerde kısıtlanmış ise (Allah'ın lütfu ile) kerametle hizmetini devam ettirmesi, çevresindeki insanların İslam'a bağlılığını kuvvetlendirmesi içindir.
Bir de ikram vardır. Keramet gibi görünür fakat keramet değildir. Mesela, derse gelen şahıslardan birinin sorusuna Hoca Efendi bilmeden cevap verir. Sorusu olan, 'Kalbimden geçeni bildi" dese de, Hoca Efendi bunun bir "ikram-ı İlahi" olduğunu bilir, şükreder, gurura düşmez ve kendinin keramet ehli olduğunu sanmaz, sanmamalı...
İslamiyet'i kıyamete kadar devam ettireceğini belirten Allah, dinine hizmet edecek kullarını gönderir; onlar da İslam'a hizmet eder.
İslam'a hizmet edenler çeşitli manevi rütbede kimselerdir. Fakat Mehdilik makamı bunların en yücesidir. Nasıl ki meydan muharebesini kazanan paşa, mareşal olursa, deccalle mücadele eden veli de Mehdi makamına yükselir. Öyle ise deccalin olduğu zamanda Hz. Mehdi (as) aranmalıdır. Amma Hz. Mehdi (as)'ı tanıyıp tanımamak zannedildiği kadar önemli değildir.
Hadis-i şerifle sabit olduğundan Mehdilik makamı inkar edilmemeli.
Fakat O'nu tanımamak da mesuliyeti gerektirmez. Çünkü sünnet-i seniyyeye ittiba eden (uyan) herkes, Hz. Mehdi (as)'ın yardımcısıdır. Öte yandan Hz. Mehdi (as)'ın yakınında bulunan hatta her gün Hz. Mehdi'yi gören şahıs, Sünnet-i seniyyeye ittiba etmezse (tabi olmazsa), hem Hz. Mehdi'den manen çok uzaktır, hem de dünya ve ahireti cehennem olur.
Peygamberimiz (sav), insanlığın selameti için çok büyük çileler çekmiştir. Manevi makam itibariyle Peygamberimiz (sav)'e yaklaşanlar, çile bakımından da O'na yaklaşır yani çok çile çekerler. Fakat ahir zamanın eşhası mühimmesi (ahir zamanın önemli şahsı) öldürülemez.
Hz. Mehdi (as), deccalın yaptığı işlerin zıddını yapar. Deccal hakla batılı karıştırır, Hz. Mehdi (as) hak ile batılı ayırır; hakkı hak olarak gösterir, batılı da batıl olarak gösterir. Deccal yalancıdır, insanları aldatır. Hz. Mehdi (as) gerçeği, hakkı söyler. Deccal günahları yayar. Hz. Mehdi (as) insanları günah-ı kebairden (büyük günahlardan) men, sünnet-i seniyyeye sevk eder. Deccal diplomaya, mevkiye, makama, siyasi güce istinat (dayanır-güvenir) eder. Elinde bol servet vardır. Hz. Mehdi (as) Allah'tan başka hiçbir şeye istinat edemez. Yani onun zahiri gücü olmaz. Belki diploması, parası, makamı, siyasi ve askeri gücü de olmaz. Hz. Mehdi (as) imkansızlıklar içinde birçok şeyler yapar ki, onun taraftarları da (deccalın bütün imkanlarına karşı) Allah'a sığınarak İslamiyet'i öğrensin, anlasın ve yaşasınlar.
Devlete güvenen jandarma, nasıl tek başına bir köyü toplarsa aynı şekilde, Allah'a (manen) asker olabilen bir mü'min de dinsizliğin her türlüsüne meydan okuyabilir. Bunun için Hz. Mehdi (as)'ın çalışmalarında en çok dikkati çeken husus, onun maddi imkanlardan mahrumiyetidir veya maddi imkanlara değer vermemesidir. Her türlü imkan vasıtadır, gaye değildir. Gaye, rıza-i İlahi'dir.
Hz. Mehdi (as), İttihad-ı İslamcıdır (İslam Birliği), Müslümanların bütününü ihata (içine alır, kuşatır) eder. Bir şahsın Müslümanlığına bir alamet bulunsa, mü'min olduğuna hükmeder. Herkese iman cihetinden bakar. Zaten Mü'min, imanlı demektir. Ayeti kerime mealine göre "Mü'minler kardeştir". Hz. Mehdi, bu ayete istinad eder, mü'minleri kardeş bilir, İttihad-ı İslam'a (İslam Birliğine) gider.
Mü'min inanan, Müslüman ise İslamiyet'i yaşayan manasına gelir.
Dolayısı ile Hz. Mehdi (as), dinsizlik cereyanı karşısında, semavi dinlerin mensuplarına dahi sahip çıkar. Bir tarafta bir milyar Müslümanın, bir millet olarak ayağa kalkmasını ister, öte yanda Hristiyanlarla anlaşmalar yaparak, dinsizlik cereyanının yayılmasını önlemeye ve dinsizlikten Müslümanları hatta Hıristiyanları korumaya çalışır.
Bu durumda deccalın yeri dinsizlik, Hz. Mehdi (as)'ın yeri ise dindir. Öyle ise, ahir zamanda dinsizlikle din, bütün şiddeti ile (manen) çarpışacaktır; İslamiyet, kıyamete kadar devam edecektir. Bir tek mü'min oldukça kıyamet kopmayacaktır. Kıyamet, kafirlerin başına kopacak, bunun için mü'min, imanında ısrar etmelidir.
Deccal zamanında Müslüman olmanın cezası vardır, bu hal, bir felakettir. Fakat felaketler sadece dindar olmaktan gelmez. Çıldırmak, sakatlanmak, trafik kazasına uğramak, kanser olmak, iflas etmek, işinden atılmak gibi her insanın başına yüzlerce felaket gelebilir. Bunların içinde sadece bir felaket "dindar olmak"tan gelir ki, o da ihtimaldir, gelir de gelmez de... Bir insanın yüz felaketten korkmayıp, sadece "dindar olmak" yüzünden gelecek felaketten korkması akıl karı değildir.
Nasıl ki fizik kimya kanunlarıyla binlerce problem çözülüyorsa, her bir Ayet ve Hadis de birer kanun hükmündedir, bunlarla da birçok içtimai, iktisadi ve idari problemler çözülür. Bu yolu Hz. Mehdi (as) açar, Kur'an'ın engin manalarını gözler önüne serer.
Kur'an-ı Kerim'in kendisi mucizedir. Öyle bir mucize ki her türlü kötülüğü yapabilen insanı, her türlü kötülükten vazgeçirir, her türlü iyiliği yapma noktasına getirir.
Hz. Mehdi (as)'ın taraftarlarında bu hal açıkça görülür. Kuran-ı Kerim, her asırda her türlü insana hitap ederek, her insanın dünya ve ahiretini cennet etmiştir. Nasıl ki her insan, eli yetiştiği meyvaları toplarsa, Kur'an-ı Kerim'den herkesin istifadesi vardır. Hz. Mehdi (as)'ın taraftarlarında her yaşta, her kültürde insan bulunur.
Beşeri fikirlerin yayıldığı devirlerde Kur'an, bütün fikirlerin üzerinde sultasını (üstünlüğünü) kurar ve Hz. Mehdi (as), cevapsız kalan sorulara müdellel (kesin delillerle) cevaplar verir.
Bilgisayarları yapanları yaratan Allah, bir kısım kullarının beynini, cevapsız sorulara cevap verecek şekilde programlamıştır. Bu hal, Hz. Mehdi'de en yüksek seviyeye varır.
Her türlü imkanlarla Müslümanları İslamiyet'ten çektikleri vakit, Kur'an-ı Kerim, etrafındaki surları yıkar, bizatihi (bizzat) kendi kendini hakim kılar. Kimi, bir kısım Müslümanların yüce ahlakına bakıp Kuran'ın hakkaniyetine kanaat getirir... Kimi Kur'an-ı Kerim'deki ayetlerin ve ayetlerdeki tertibin (ahengin), tevafukun (uygunluğun) gözükmesiyle imanını güçlendirir. Kimi, ayetlerin derin manasına hayran olup, batıl cereyanlardan Hak dine rücu eder (yönelir).
Bu haller Hz. Mehdi (as)'ın zamanında çok gözükür.
Kur'an-ı Kerim'i ilk anlatan ve tefsir eden Peygamberimiz (sav)'dir. Erkam (r.a)'ın evinde toplanıp İslamiyet'i anlatırken, o günün süper güçlerinden Bizans ve Pers imparatorlukları hakkında bir şey söylemediği gibi, Kur'an'ın dışında da herhangi bir kitap okutup, anlatmamıştır. İslamiyet'i öğrenen Sahabe, İslam'a uymayan herşeye batıl demiş, İslam'da güç kazanmış ve İslam İmparatorlukları onların manevi omuzlarında yücelmiştir.
Hz. Mehdi (as) de, bulunduğu asra bir baş tabib gibi çıkar, hastalığı teşhis eder. Kur'an-ı Kerim'in reçete olduğunu belirtir. Nasıl ki eczanedeki her ilacın hastası ayrı ayrı ise... Nasıl ki reçeteye göre ilaç alınır ve tarifesine göre kullanılırsa... Aynı şekilde her bir ayet bir ilaçtır.
Müslümanların manen hasta olduğu bir zamanda Hz. Mehdi (as) çıkar, hangi ayetin, hangi derde derman olacağını bildirir ve Müslümanlar sırat-ı müstakime (doğru yola) girmeye başlar, şifa bulur. Hz. Mehdi, bütün dikkatleri Kur'an-ı Kerim'e, hadis-i şeriflere ve şeriat-ı fıtri (yaratılışa uygun olan) olan kitab-ı kainata çeker. O, sünnet-i seniyyeye öyle ittiba (uyar) eder ki, Peygamberimiz (sav)'in tevazulu yaşayışını, bulunduğu asra getirir, her haliyle Müslümanlara örnek olmaya çalışır. Buna rağmen ona iftira ederler "kendini Peygamber zannediyor" derler.
Hz. Mehdi (as)'ın fani şahsını çürüterek, taraftarlarını soğutmak isterler. Amma onun düşmanları, ona fazla zarar veremedikleri gibi, onun talebelerine de zarar veremezler. Yapılan dev hizmetlerinin yanında görülen zararlar, devede kulak kalır.
Peygamberimiz (sav)'in en büyük mucizesi Kur'an'dır. Kur'an'ın en büyük mucizesi de Peygamberimiz (sav)'dir. Peygamberimiz (sav)'in okur yazar olmaması yanında, Kur'an'ın her asırda, her türlü ilim adamına hitap etmesi, Kelamullah olduğuna önemli bir delildir. Kur'an ahlakı ile ahlaklanan Peygamberimiz (sav)'in en yüce ahlaka sahip olması da Kur'an'ın mucizesidir. 1400 senedir yetişen evliyalar, asfiyalar, üstadlar, imamlar, alimler İslamiyet'in hakkaniyetine manen imza atmıştır, Hz. Mehdi (as)'ın de önemi, sünnet-i seniyyeye ittiba edip (tabi olup), faziletli bir kişi olmasından ileri gelecek. Onun taraftarlarındaki üstün ahlak, deccal taraftarlarını şaşkına çevirecek. Ahlaksızlıktan bıkan pek çok kimse tövbekar olup, Hz. Mehdi (as)'ın tarafında yer alacak. Hz. Mehdi (as) bir kişi iken, taraftarları çığ gibi büyüyecek, herkes hayrete düşecek.
Nasıl ki metafizik varsa, metakimya, metabiyoloji, hatta metatarih vardır. Tarihi hadiselerin başıboş, tesadüfen olmadığı ehl-i tahkikçe (araştırmacılarca) malumdur. İster hadiseler büyük adamların çıkmasına sebep olsun, isterse büyük adamlar büyük hadiseleri ortaya çıkarsın... Neticede insan, kendi kendinin eseri olmadığı gibi hadiseler de kendiliğinden olamaz. Atmosferi yaratan kim ise, fırtınayı yaratan da O'dur ve fırtınaları belirli bir hızın üstüne çıkarmayan, yine kainatın hakimi olan Allah'tır. Her türlü hadise, kainat nizamı içinde yer alıp, vazifesini yapmaktadır. Pek çok karışıklıklar içinde bir nizam vardır.
Zaman şeridi üzerinde hadiseler seyrederken adeta peryod çizmektedir. Yani belirli zaman aralıklarıyla hadiselerin dozajı artıp eksilmektedir. Hicri 14'üncü asırdan bir misal verirsek,
Hicri 15'inci asrı, dolayısı ile 2 peryodu anlamak imkanı hasıl olur.
1882'de Hicri 1300 yılına girilmiştir. Böylece Hicri 14'üncü asır başladı ve 1979 yılına kadar devam etti. Şimdi 14'üncü asırda yeryüzü sahnesine gelen şahıslara bir göz atalım. Tarihi bilginizle onların oynadıkları rolleri hatırlayacaksınız.
Yine Hicri 14'üncü asırda İngiliz Montgomeri (1887) gibi askerler, Aynstayn (1879-1955) gibi ilim adamları, Fransız Frelid (1856-1939) gibi tabibler, Rus Maksim Gorki (1868-1936) gibi romancılar ve İngiliz Lavrens (1888-1935) gibi casuslar önemli rol oynamıştı.
Bunlar tarih sahnesinde yerlerini almış, birbirlerine karşı olanca güçleriyle mücadele etmiş kimselerdir. Çok büyük hadiselere sebebiyet vermişler veya çok büyük hadiselerin içinde yer almışlar... 1980 yıllarında ise, kitleleri peşinden sürükleyen liderlerin kalmadığını, adeta güneşlerin batıp yıldızların kaldığını gördük. Çünkü 1980'de Hicri 15. asra girilmişti. Asrın başında idik. Bu asrın mühim şahısları çocuk veya gençlİk çağında... Öyle ise iki bin yılı önemlidir. İşin garip tarafı sağ da, sol da iki bin yılına büyük önem vermektedir. Her iki taraf da, olacak hadiseleri şimdiden hissetmiş durumda.
Bu satırların yazıldığı günlerde İslam alemi dahil, dünya üzerinde kapitalizmle sosyalizmin mücadelesi vardı. Acaba iki bin yılında İslamiyet iktisat, içtimaiyat, kültür yönünden tarih sahnesine çıkacak mı?
Zaten iki bin yılının önemi buradan ileri geliyor: Ya İslamiyet HAKİMİYET noktasında ortaya çıkacak veya insanlığını kaybeden insanlar, bütün güçleriyle kıyameti arzu edecek. Çünkü kıyamete yakın zamanda en kötü insan bile kıyametin kopmasını isteyecek, kötülerin yüzünden dünya yaşanmaz hale gelecek. İslamiyet'ten ayrılan insanlar, iyilik namına çok az şey yaparken kötülük namına büyük işler başarmakta... Bunun için insanlar insaniyetini kaybetmiş, bunun için insanlar perişan.
Kainata nizam veren Allah, insanlar için İslamiyet nizamını göndermiştir. Nasıl ki kainatın nizamı bozulunca kıyamet koparsa, İslamiyet'e tabi olamayan insanların nizamı bozulacak yine kıyamet kopacaktır.
Amma kıyametten evvel, her insan, kendi kıyameti olan ölümüne bakmalıdır. Herkes kabir kapısından geçip ahiret sarayında muhakeme olacaktır, hayatının hesabını verecektir. Günahkar olanlar cehenneme, günahkar olmayanlar veya affa uğrayanlar cennete gidecektir. Avrupa medeniyeti insanların inançlarını zedeledi ve ahiret inancını adeta silip süpürdü. Kendi mimarını bilmeyen mimarlar yetişti, kendi mühendisini bilmeyen mühendislerin sayısı arttı. Böylece materyalist dünyada herkes yaptığının yanına kar kalacağını zannedince insan, insan için kurt oldu. Ahiret inancı insanların birbirine faydalı olmasını temin eder amma, bu inanç nasıl verilebilir? Bu bakımdan iki bin yılıyla ve kıyametle meşgul olan insan kendini, ölümünü, ahireti unutmamalı ki, dünyamız düzelebilsin. (Müslüman ve Para, Hekimoğlu İsmail (Ömer Okçu), Timaş Yayıncılık, Mart 2005, (Türdav Yayıncılık , 1.baskı, 1978)

HÜSEYİN HİLMİ IŞIK

"MEHDİ": Hazret-i Mehdi, ahir zamanda dünyaya gelecekdir. Resullulah (sav) Efendimizin soyundan olacakdır. İsa Aleyhisselam'la buluşacak, mezhebleri kaldıracak, yalnız onun mezhebi kalacak, her yeri alacak, her yerde adalet olacak, Eshab-ı Kehf, uyanıp mağaradan çıkarak, Hz. Mehdi (as)'ın yardımcısı olacakdır.
Bazı saf kimseler, büyük zannetdikleri kimselere Hz. Mehdi (as) demekdedir. Hz. Mehdi (as)'ın alametlerini Resulullah (SAV) efendimiz bildirmişdir. İbni Hacer-i Mekki'nin (Alamat-ül-Mehdi) kitabında ve Suyuti'nin (El-Bürhan) kitabında bunlardan ikiyüze yakın alamet yazılıdır. (El-Fütuhat-ül- İslamiyye), ikinci cüz, ikiyüzdoksanyedinci sahifesinde diyor ki, "Beklenilen Mehdi, Hazret-i Fatıma'nın soyundan olacakdır". Mekke'de zuhur edecekdir. O zeman, Müslümanlar halifesiz (manevi bir liderleri olmayacak)olacakdır. İstemediği halde, zor ile halife (manevi lider) yapılacakdır. (Zuhur edeceği zeman ve yaşı ve ömrü kesin belli değildir). Hz. Mehdi (as) çıkacağı zeman yeryüzünde halife (manevi lider) bulunmayacağı ve Mehdiliklerini i'lan edenlerin Mehdi olmadıkları, buradan anlaşılmaktadır.
Birçok hadis-i şeriflerde buyuruldu ki, (Mehdi'nin başı hizasında bir bulut olacakdır. Bulutdan bir melek: Bu Mehdi'dir, sözünü dinleyiniz!) diyecekdir. Bir hadis-i şerifde buyuruldu ki: (İsmini duyduğunuz kimselerden, yeryüzüne dört kişi malik oldu. İkisi mü'min, ikisi de kafir idi. Mü'min olan iki kişi, Zülkarneyn ile Süleyman "aleyhisselam" idi. Kafir olan ikisi de, Nemrud ile Buhtunnasar idi. Beşinci olarak, yeryüzüne, benim evladımdan biri, yani Mehdi de, malik olacakdır). Bir hadis-i şerifde buyuruldu ki: (Kıyamet kopmadan önce, Allahü teala, benim evladımdan birini yaratır ki, ismi benim ismim gibi, babasının ismi, benim babamın ismi gibi olur ve dünyayı adaletle doldurur. Ondan önce dünya zulmle dolu iken, onun zemanında adl ile dolar). Bir hadis-i şerifde buyruldu ki:
(Eshab-ı Kehf, Hazret-i Mehdi'nin yardımcıları olacakdır ve İsa "Aleyhisselam" bunun zemanında gökden inecekdir. İsa "Aleyhisselam", deccal ile mücadele ederken, Hazret-i Mehdi, onunla beraber olacakdır. Bunun hükümdarlığı zamanında , her zemankinin aksine olarak ve hesabların tersine olarak, Ramezan-ı şerifin ondördüncü günü Güneş tutulacakdır ve birinci gecesinde Ay tutulacakdır).
O halde, insaf etsinler ki, bu alametler, (cahillerin, Hz. Mehdi (as) zannetdikleri kimselerde ve) o ölen adamda var mıdır, yok mudur? Hazret-i Mehdi'nin daha birçok alametlerini, Muhbir-i sadık "aleyhissalatü vesselam" haber vermişdir. Ahmed ibni Hacer-i Mekki hazretleri (Elkavlülmuhtasar fi alamatil-Mehdi) ismindeki kitabında, Hazret-i Mehdi'nin ikiyüze yakın alametlerini yazmışdır. Geleceği bildirilen Hz. Mehdi (as)'ın alametleri meydanda iken, başkalarını Hz. Mehdi (as) sananlar, ne kadar cahildir. Allahü teala, onlara, doğruyu görmek, nasib eylesin! (Celaleddin-i Süyuti'nin, "Cüz'ün minel-ehadis vel-asar-il-varide-ti fi hakk-ıl-Mehdi) kitabında da Hazret-i Mehdi'nin alametleri bildirilmektedir). (s.60-61)
İmam-ı Rabbani "rahmet-ullahi aleyh", ikinci cildin altmışsekizinci mektubunda buyuruyor ki, hadisi-i şerifde (Yeryüzünü küfr kaplamadıkça ve heryerde küfr ve kafirlik yapılmadıkca, Hazret-i Mehdi gelmez) buyuruldu. Bundan anlaşılıyor ki, Hazret-i Mehdi çıkmadan evvel, küfr ve kafirlik her tarafa yayılacak, İslam ve Müslümanlar garib olacakdır. (H.Hilmi Işık, Saadeti Ebediye s. 350)

MEVDUDİ

...Fakat şu bir gerçek ki, Allah (cc)'ın hakimiyetini bütün dünyada tesis eden bir müceddid gelecektir. İster çok yakında isterse çok sonraları olsun, fark etmez, O, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde açıkça tanımlanmış olan İmam Mehdi'dir. O'nunla ilgili olarak bazı işaretler de yine bizzat Peygamberimiz (sav) tarafından açıklanmıştır.
Bu işaretler, Müslim, Tirmizi, İbni Mace ve diğer bazı hadis kitaplarındaki hadislerde açıklanmıştır. Biz bu rivayetlerden sadece birini burada zikretmek istiyoruz.
Şuna inanıyoruz ki, İmam Hz. Mehdi (as) geldiği zamanın en ideal komutanı, lideri olacaktır. Buradaki idealden maksadım şudur: çağın bütün gerçeklerini bilecek, tam bir yönetici yeteneğine sahip bir insan olacaktır. Korkarım ki, onu ilk reddedecek olanlar gelenekçi ulema sınıfı ve sufi takımından başkası olmayacaktır. Çünkü onlar göreceklerdir ki, bu insanın, tasavvurlarındaki Hz. Mehdi (as) ile hiçbir ilgisi yok.
Hz. Mehdi (as), geldiği zaman, Müslümanların düşünce ve inançlarında bulunan cahiliye pisliklerini temizlemeye çalışacak, en saf şekliyle İslam'ı ortaya koyacaktır. İslam'ı her alanda hakim kılmak için çalışacaktır. Kendisine ait veya kendisinin oluşturduğu bir iddia veya davası yoktur. Bunun karşısında cahiliye de boş durmayacak, bütün gücüyle 'batılı' hakim kılmak için çalışacaktır. Ama hak için yapılan bu büyük mücadelede Allah (cc)'ın yardımıyla Müslümanlar galip çıkacak, cahiliye hezimete uğrayacaktır.
Hz. Mehdi (as)'ın hak davası için olan bütün çalışmaları İslam'ın dünyaya hakim olmasına vesile olacak, bütün dünyada bir İslam nizamı tesis edilecektir. İslam'ın bu hakimiyetini, sadece yönetim biçimi içinde ele almak yanlıştır. Çünkü, İslam'ın hakimiyeti her alanda gerçekleşecektir. Bütün bunların sonunda hadiste de belirtildiği gibi "yerde ve gökte bulunan herkes mutlu olacaktır."
Bir Müslüman olarak, İslam'ın hakimiyetini görmenin özlemi içindeyiz. Bunu görebiliriz veya göremeyiz, önemli olan bu değildir. Önemli olan bu gaye için gayret göstermek, çalışmaktır. Nihai fethin komutanını zihnimizde tasavvur edersek göreceğiz ki, böyle bir zaferin imamı ile halkın tasarladığı imam arasında hiçbir benzerlik yoktur. Böyle bir liderin geleceğine olan inancı, hayretle karşılayanlara şaşmamak, doğrusu elden gelmiyor... (Mevdudi, "İslam'da İhya Hareketleri", s. 52-55)

MAHMUD ESA'D COŞAN

...Ben bazı arkadaşlara dedim ki: "Bakın Hz. Mehdi (as) kıyamet alametlerinden birisidir, çıkacak. Onun zamanında yaşayan insanlar, (velev habven ales selci) buz üzerinde emekleyerek dahi olsa, ona ulaşıp, onun yardımcısı olmaları lazım!..."
...Hz. Mehdi (as) sevgisi hepimizin içinde vardır. Hz. Mehdi (as)'a bağlanmak arzusu hepimizin arzusudur...(Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN, "Güncel Meseleler")
Ahmed İbni Hanbel ve Baverdi'den, Ebu Said El Hudri rivayet etmiş (ra).
Birçok şahitleri olan, birçok hadis-i şerfilerde izah edilen bir konu. Kısaca izah edip geçeceğim. "Ey ümmeti Muhammed, Mehdi gelecek, müjde, müjdeler olsun." Bir Mehdi'nin gelişiyle müjdelenin, ki gelecek böyle bir Mehdi. Bu, nasıl bir kimse olacak? "Benim ailemden, benim soyumdan, Kureyş kabilesinden bir kişi olacak." Hz. Fatıma (ra)'ın soyundan, rivayetleri var. Daha başka rivayetler var. İnsanların, Müslümanların birbirleriyle ihtilafa düştükleri ve sarsıldıkları zelzelelere, manevi zelzelelerle uğraştıkları ve birbirleriyle fazla çekiştikleri bir zamanda çıkacak Mehdi. Yeryüzüne hakim olacak ve yeryüzünü adalet ve doğrulukla dolduracak. Kendisinin bu hakimiyeti kurmasından önce yeryüzü cebir, cefa ve zulm ile dolmuşken, bu durumu değiştirecek, yeryüzünü doğruluk ve adaletle dolduracak. Zulüm gidecek, cebir gidecek. Öyle beğenilecek, insanlar öyle sevecekler, öyle memnun olacaklar ki kendisinin bu adaletinden ve mükemmel idaresinden gökteki varlıklar da melekler, kuşlar, yerdeki insanlar, hayvanlar hepsi razı olacak. Ve malı sahahen dağıtacak. Sahahen ne demek? Sahahen ne demek diye sormuşlar duyunca sahabe-i kiram, dinleyiciler. Buyurmuş ki "bisseviye". Manası eşit olarak dağıtacak, haksızlık etmeden herkese bol bol mütesahiyyen dağıtacak. Herkes mala mülke kavuşacak, Mehdi'nin o güzel taksimi ile. Sonra, ümmeti Muhammed'in, Müslümanların kalbini istina ile dolduracak, gönül zenginliği gelecek Müslümanlara. Herkesin gözü doyacak, gönlü doyacak. Böyle bir hırs, mala karşı şey kalmayacak. Herkese dağıtacak, mal bol hiç kimsenin öyle hırsı şeyi kalmayacak, doyuracak yani o adaletiyle. Çünkü bereket de gelecek onun o adaletiyle. Hepsine yardımı kavuşacak, hiç kimseyi geride eksik bırakmayacak. Hepsini ihata edecek bu cömertliği ve adaleti. Ve öyle olacak ki durum, hatta seslendirecek bir dellala, ilancıya, ilan ettirecek diyecek ki, ihtiyacı olan bana muhtaç olan gelsin. Böyle ilan ettiği halde kimse gelmeyecek çünkü herkesin gözü tok, gönlü tok, mala sahipler. Ve kimse gelmeyecek, ancak bir adam gelecek ve isteyecek malı. O (Hz. Mehdi (as)) da diyecek ki, git hazinedarıma bakan, beytülmala bakan, mallara bakan, taksimi yapan memuruma iste. O da gidecek. Ona gelip diyecek ki, Ben Mehdi aleyhisselam'ın sana gönderdiği kimseyim, diyecek. Yani, o gönderdi. Ben ona müracaat etmiştim, o beni sana gönderdi manasında. Yani, bana mal veresin diye o beni sana gönderdi, hadi ver malı diyecek. Onun üzerine bekçi, o mala bakan vazifeli memur diyecek ki, al... O kadar yüklenecek ki, verilen miktarı taşımaya gücü yetmeyecek. Yani, kucağında mı, eteğini mi açtı, ceplerini mi doldurdu, taşıyamayacak hale gelecek böyle. Onun üzerine atacak bazısını, taşıyamıyor çünkü. Taşıyamadığını atacak, hatta taşıyabileceği kadarı yanında kalıncaya kadar atacak yani. Üzerinde fazlalığını bırakacak, o kadar bol yani herşey. Sonra bu malla hazinedarın yanından, hazine dairesinden, o şeyin verildiği yerden çıkacak. Ama, nadim olacak, pişman olacak. Diyecek ki, ümmeti Muhammed'in malca, kalpce, kalıpça, zatca en huşulusu olsaydım daha iyi değil miydi? Nedir benim bu açgözlülüğüm? Ne diye geldim? Herkese ilan edildi, herkes davet edildi bu malı alsın diye, hiç kimse gelmedi. Benden gayri herkes geri durdu. Bir ben mi geldim, diye pişmanlık duyacak. Böyle bolluk olacak yani, bunu anlatıyor Peygamber Efendimiz. Böylece, bu hal, bu güzel hal, bolluk, bereket efendim tatlılık, hoşluk, göz tokluğu, gönül hoşluğu ile 6-7 veya 9 veya 9 yıl geçecek. Başka rivayetler var, Allah-u Teala Hazretleri Mehdi Aleyhisselamı üç bin melekle teyit edecek. Onlar muhaliflerini darb edecekler. Men edecekler. 30-40 yaşı arasında olacak diye rivayetler var. Efendim, ondan sonra ne olacağı hakkında şu cümle var: O böyle, bu vazifeyi gördükten sonra vefat edip de ayrıldıktan sonra Müslümanların arasından Müslümanlar ona namaz kılacaklar. Efendim, çok güzel vasıflara sahip bir kimse. Ondan sonra felaketler sökün edecek. Ondan sonra hayatın bir tadı kalmayacak. Şerlilerin çoğalmasından dolayı böyle durumlar olacak diye bu hadisi şerif bildiriyor ileride böyle bir Mehdi geleceğini Peygamber Efendimizin asrından bildiriyor. Dünyanın ileriye dönük halleri hakkında Peygamber (sav)'in istikbali ihbar eden hadisi şeriflerinden birisi, bir grubu da budur... (Prof. Dr. Esad Coşan Hazretleri'nin sohbetlerinden)
Bu hadisi şerifte Peygamber Efendimiz Mehdi ile ilgili bir bilgi veriyor. Size Horasan tarafından siyah bayraklar çıkıp gelecek. Siyah bayraklar gelecek Horasan tarafından. Eğer onları görürseniz onlara katılın. Buzun üstünde de olsanız, emekleyrek de gidiyor olsanız yine onlara katılın. Çünkü o Allah'ın Halifesi (Müslümanların manevi lideri olan) Mehdi'dir. Malum kıyamet alametlerinden birisi de Mehdi'nin çıkmasıdır. İşte bu Mehdi, Horasan tarafından çıkacak, siyah bayrakları olacak ve ona insanların, Müslümanların tabi olması gerekecek. Horasan malum İran'ın şimali şarkisi yani, kuzey doğu tarafındaki bir mıntıka. Oradan çıkacak. Mehdi Resulullah'ın soyundan, sülalesinden olacak, O'nun adını taşıyacak Babası onun babasının adını taşıyacak. (Prof. Dr. Esad Coşan Hazretleri'nin sohbetlerinden)

MEHMET ŞEVKET EYGİ

Ashabın büyüklerinden Ka'b hazretlerinin (ra) Resulullah Efendimiz (sav) hakkında nazmettiği "Banet Sü'ad" adlı kasideye, ondukuzuncu asır Osmanlı ricalinden Eyüb Sabri Paşa "Azizü'l-Asar" adıyla bir şerh yazmış ve bu 1291 yılında İstanbul'da 283 sahife olarak basılmıştır. Bu kitabın 176'ncı sayfasından özetle şöyle yazılmaktadır:
"Bazı keşif sahipleri Hazret-i İmam Mehdi radiyAllahu anh'ın 1400 Hicri yılında zuhur edeceğini tahmin etmişlerdir... Bazıları ise 1422 yılını göstermiştir."
Şu anda Hicri 1419 yılındayız. Hz. Mehdi (as)'ın zuhuruna az kalmıştır. Gerçi şu anda Müslüman kesimde Hz. Mehdi (as) olduklarını iddia eden veya Hz. Mehdi (as) oldukları iddia edilen bir sürü adam varsa da, bunların ahir zamanda zuhur edeceği haber verilmiş olan hakiki Hz. Mehdi (as) ile alakaları yoktur. Bazı büyük İslam alimleri Hz. Mehdi (as) ile ilgili müstakil eserler kaleme almışlardır. Hz. Mehdi (as)'ın babasının ismi, kendi ismi, bazı evsafı hakkında bilgiler verilmiştir. Şu anda Müslümanlar kendi akıllarıyla birleşemiyor, kurtulmak, izzet bulmak için yapılması gereken hizmet ve faaliyetleri yapamıyor. Artık Hz. Mehdi'yi beklemekten başka çare kalmamıştır. Bakalım Hz. Mehdi (as) zuhur edince yalancı Mehdiler ne yapacaktır?
Haberlerde Mehdi Hazretleri zuhur edince bir kısım ulemanın onu tanımayacağı, karşı geleceği bildiriliyor. Bunlar ulema-i su'dur. Müslümanları oyalayan, afyonlayan, aldatan, uyutan kişiler... (Mehmet Şevket Eygi, Milli Gazete, 15/06/1998)

MUSTAFA KAPLAN

Mustafa Kaplan; Bediüzzaman'ın Hz. Mehdi'yi müjdelediğini, Hz. Mehdi (as)'ın Risale-i Nurları kendine program yapacağını, başkalarının sandığı gibi, Bediüzzaman Said Nursi'nin ahir zaman Mehdisi olmadığını, bir okuruna cevaben yazdığı yazısında şöyle anlatmaktadır:
…1400 senedir İslam ümmetinin dört gözle beklediği Hz. Mehdi'yi anlatan Bediüzzaman Hazretleri , o zatın üç mühim vazifesi olacağını söylüyor… aynı Üstad Hz. Mehdi (as)'ın kendisine program yapacağı eserlerin kendi yazdığı Risale-i Nur külliyatı olduğunu ise başka bir eserinde aynen şöyle diyor: "sonra gelecek o mübarek zat, Risale-i Nur'u bir program olarak neşr ve tatbik edecek" (Sikke-i Tasdiki Gayb, s. 9)
Kıymetli okuyucumuz eğer şu sayfa numaralarını verdiğim eserlere ba karsa, Bediüzzaman Hazretlerinin böyle söylediğini görecektir…
Bendeniz Bediüzzaman hazretlerinin "ilham-i ilahi" ile yazdığına yürekten inanıyorum. Nasıl bugüne kadar söyledikleri birer birer gerçekleşmiş ise bu söyledikleri de aynen gerçekleşecektir. Yani bütün İslam alemini ittihad ettirecek olan Hz. Mehdi, Müslümanların imanlarını işte bu Risale-i Nur Külliyatı ile kurtaracaktır. Demek o zatın programı bu eserlerdir.
İnanmayanları zorlama gücümüz yoktur. Nasıl olsa zuhur gerçekleşince gerçekte ortaya çıkacaktır (05-08-1998 Akit Gazetesi)
Yine başka bir yazısında aynı konuyla ilgili olarak:
"…demek Risale-i Nur'un asıl sahipleri olan Hz. Mehdi (as) ve talebeleri gelince Bediüzzaman hazretlerinin 1911 senesinde müjde verdiği "Osmanlı ülkesinden çıkacak büyük bir parlak nur" haberi inşaAllah madde aleminde de gerçekleşecektir. Zaten yukarıya Emirdağ Lahikası'ndan aldığım pasajın (Emirdağ Lahikası, c.2, s. 108) son cümlesine bakan, bunu anlamakta tareddüt etmez.
Diyor ki "belki inşaAllah, o görüş, yüz sene sonra nurların ektiği tohuımların sümbüllenmesi ile aynen o geniş daire nur dairesi olacak, onun yanlış tabirini sahih gösterecek." (a.g.e)
Üstadın yanlış tabir ettiğini söylediği konuşmanın üzerinden yüz sene geçmesi için şurada ne kaldı… Mana gözü açık olanlar, söylenenlerin tahakkuku için fazla bir zaman kalmadığını görmekte gecikmezler. (07-02-2000 Akit Gazetesi)
Mustafa Kaplan'ın konuyla ilgili diğer bazı yazıları ise şu şekildedir:
"…İki grup Müslümanın tepkisini çekmekteyim. Bediüzzaman Hazretlerini "Mehdi-i ahir zaman" kabul eden kardeşlerimiz, yeni birisinin daha geleceğinin söylenmesini yanlış buluyorlar. Halbuki eserlerde müteaddit yerlerde Üstad böyle yazmış. Dikkatlice müteala eden bir gözün yanılması zordur…
Gelecek Hz. Mehdi (as)'ın iman cihetinde Risale-i Nurları program yapacağını söyleyince de, Nurcu olmayan Müslüman kardeşlerimizin tepkisini çekmekteyim. Halbuki bu iddianın sahibi, bizzat Bediüzzaman Hazretleridir, biz sadece nakiliz…
1400 senedir İslam aleminin beklediği zat gelince… yaklaştığından hiç şüphem olmayan o günler zuhur ettiğinde, kimin haklı olduğunu bütün alem görecektir…" demektedir. (04-09-1998 Akit Gazetesi)
Geçen asrın müceddidi Bediüzzaman Hazretleri de bu gerçeğin altını çizmekte ve şöyle demektedir. "Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nurani zatlara zemin izhar ediyoruz." (Mektubat, 28. Mektub, 7. Mesele, 5. Sebeb, s. 380), (29. 9. 1999 Akit Gazetesi)
Haber verilen hadiselerin vukua gelme vakitleri yaklaşmıştır. Şimdi ilmen kabul etmeyenler de, bizzat Hz. İsa'nın (as) icraatlarını ve ondan önce de Hz. Mehdi (as)'ın faaliyetlerini görerek kabul etmeye mecbur kalacaklardır. Yaşayan görür... ("Bu da Tetimmesi", Akit Gazetesi, 19. 12. 1996)
Her ne kadar son müceddid Bediüzzaman Hazretleri sende yaşamış ve Mehdi Aleyhisselam da sende doğmuşsa da;
Ey 1900 devresi sen bu aleme bela oldun. İnsanların hak mefhumunu unutup nefislerinin peşine düştüğü uğursuz bir zaman birimi oldun...
...Çok şükür ki, artık mazi oldun. Bugün sen yoksun? Yaklaşık bir asır gerçek Müslümanlara saadet dağıtacak olan 21. asrın gölgesi üstümüze düştü. (Gel Sevgili 2000, Akit Gazetesi, 01. 01. 2000)
Arkadaşımız Murat Kapkıner'in 17 Eylül 1999 tarihli yazısını kesip saklamıştım, ama ancak şimdi ele alabilme fırsatı buldum. Yazının omurgası Hz. Mehdi (as) üzerine kurulmuştu. Verdiği bilgiler ise, kitabın ortasından alınmış doğru tesbitlerdi. Bazı paragrafları tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum:
"Hz. Mehdi (as)'ın ön şartı, zulmü tüketmiş toplumlara ilahi belaların gelmesi. Ayetlerin genelinden de anlaşılan şu ki, belalar müjdedir. Gök gürültüsü gibi, yağmurun, rahmetin müjdecisidir.
Belalardan sonra biri çıkıp, (gene ayetlerin mükerreren bildirdiğine göre) 'Hiçbir ücret istemeyerek' Hakk'a çağırır, adalete çağırırsa o Hz. Mehdi'dir. Yani, 'ücret istememek', bir dünya yararı ummak bir yana, yüksek riskler almaktır ve biri böylesine 'ücret istemeden', 'dünyasının aleyhinde yüksek riskler' alırsa, o Hz. Mehdi'dir."
El Hak, biz de aynı kanaatteyiz. Demek, üzerimize yağmaya başlayan arzi ve semavi belalar, aynı zamanda bir yüksek müjdeyi de beraberinde getirmektedir. Hele biraz daha beşik gibi sallasın, arkasından o "ücret istemeden Hakk'a çağıran" makam sahibi zuhur edecektir inşAllah.
Doğru söze ekleyecek bir şey bulamıyorum. Elbette kalbinde zerre kadar gerçek imanı olanlar o zat-ı nuraniyi tanıyacak, sevecek, davet ettiği Kur'an caddesine bütün mevcudiyetiyle lebbeyk diyecektir. Dünya menfaati için dinini ucuza satmış olanların zuhur anında tereddütleri, elbette normaldir... ("Kapkıner'den doğru tespitler", Akit Gazetesi, 27. 11. 1999)
Haberi, "Evrende büyük buluşma" başlığı ile 23 Aralık 1999 günkü Akit'te okudum. Önümüzdeki 5 Mayıs gününde Güneş, Ay, Dünya ve bazı gezegenler bir ip gibi aynı hatta dizileceklermiş. Rivayete göre, aynı hal bir de bundan 6 bin sen önce olmuş.
Kainatta tesadüf olmadığını her mü'min bilir ve öyle inanır. Yaratılan her şeyin dizgini madem ki Allah'ın elindedir; elbette istediği gibi dizer, istediği gibi bozar. Lakin o dizilmenin rastgele olmayacağı kesindir.
Evet, kainatın yeni bir asra girerken yeni bir zihniyetin hakimiyetine hazırlandığını inkar mümkün değildir. Aklı olan, Allah Rasulünün tebliğ ettiği dini harfi harfine kabul eder. Son pişmanlığın fayda etmeyeceği günler yaklaşmaktadır. Sel gibi gelecek belalardan muhafaza olabilmenin tek yolu da o tavizsiz imandır... ("5 Ay Sonra...", Akit Gazetesi, 05. 01. 2000)

AHMED MUHSİN MERİÇ

Hazret-i Sultan Mehmed Fatih'i İstanbul'un fethi meselesinde en ziyade teşvik eden ve 'Fatih' ünvanına layık bir kisveye bürünmesinde ihtimam ve himmetini esirgemeyen kişi elbette ki 'Akşeyh' namıyla ma'ruf Akşemseddin Hazretleri (1390-1459) idi. Akşeyh, fethin hem maddi hem manevi, iki yüzü olduğunun farkındaydı.
Çünkü Fahr-ı Alem (asm)'dan rivayet edilen hadis-i şerifler hem komutan ve askerlerden müteşekkil bir ordunun İstanbul'u fethinden, hem de silahsız, kan dökmeden; tevhid, tesbih, tahmidlerle, vuku bulacak; Al-i Beytten bir mübarek zatın kumandasındaki manevi bir ordunun İstanbul'u fethinden haber veriyordu. Buna binaen Akşeyh; İstanbul'un, geleceği hadislerle sabit olan Hz. Mehdi (as) eliyle ikinci kez fethedileceğini gayet iyi biliyordu.
Devrin ulemasının hadislerin ifadesinden yola çıkarak Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethedemeyeceğini söylemelerine mukabil, Akşeyh bir değil, 'iki fetih' vuku bulacağından hareketle, ulemanın bu yöndeki itirazlarına karşı çıkıyor ve mütemadiyen Sultan Mehmed'e fetihname denebilecek müjdeli mektuplar yazıyordu.
"İstanbul'u önce Mehmed fethedecek, sonra İstanbul ehl-i salibin eline geçecek, daha sonra da Hz. Mehdi (as) İstanbul'u tekrar fethedecek" diye devrin ulemasına cevap veriyordu. (Risaletü'n- Nuriye, Akşemseddin, A. İhsan Yurd, İstanbul, 1972).
İşte hadislerle sabit olan ve Akşeyh'in de müjdelediği ikinci fethin kumandanı Hz. Mehdi (as) ve yine hadisin ifadesi ile "hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeyen" kahraman askerlerden müteşekkil nurani ordusu, evvelemirde kalplerdeki Ayasofya'nın kapılarını açacak ve fethin sembolünün ibadete açılması ile ikinci fetih gerçekleşecek. ("Akşeyh'in Nurlu Müjdesi Ve İkinci Fetih", 25. 05. 2000)

BURHAN BOZGEYİK

Ebced hesabı umumiyetle Hicri takvime göre yapılmaktadır. Bu ilmin erbabı ve hesabı yapmaya ehil olanlar, ahir zaman alametleriyle ilgili hadis-i şerifleri ele alarak bazı hesaplar yapmaktadırlar. O hesaplara baktığımızda önünüzdeki yıllarda fevkalade gelişmeler olacağını söyleyebiliriz.
Mübarekfuri de "Tuhfetü'l Ahvezi" isimli eserinde ahir zamandaki hadislerden birisiyle ilgili şu bilgileri vermektedir:
"Müslümanlar arasında bilinen şudur ki; ahir zamanda zulüm ve adaletsizlik her tarafı kapladığı bir sırada Ehl-i Beyt Resul'den bir şahıs çıkarak zulmü ortadan kaldırıp adaleti ikame edecek ve Müslümanlar ona tabi olup, bütün İslam ülkelerini sultasına alacaktır. İşte bütün İslam dünyasını idaresi altında bulunduracak bu zata Hz. Mehdi (as) denir. Hz. Mehdi (as)'ın çıkacağı devrede Deccal de çıkacak ve Efendimiz'in (SAV) haber verdiği kıyamet alametleri de böylece tahakkuk etmiş olacaktır." (Günden Güne, "2000'e Bir Kala", 01.02.1999)
Binlerce yıldan beri emirber bir nefer gibi fezada dönüp duran "Dünya gemisi" artık yolun sonuna gelmek üzeredir. Yolun sonuna yaklaştığını nereden anlıyoruz?
Kainatın Efendisi'nin (Aleyhisselatü Vesselam) haber vermiş olduğu kıyametin küçük ve büyük alametlerinin hemen hemen tamamı zuhur etmiştir. Geriye kala kala birkaç alamet kalmıştır. Onlardan en mühimi de, ahir zamanda hakimiyet-i Kur'aniye'nin tahakkukudur.
İşte şimdi yeni bir devrin eşiğindeyiz. Uzunca bir zaman devam eden "zulümat devresi" sona ermek üzeredir. Beşer bu devrede çok sıkıntı çekti. Allah'ın dinine savaş açan rejimler yüzünden insanlık huzur ve saadet yüzü görmedi. Şüphesiz onlara izin ve fırsat veren de Allah-u Teala idi. Beşer öyle bir devrede imtihandan geçmeliydi. Elmas tabiatlılarla kömür tabiatlılar,. Hz. Ebu Bekir gibilerle Ebu Cehiller birbirinden ayrılmalıydı. Kur'an-ı Azimüşşan'daki ve Hadis-i Şeriflerdeki işaretlere bakılacak olursa, artık "Küfür ehli" yolun sonuna gelmiş durumdadır. (Günden Güne, "Emniyet kemerinizi bağlayın!", 01. 10. 1999)

ŞABAN DÖĞEN

Günümüzün tanınmış araştırmacı-yazarlarından Şaban Döğen, "Mehdi ve Deccal" isimli kitabında Hz. Mehdi (as) konusunu başlıklar halinde incelemiştir. Bunlardan bazılarına aşağıda yer verilmiştir.
• Hz. Mehdi (as) Beşerüstü Değildir
Hz. Mehdi'yi de beşerüstü, harikulade varlıklar olarak düşünmek doğru olmaz; İslami anlayışına, Adetullaha, fıtrat kanunlarına ters düşer. Peygamberimiz (sav)'in bile her işi olağanüstü olmadığına göre Hz. Mehdi'den nasıl böyle birşey beklenebilir? Elbette Hz. Mehdi (as) yeri ve zamanı gelince kerametler gösterecektir. Ama her hali harika değildir. Mevdudi'nin dediği gibi, "Hz. Mehdi (as) ne zaman gelirse gelsin o zamanın bilgisini, kültürünü, ahvalini, zorunlu şeylerini çok iyi bilecek ve zamanına uygun tedbirleri alacak, döneminde fenni ve ilmi buluşlardan, aletlerden faydalanacak onları en iyi şekilde kullanacaktır." (s. 22)
• Hz. Mehdi (as) ve Takva
Sonra peygamberlik gibi Mehdilik de gayretle, çabayla elde edilebilecek bir makam değildir. Tamamen Allah vergisidir ve Allah onu dilediğine, tabi ki en layık olana verir… (s. 30)
• Hz. Mehdi (as), Mehdilik Davasında Bulunacak mıdır?
Hz. Mehdi (as) açıkça "Ben Mehdi'yim. Allah tarafından görevlendirildim. Bana uyun." diye ortaya çıkmaz. Bunu söylemekle görevli de değildir. O ancak eser ve hizmetleriyle tanınır. (s. 42)
• Hz. Mehdi (as) Üzerine
Kimdir bu Hz. Mehdi? Resulü Ekrem niye özellikle ona uymayı tavsiye etmektedir. Eğer onun döneminde yaşayacak olursak onu nasıl tanıyacağız? O karışıklık, bozukluk, herc-ü merc, fısk-u fesad döneminin adamı olduğuna göre mücadelesine karşı ne ve nasıl yapacaktır? Özellikleri nelerdir? Bunlar ve bunlara benzer soruların cevabı bilinmedikçe Hz. Mehdi (as)'ın fonksiyonu, icratının ehemmiyeti elbette tam anlaşılamaz. (s. 143)
• Hz. Mehdi (as) Kimdir?
…Mehdi kelimesi geniş periyodlu bir kelimedir. Ancak bu kelime başına "el" takısı geldiğinde özel ve belli bir kimseye isim olmuş olur ve hadis-i şeriflerde ahir zamanda geleceği müjdelenen meşhur ve manevi büyük kurtarıcı için kullanıldığı görülür. (s. 145)
• İslam Alimleri ve Hz. Mehdi (as)
Mevlana Celalettin Rumi ise bundan şöyle bahseder:
Her devirde peygamber yerine bir veli vardır;
Bu sınama kıyamete kadar daimidir.
Kimde iyi huy varsa kurtulmuştur.
Kimin kalbi sırçadansa kurtulmuştur.
İşte diri ve faal imam, o velidir;
İster Ömer soyundan olsun, ister Ali soyundan
Ey yol arayan, Hz. Mehdi (as) da odur, hadi de.
Hem gizlidir, hem senin karşında oturmakta. (s. 154)
• Fazileti
Hakim'in Müstedrek'inde Hz. Ali'den gelen bir rivayette Hz. Mehdi (as) ve askerlerinin faziletleriyle ilgili olarak şöyle denilir: "Selef onları geçemediği gibi halef de onlara ulaşamaz" (Müstedrek, Mukaddime: 52, Fasıl, s.319)
•Hz. Mehdi (as) valiyetin en yükseğindedir.
(İmam-ı Rabbani, Mektubat, s.357 (251. mektuptan)
Zamanında yeryüzünün en hayırlısıdır. (el-Kavlü'l-Muhtasar) (s. 159)
• Faaliyet Süresi
Bediüzzaman, "Ümmetimden bir grup kıyamet kopuncaya kadar hak uğrunda mücadele etmeye devam edecek" (Buhari, İ'tisam:10; Müslüm, İman: 247; İbni Mace, Mukaddime: 1; Tirmizi, Fiten: 51) hadis-i şerifini açıklarken, hadisin aslını ebced hesabına vurmuş. Buna göre hadisteki "Zahirine ale'l-hakk = hak üzerine galibane olarak" ifadesinin ebced değeri 1506'dır. Bu cemaat Hicri 1506 tarihine kadar zahir, aşikare, daha öte galibane hükmedecektir. Daha sonraki hizmetler ise 1542'ye kadar gizli ve mağlubiyetle yürütülecektir. 'Hatta ye'tiyellahu biemrihi = Kıyamet kopuncaya kadar" 1545 ise kafirin başında kopacak kıyamete işaret etmektedir. (Nursi, Kastamonu Lahikası, s.23) (Mehdi ve Deccal, Şaban Döğen, s. 164)
• Hz. Mehdi (as) ne zaman çıkacak?
Hz. Ali, zaman Besmele'nin harflerinin sonuna geldiğinde Mehdi'nin çıkacağını söyler. (Ramuz, 2:676) Besmele 19 harftir ve Kehf Suresi ise 111 ayetten ibarettir ve Kuran'ı Kerim'in 18. suresidir. Burada şöyle latif bir tevafuk vardır ki 18. Asrın sonu ve 19. Asrın başında Hz. Mehdi (as) çıkar hizmete başlar. Hz. Mehdi (as)'ın galibiyete başlaması ise 111x18=1998'dir. (s. 167)
• Hz. Mehdi (as)'ın içerisinde hizmet verdiği millet
Hz. Mehdi (as)'ın neseben Al-i Beytten olduğunu az önce öğretmiştik. Ancak bu, Hz. Mehdi (as)'ın illa Araplar arasında çıkacağını göstermez. Hatta hadislerden Arapların dışında zuhur edeceğini çıkarmak bile mümkündür. Mesela, Tirmizi'de yer alan bir hadiste "Hz. Mehdi (as)'ın Arap'a hakim oluncaya kadar kıymetin kopmayacağından" (Tirmizi, Fiten:43) söz edilir ki, buradan Arapların içinde çıkmayacağını anlıyoruz. Çünkü Arap'a hakim olmak için onların dışında olmak gerekir. (s. 170)
• Başka bir hadis-i şeriften ise şunu öğreniyoruz: Doğudan bir takım insanlar çıkacak ve Hz. Mehdi'ye zemin hazırlayacaklar. Yani Hz. Mehdi (as) onlar arasında hükümran olacaktır.
(İbni Mace, Kitab-ül Fiten: 35 (4088)
Bu hadis doğuda bulunan veya doğudan gelen bir millet içerisinde çıkacağını göstermektedir ki – Allah-u a'lem- bunlar o zamanlar doğuda bulunan, sonradan Anadolu'ya yerleşen Türklere işaret etmektedir. (s. 171)
• Seyyid Ahmed Hüsameddin (r.a.) İstihraçname'sinde Hz. Mehdi (as)'ın doğuş yeriyle ilgili şöyle bir not düşmüştür:
"Müslümanlardan bir zat gelecek, bu zatın şerefi Kafkasya'nın en uludağından etrafa güneşin şuaı gibi şulenisar olacaktır. (Osman Yüksel Serdengeçti, Mabedsiz Şehir, Serdengeçti Neşriyatı: VI, s.107)
Bütün bunlar, Hz. Mehdi (as)'ın yoğun faaliyetini Türkler içerisinde yürüteceğini göstermektedir. (s. 172)
• Hz. Mehdi (as)'a Destek Verenler
Arap değil, diğer milletlerden olan bu yardımcılar (Kıyamet alametleri, s. 169) her zalime ve cebbar oğlu cebbara galip geleceklerdir. Demir gibi kalplere sahip bu insanların diğer önemli bir özellikleri de geceleri abid, gündüzleri de aslan kesilmeleridir. (Kitabü'l-Bürhan, s. 57-68)
Hz. Mehdi (as)'ın ordusu zaman zaman darbeler yiyecek, zaman zaman o çetin görevi üstlenememek rahatlık meyli; can, mal, mevki korkusu gibi çeşitli sebeplerle kendisinden ayrılanlar olacaktır. Ama "onlar buna aldırmayacak," (Ramuzü'l Ehadis, s. 476 (İbni Mace'den)
"Ayrılanlar da, muhalifler de ona zarar veremeyecek. O kendisinden ayrılanlara rağmen muzaffer olarak yoluna devam edecektir." (Ramazü'l-Ehadis, s.487 (Taberani'nin Kebir'inden)
Böylece "mücadele edenlerle sabredenler ortaya çıkarılmış" (Al-i İmran Suresi, 142) olacaktır. (s. 192)

ŞEYH NAZIM ADİL EL HAKKANİ HAZRETLERİNİN VEKİLİ ŞEYH AHMED YASİN

Ahmed Yasin Efendi: ...Hz. Mehdi (as) evliyalık içerisinde en yüksek makam gavsiyet (büyük evliyalık) makamıdır. Hz. Mehdi (as) diyoruz ona, anladığımız kadarıyla hem müceddidin üstü, hem de gavsiyet makamının üstü. Cenab-ı Allah tarafından kendisine özel bir görev verilmiş bir şahsiyet. Ve bu şahsiyet peygamber değil yanlız. Resulullah Efendimiz (s.a.v) son peygamber. Onun için ona Mehdi Resul diyoruz.
.... Bazı insanlar diyor ki; Böyle birşey gelmeyecek, Hz. İsa (as) gelmeyecek, o onların görüşüdür. Bizim görüşümüze göre, bizim inancımıza göre, Efendimiz (sav)'in bize bu güne kadar ulaşmış hadisi şeriflerinden anladığımıza göre Hz. Mehdi (as) gelecektir. Deccal de gelecektir. Hz. İsa (as) da gelecektir. Hani ne şekilde gelecektir nasıl olacaktır, biz orasıyla değil, daha ziyade, bu zatlara layık olabilecek bir duruma gelmek için kendimizle nefisimizle uğraşıyoruz. Hazırlarken insanları da onun için hazırlıyoruz zaten.
Sunucu: Hz. Mehdi (as) için?
Ahmet Yasin Efendi: Elbette, Herkesin gönlünden geçer ben de Hz. Mehdi (as)'a asker olayım. Kim istemez. Herkes ister ama elbette bunun da kriterleri vardır değil mi?
Sunucu: O zaman o kriterleri sizden alabilir miyiz? Mesela Hz. Mehdi (as) zamanında öğrendiğimize göre birçok mehdi çıkacak. Yani o kadar çok mehdi çıkacak ki bunun sebebi de gerçek Hz. Mehdi (as)'ı örtmesi, saklaması.
Ahmet Yasin Efendi: Evet.
Sunucu: Peki o zaman insanların bir yanılgıya bir hataya düşmemesi için Hz. Mehdi (as)'ı nasıl tanıyacaklar? Kriterleri nedir, işaretleri nedir? Çok belli bariz bir işareti var mıdır?
Ahmet Yasin Efendi: Elbette var, ben basit bir cevap vereceğim çok detayına girmeden, herşeyden önce Hz. Mehdi (as)'ın çıkmasını hızlandıracak olan zaman süreci sahte mehdilerle başlayacak. Onlar ne kadar çok olurlarsa Cenab-ı Allah o kadar acilen hakiki kurtarıcı Hz. Mehdi (as)'ı gönderecek. Hz. Mehdi (as) da aranan şart nedir? Elbette Resulullah (sav)'ın getirmiş olduğu Kuran-ı Kerim'e uyan bir zat ve efendimizin sünnetine sonuna kadar uyan bir insan. Hz. Mehdi (as) yalan söyleyen birisi olabir mi?
Sunucu: Haşa
Ahmet Yasin Efendi: İftira atan birisi olabilir mi? Dedikodu eden birisi olabilir mi? Şan ve şöhret peşinde olan birisi olabilir mi? Kriterler bu kadar basit, Bu nasıl Hz. Mehdi (as)'ı diğer sahte mehdilerden ayıracaksa, ayrılması gereken kişiler de herşeyden önce taassup (taraflı olma) hastalığı olmayacak.
Sunucu: Yani bir kişinin onun Hz. Mehdi (as) olup olmadığını anlaması için, o kişinin aslında kendini yetiştirmesi lazım. Mesela taassup sahibi olmayacak. Kalbinde fitne fesat olmayacak.
Ahmet Yasin Efendi: Evet fitne fesat olmayacak, gurur, kibir, enaniyet dediğimiz hastalıklar kesinlikle temizlenmiş olacak. Bakın bu çok önemli.
Sunucu: Hz. Mehdi (as)'ın özellikleri?
Şeyh Ahmet Yasin: Doğru insandır, hakkı anlatır.
Sunucu: Yani hep haktan mı bahseder?
Şeyh Ahmet Yasin: Elbette, Allah'tan bahseder, o şahıs anlatmaz ki, Allah'ı ve Resulü'nü anlatır, şahıs olarak filan şahsa, filan evliyaya, evliyalar haktır ama yani birilerinin illa üzerinde durmaz, mesela bir mürid devamlı şeyhini anlatır, yani Hz. Mehdi (as) da onun gibi durmadan filan evliyayı anlatmaz, o Allah'ı ve Resulü'nü anlatır. Ve insanları doğru yola davet eder.
Sunucu: Peki onun ilmi nasıldır? Çok ilim sahibi midir?
Şeyh Ahmet Yasin: ... Unutmayalım ki, alim ve mutlak olan Allah'tır. Nasıl Habibi Muhammed Mustafa (as)'a hiçbir öğretmen önünde diz çöktürmeden bütün ilim ve hikmetlerle donatmışsa, Allahu Teala kulunu o ilim ve hikmetle donatmakla da muhayyerdir, muktedirdir. Dilediği gibi davranır.
Sunucu: İsterse bir gecede.
Şeyh Ahmet Yasin: Büyük bir kanaat İslam alimlerinin görüşü de öyle, taklidi bir ilimle bugünkü teknoloji ve içinde bulunan fitnelerle nasıl savaşacaksınız? Mevcut ilimle savaştığınızda ise, mücadelemizin neticesi ortada, kendi nefislerimize bir bakalım? Demek ki ilahi bir ilme ihtiyaç var. Tabi bütün bunlar neticede bizim inancımız ve benim kanaatimdir.
Sunucu: Yani Hz. Mehdi (as)'ın ilmi dünyadan aldığı bir ilim olmayacak, Allah tarafından kendisine ...
Şeyh Ahmet Yasin: Ağırlıklı bölümü, kuvvetli bölümü öyle olacak, yani demin ne söyledik, peygamberler geldikleri zaman, peygamberlik iddia ettikleri zaman onlara diyorlardı ki, mucizen var mı? Değil mi? Eğer Hz. Mehdi (as) da bu sıfata ulaşmışsa, bu makama ulaşmışsa insanlar bizim bilmediğimiz ilimle bize muamele edecek, göster bakalım onu, o zaman onları bize gösterecek.
Sunucu: Hz. Mehdi (as)'ın bir özelliği var, bütün dinleri birleştirmesi...
Şeyh Ahmet Yasin: ... Hz. Mehdi (as) geldiğinde herşey aslına dönecektir. Böyle bir ilimle hem zahiri, hem manevi ilimle, bütün hikmetleri ortaya koyacak...
Sunucu: O zaman mümin akıllı kişidir, bütün bu kriterleri göz önünde bulundurup aslında geldiği zaman Hz. Mehdi (as)'ı tanıyabilir veya kalbinin sesini dinleyip ona talebe olmayı talep ederse mutlaka Allah da ona nasip eder.
Şeyh Ahmet Yasin: Cenab-ı Allah farklı cevherler vücudumuza monte etmiş, bakın ruh bu kadar büyük selahiyetle donatılmış olmasına rağmen elinde bütün bu ölçüleri değerlendirebilecek akıl denen bir cevher var, maalesef insanlar bugün %1'ini anca çalıştırabiliyor, %99'unu çalıştıramıyor, Cenab-ı Allah bize onun için Kuran-ı Kerim'de itham ediyor, niye tefekkür etmiyorsunuz, niye az düşünürsünüz? (MPL Televizyonu Babi Alem Programı)

Hz. Mehdi (as)'ın Vakti Tamam Oldu

... Bundan çok daha fazlaları işleniyor. Nüfus oranına göre, dünyanın her yerinde. Ama Cenab-ı Allah hiçbir kuvvet kademesini harekete geçirmiyor. Bekletiyor. Bekletiyor, Allahualem bütün bunlar da Hz. Mehdi (as)'ın vaktinin tamam olduğunun yakında belki tecelli edeceğinin alametidir. Yalnız şurada br noktaya bir kere daha parmak basalım. İnsanlar niçin evliyayı bulamıyorlar? Çünkü herkesin hayalindeki evliya başka. Kimse Allah'ın evliyasını aramıyor. Kendi hayalindeki evliyayı aradığı için bulamıyor. Mehdi (as) da aynı. Herkes kendi hayalindeki Mehdi'yi bekliyor. Cenab-ı Allah'ın indireceği Mehdi'yi beklemiyor, onu beklese bulacak. Cenab-ı Allah vaktin sahibinden, Sahibulzamandan, Resuluazamdan, İrşadimürşidinden ve sırrı sadıkinden, sırrulkaşifinden, onun himmet ve nazarından hiçbirimizi ayırt etmesin.
Elbette, şimdi düşünebiliyor musunuz, bakın siz en iyi bir alimim derseniz önce karşınıza alimler çıkar. En iyi bir doktorum derseniz doktorlar sizinle mücadele eder. En iyi mühendisim derseniz bütün mühendisler ben senden iyiyim diye onlar kavga yapar. Ben devlet idaresini en iyi bilenim derseniz, bütün devletler sizinle yarışa girer, "sen ne biliyorsun ya, biz daha çok biliyoruz" diye. Bundan büyük fitne olur mu? Fitne zamanında zaten gelecek, bütün peygamberler de fitnenin artığı Cenab-ı Allah'a, Yaratıcı'ya karşı ibadetlerin azaldığı veya unutulduğu devrede gönderilmiştir. Bunun gibi, insanların gaflete daldığı, nefislerinin peşinde koştuğu Allah'a ibadet ve itaati unuttukları vakitte Cenab-ı Allah kurtarıcı dediğimiz, onları ilimle, irfanla, hikmetle kurtaracak olan Mehdi (as) vasfındaki zatı gönderir. O geldiği zaman zaten mevcut fitneler varken, yeni baştan fitneler de çıkacak. Eğer bir cemaatten çıkacaksa, diğer cemaatler niye bizden çıkmadı.
Çoğu kabul etmeyecek, Allah muhafaza etsin. Onun için dinimiz tevhid dini. Birlik dini, vahdet dini. Eğer herkes bir olursa, Allah'ın emirleri ve Resulullah (sav)'in kriterleri içerisinde ararsa, kimden çıkarsa çıksın yeter ki hak çıksın, o hakkın etrafında birleşir. (Şeyh Ahmet Yasin, MPL Televizyonu)

SEYYİD SALİH ÖZCAN HOCAEFENDİ

"İnince doğru Üstad'ın evine gittim. Üstad'ın evine gidince, kapıyı çaldım kapıda Tahiri abi kapıyı açtı. Ooo Seyyid Ağa diye sarıldık öpüştük, derken bir de Zübeyi abi çıktı. Onunla sarılırken Üstad dışarı çıktı. Üstadım Seyyid Salih gelmiş dediler, tamam gelsin dedi.... "Tahiri" dedi. "Mektubu getirin" Tahiri elinde mektubu verdi. "Oku" dedi mektubu. Okuyunca, dedi, "efendim bu mektup Cizre'den gelmiş. Seyda'nın halifelerinden biri yollamış. O zaman o bir Şeyhdi kendisi, Nakşibendi şeyhi. Mektup yazmış, demiş ki, "Efendim Mehdi'yi görecek miyiz? Mehdi'nin vazifesi ne olacak? Mehdi'nin nasıl olacak?" falan diye sualler soruyor. Üstad dedi ki, Mehdi'yi ben görmeyeceğim ama Keçeli sen göreceksin dedi. Şöyle tak diye başıma vurdu Üstad Hazretleri. Ondan sonra, Mehdi'nin programı Risali Nur olacaktır dedi. Risalei Nur'u tatbik edecektir dedi... Olur mu? Mehdi elbette bir şahıs olacaktır. Üstad Hazretleri söylüyor yani. Deccal de bir şahıs olacak, Mehdi de bir şahıs olacak. Üstad bunu söyledi, açıkça söyledi. (Seyyid Salih Özcan Hocaefendi'nin bir sohbetinden)

OSMAN ÇATAKLI

Prof. Osman Çataklı da uzun yıllar yapmış olduğu mehdilik ile ilgili çalışmalarla konuya ışık tutmaya çalışmıştır. 1949-1952 yılları arasında "Abdülaziz Bekkine"nin "Ramuzul el-hadis" ten işlemiş olduğu mehdilik ve kıyamet ile ilgili ders notlarından hazırlanan "Kıyamet Alametleri" kitabında konuya özel bir önem vermiştir:
"…Hülasa olarak şu söylenebilir ki: Kıyametin küçük alametlerinin hemen hepsi zuhur etmiş ve sıra büyük alametlere gelmiştir.
Binaenaleyh, her Müslümanın imanını koruyabilmesi için buna göre hazırlanması, bilhassa Deccal fitnesine karşı müteyakkız olması, kendisi için bir kurtuluş vesilesi olacaktır...
Bu eserde kıyametin yaklaşmasına ait alametleri belirten hadis-i şerifleri, tasnif edilmiş bir şekilde takdim etmekle, din kardeşlerimize faydalı olmaya çalışılmıştır…
18/11. Sizleri benden sonra vuku bulacak yedi fitneden sakınmaya davet ederim: Medineden çıkacak bir fitne, Mekke'den çıkacak bir fitne, Yemen'den çıkacak bir fitne, Şam'dan çıkacak bir fitne, şarktan çıkacak bir fitne, garbdan çıkacak bir fitne... Bir fitne de Şam'ın merkezinden zuhur eder ki, işte bu Süfyani'nin fitnesidir. (Hz. Mehdi (as)'dan bir sene evvel çıkacak bir fitne.) (Hz. İbn-i Mes'ud RA)
300/3. Benden sonra fitneler olur. Birisi de ahlas fitnesidir. (Deve çulu fitnesi, yani milletin boynunda temelli kalır.) Harpler, hicretler olur. Sonra daha şiddetli bir fitne olur. Ha bitti denir, daha da devam eder. O derece ki, fitnelerin kendine dokunmadığı ev ve Müslüman kalmaz. Bu hal Ehl-i Beytimden bir Müslüman (Hz. Mehdi (as)) çıkıncaya kadar devam eder. (Hz. Ebu Said ra)
…Küçük alametlerden sonra gelecek olan büyük alametler melhameler ve Hz. Mehdi (as) ile başlamakta ve Güneş'in batıdan doğmasına kadar, takriben 55-60 sene devam etmektedir. Bu devir insanlar için büyük imtihanlarla dolu olmakla beraber, Hz. Mehdi (as)'ın 7 senelik ve onu takiben de Hz. İsa (as)'ın 40 senelik, yeryüzünü adaletle dolduran idareleri de bu devir içinde bulunmaktadır.
299/8. Yakında, sizinle Rumlar arasında dört sulh anlaşması olur. Dördüncü Al-i Harun'dan biri ile gerçeklenir. Ve bu yedi sene devam eder.
Denildi ki:
"-Ya RasulAllah, o gün insanların imamı kimdir?" 
Buyurdu ki:
"İmam, benim evladımdan kırk yaşında, yüzü parlak bir yıldız gibi olan, sağ yanağında siyah bir beni bulunan ve üzerinde iki kutvani aba olan, bir kimsedir. Tavrı Beni İsrail ulemasına benzer. Yirmi sene hüküm sürer. Arzdaki hazineleri çıkarır ve şirk beldelerini fetheder." (Hz. Ebu Umame RA)
Hz. Mehdi (as)'ın Zuhuru, Vasıfları ve Müddeti
344/7. Nasıl helak olur bir ümmet ki, evvelinde ben, sonunda Meryem oğlu İsa (AS) ve ortasında da Ehl-i Beytimden Mehdi (as) vardır. (Hz. İbn-i Abbas RA)
236/21. Hz. Mehdi (as) benim Ehl-i Beytimden ve evlad-ı Fatıme'dendir. (Hz. Ümmü Seleme RA)
236/20. Hz. Mehdi (as) Amcam Abbasın sülalesindendir. (Hz. Osman ibn-i Affan RA)
237/2. Hz. Mehdi (as)'ın ismi ismime, babasının ismi de babamın ismine uyar. (Hz. İbn-i Mes'ud RA)
508/10. Ehl-i Beytimden bir adam çıkar, ismi ismime, ahlakı ahlakıma mutabık olur. Dünyayı ahlak ve nesafetle doldurur; evvelce zulm ve cevir ile dolduğu gibi.(Hz. İbn- iMes'ud RA)
237/1. Hz. Mehdi (as) bizdendir, ey Ehl-i Beyt! Size müjdeler olsun. Allah onu bir gecede ibraz eder. (Olgunlaştırır.) (Hz. Ali RA)
359/2. Dünyanın ancak bir günlük ömrü kalsa, Allah yine o bir günü uzatır ve Ehl-i Beytimden ismi ismime, babasının ismi babamın ismine uygun birini meydana çıkarır (Mehdi) ve o da dünyayı adalet ve nesafetle doldururdu. Daha önce zulm ve cevir ile doldurduğu gibi. (Hz. İbn-i Mes'ud RA)
508/6. Şarktan bir cemaat çıkar, Mehdi'nin saltanatına yardım ederler. (Hz. Abdullah bin-i Haris RA)
508/4. Horasan'dan siyah bayraklılar çıkar ve İlya'ya (Kudüs'e) kadar önlerinde bir şey tutunamaz. (Hz. Ebu Hüreyre RA)
33/5. Siyah bayraklar gelip de karşınıza çıktığında, Farslılar'a ikramda bulunun. Zira sizin devletiniz onlarla beraberdir. (Hz. İbn-i Abbas RA)
135/3. Biz öyle bir Ehl-i Beytiz ki, Allah bizlere dünyayı değil ahireti nasib etti. Benden sonra Ehl-i Beytim, bela, şiddet ve tarda maruz kalacaklar; doğu tarafından siyah bayraklılar gelinceye kadar... Bunlar mal isteyecek, kendilerine mal verilmeyecek. İstedikleri kendilerine verilecek, fakat kabul etmeyecekler. Ve onu, ismi ismime, babasının adı, babamın adına uyan, Ehl-i Beytimden bir kimseye teslim edecekler.
O (Hz. Mehdi (as)) arza sahip olur ve kendisinden önce baskı ve zulümle dolu olan arzı, doğruluk ve adaletle doldurur. Sizden veya sonra gelenlerden birisi ona yetişirse, kar üzerine sürünerek dahi olsa, gelsin ona katılsın! Muhakkak ki onlar hidayet sancaklarıdır. (Hz. İbn-i Mes'ud RA)
48/1. Horasan cihetinden gelen siyah sancaklar gördüğünüzde onlara katılın! Zira onların içinde Allah'ın halifesi Hz. Mehdi (as) vardır. (Hz. Sevban RA)
298/2. Yakında size Horasan tarafından siyah bayraklılar gelecek. Kar üzerinde emekleyerek olsa da onlara iltihak ediniz! Zira onların arasında Allah'ın halifesi Hz. Mehdi (as) vardır. (Hz. Sevban RA)
518/5. Ramazan'da bir seda olur. (Manası anlaşılır). Şevval'de de bir seda olur. (Manası anlaşılmaz). Zilkade'de kabileler birbiriyle çarpışır. Zilhicce'de hacılar talana uğrar. Muharrem'de gökten şöyle nida olur: "Dikkat ediniz. Filan kimse Allah'ın halkının hayırlılarındandır. Onu dinleyiz ve ona uyunuz!" (Hz. Şehr ibn-i Havşeb RA)
346/6. Hiç şüphe yok ki, arz cevir ve zulümle dolacak. Zulüm ve cevirle dolduğu o zaman, Allah Ehl-i Beytimden ismi benim ismimde, babasının ismi babamın isminde bir kimseyi gönderir de dünyayı adaletle ve nesafetle doldurur. Önce zulüm ve cevirle dolduğu gibi. O zaman gök yağmurunu, yer mahsülünü esirgemeyecek ve o aranızda yedi, sekiz, çok çok dokuz vakit duracak. (Hz. Muaviye ibn-i Kur'a RA)
508/8. Ümmetimin içinden Hz. Mehdi (as) çıkar. Beş veya yedi veya dokuz (sene) kalır. (Ravi sayıda tereddüt etmiş.) Sonra üzerlerine bol rahmet gönderilir. Arz nebatatını bir şey saklamaz bitirir. Mal hakir olur. Bir adam ona gelir ve şöyle der: "Ya Mehdi bana ver, bana ver!" Ona elbisenin taşıyabileceği kadar verir.(Hz. Ebu Said RA)
508/7. Ümmetimin sonunda Hz. Mehdi (as) çıkar. Allah-u Zülcelal Hazretleri ona rahmetini indirir. Arz ona nebatını çıkarar. Mal sahih olarak verilir ve müsavat üzere taksim edilir. Davar çok olur. Cariyeler bile saygı görür. Yedi veya sekiz yıl yaşar. (Ravi yedi veya sekizde tereddüt etmiştir.) (Hz. Ebu Said RA)
7/7. Hz. Hz. Mehdi (as) ile müjdelenin. O Kureyş'ten ve Ehl-i Beytimden bir kişidir. O, insanların ihtilaf ve ictimai sarsıntılar içinde bulundukları bir sırada çıkar. O yeryüzünü, kendinden önce zulüm ve baskı ile doldurulduğu gibi, adalet ve insaf ile doldurur. Ondan yer ve gök ehli razıdır. Ve o malı sabah üzere taksim eder.
Dediler ki:
"Sabah nedir?"
Buyurdu ki:
"Seviye üzere demektir.
Ve ümmet-i Muhammed'in kalblerini zenginlikle doldurur ve adaleti onları ihata eder. O kadar ki, bir münadiye "Kimin ihtiyacı varsa bana gelsin!" diye nida etmesi emrolunduğunda, bir kişiden başka kimse gelmez. O kimse istekte bulunur. O da "Hazinedara git sana versin" der. O da gider ve "Ben Hz. Mehdi (as) tarafından, kendisine istediği verilmesi için gönderilen kimseyim." dediğinde, hazinedar "Al!" der. O da alır.
Fakat aldığını taşımaya gücü yetmez. Bunun üzerine taşıyabileceğini alır, fazlasını geri bırakır. O malla çıkar ama, sonra pişman olur ve "Ümmet-i Muhammed'in nefis cihetinden en aç gözlüsü herhalde benim. Onların hepsi de mala davet olundukları halde, benden başkası buna icabet etmedi." diyerek, aldığı malı iade etmek ister. Hazinedar da: "Biz verdiğimizi kat'iyyen geri almayız!" der. Bu devir altı, yedi, sekiz veya dokuz sene devam eder. Bundan sonraki hayatta ise hayır yoktur. (Osman Çataklı-Lütfi Doğan -M. Cevad"Ramuz el-Ehàdis, Hadisler Deryası" Kıyamet Alametleri, 1982)
Yine ayrıca Osman Çataklı hazırladığı "Son Mürşitlerimiz" isimli yazı dizisinde konu ile ilgili olarak şunları yazmıştır:
"…Hazreti Mehdi'nin zuhur zamanı, aşağıdaki hadis-i şerifle 4. sulha göre şöyle verilmiştir.
Yedi yıl devam edecek olan 4. sulhdan sonra Hz. Mehdi (as)'ın  zuhur edeceği.
2.15. Ebu Naim, Ebu Umameden tahric etti, Resulullah (sav) buyurdu: Sizinle insanlar (bir nüshada Rumlar deniyor) arasında dört sulh olacak, dördüncü sulh, Heraklius ehlinden bir adam vasıtası ile olur ve bu yedi yıl devam eder. Bir adam, "Ya Resulullah (SAV) o gün insanların imamı kimdir?" dedi. Buyurdu ki: Evladımdan kırk yaşında Mehdi'dir. Yüzü parlayan yıldız gibidir, yanağında siyah bir ben vardır, üzerinde kutvani iki aba bulunur. Tavrı Ben-i İsrail ricaline benzer, arzdaki hazineleri çıkarır ve şirk beldelerini feth eder." (tavrı Ben-i İsrail ricaline benzemesi, onlar gibi heybetli ve acar manasına gelir.)
Bir çok kimsenin kanaati, 4. sulh, 1979'da ABD-İsrail ve Mısır arasında Amerika'da başkanların yazlık yeri olan Camp David'de yapılan anlaşmadır.
...Ama Hz. Mehdi (as)'ın  geleceğinin en net alameti ise geleceği Muharrem'den önceki Ramazan'ın ortasında Güneş tutulması olacağıdır. Bilindiği gibi Güneş normal olarak aybaşında Güneş, Ay ve Dünya aynı düzlemde iken, yani içtima saatinde olur. Burada ise mucizevi olarak Ay Güneş'e göre Dünya'nın arkasında iken Güneş tutulacaktır.
İşte hadis-i şerif:
AMA 4.15- Darekutnisünen de Muhammed bin Ali'den tahric etti. O şöyle dedi: Bizim Mehdimizin iki alameti vardır ki, Allah semavat ve arzı yarattığından bu yana böyle bir şey vaki olmamıştır. Bunlar Ramazanın ilk gecesinde Ay, yarısında ise Güneş tutulmasıdır. Allah semavat ve arzı yarattığından beri böyle olmamıştır.
İşte o Ramazan'ı takip eden Muharrem'in 9'unu, 10'una bağlayan gece yatsı namazından sonra Hz. Mehdi (as) zuhur eder ve Kabe'de Rükun ve Makam arasında biat alır ve o zaman insanlara şöyle hitab eder…
AMA 6.3- Keza (N:B.Hammad) Cafer'den tahric etti, o şöyle dedi: Hz. Mehdi (as) yatsı vaktinde Resulullah (sav) bayrağı, gömleği, kılıcı ve Nur ve beyan gibi daha bir çok alametler yanında olduğu halde Mekke'de zuhur eder. Yatsı namazını kıldıktan sonra en yüksek sesi ile hitab eder. "Ey insanlar! Ben size Allah'ı hatırlatıyorum. Yarın mahşer gününde Allah'ın huzurunda yerinizin ne olacağını haber veriyorum. Allah Teala size pek çok deliller ve peygamberler göndermiş, Kur'anı indirmiş ve size söyle emretmiştir:
Allah'a hiç bir şeyi ortak koşmayın. Allah ve Resulune itaati koruyun. Kuran'ın ihya ettiğini diriltin, yasakladığını da yasaklayın ve siz Mehdi'ye yardımcılar ve destek olun. Zira dünyanın fena bulması ve zevale ermesi yaklaşmıştır. Ve bu kesindir. Ben size Allah ve Resulüne, O'nun kitabıyla amel etmeye, batılı yok edip, sünneti ihya etmeye çağırıyorum."
Bu hitabından sonra, yanında, sonbahar bulutları gibi birbirinden habersiz toplanan Bedir ehli sayısınca, üçyüz onüç kadar insanla birlikte zuhur eder. Onun ashabı gece abid, gündüz ise aslanlar gibidir. Allah Hz. Mehdi (as) için Hicaz toprağını feth ederek hapisteki Haşimilerin hepsini de kurtarır. Siyah bayraklar ise Kufe'ye inip biat için Hz. Mehdi'ye adam gönderirler. Zulmü ve zalimlerin hepsini yok eder. Beldeler onun emrine girer. Allah Teala onun elinde Konstantiniyye'nin fethini müyesser kılar.
Görüleceği gibi Hz. Mehdi (as) hitabesinde Allah size şöyle emretmiştir: "…Siz Mehdi'ye yardımcılar ve destek olun."
Halbuki Kuran'da zahirde Hz. Mehdi (as) ile alakalı bir ayet görülmüyor gibi ise de bir çok zevat bilhassa Saf Suresi ve diğer bir kaç surede Hz. Mehdi (as) ile ilgili ayetler olduğunu beyan etmişlerdir. Bir hadis-i şerifte ise Peygamber (sav) Hz. Mehdi'ye katılmayı bakın nasıl emrediyor:
R.el-Ehadis 298.2- yakında size Horasan tarafından siyah bayraklılar gelecek. Kar üzerinde emekleyerek olsa da onlara iltihak ediniz. Zira onlar arasında "Mehdi" vardır.
Bu hadis-i şerifte ilk nazarda Hz. Mehdi (as)'ın  Horasan'dan geleceği gibi bir mana çıkıyorsa da esasında Hz. Mehdi (as) tabiatı ile Mekke'den çıkacaktır. Burada kasd edilen Horasan'dan gelecek siyah bayraklılar Hz. Mehdi (as)'ın  yardımcıları olup başlarında da "Şuayb İbni Salihi Temimi" olduğu halde Hz.  Mehdi ile birleşecekler ve kendisinin öncü kuvvetlerini teşkil edeceklerdir..." (Osman Çataklı, Son Mürşidler, 4. bölüm, yazı dizisi)

HÜSEYİN HATEMİ

Hüseyin Hatemi yazmış olduğu "İnsanlık ve Sevgi Dini: İslam" kitabının bir bölümünde;
"Hazreti Musa'nın; Allah tarafından bildirilerek kendisinden bir bilgi boyutu açısından daha yüksek derecede olmasına rağmen halka "resul" elçi olarak gönderilmeyip gizli kalmış bulunan bir "nebi"yi, halk arasında anılan adı ile Hızır'ı görmek için çıktığı yolculukta "Mecma'il-bahreyn" (iki denizin birleştiği yer), hem iki denizin kavuştuğu bir yer olmalı, hem de bu terim ile Musa ile Hızır'ın buluşmasına işaret edilmiş olmalıdır. Bu olaylar da büyük bir ihtimalle İstanbul civarında ve İstanbul'da geçmiştir. İstanbul kelimesi sonradan yapılan tahrifler bir yana bırakılırsa Beykoz'da bugünkü Yuşa Tepesi civarında şehri kuran Fenikelilerden beri şehrin Sami dillerinde karşılığı olan Mecma'ul Bahreyn'in Yunanca karşılığıdır. "Isthyme-pole"; "iki deniz arası şehri" demektir. İlerideki mirasçılık haklarının korunmasında da herhalde "Mesih" ve annesi bu şehirde doğacak olan Hz. "Mehdi" ye işaret vardır. (Hüseyin Hatemi, İnsanlık ve Sevgi Dini İslam, s. 107, Birleşik Yayıncılık. 1998)

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK

Yaşar Nuri Öztürk, "Depremin Gösterdikleri" kitabının bir bölümünde ahir zamanda gelecek olan "Uyarıcı" hakkında şunları yazmıştır:
"Deprem diyor ki! Uyarıcıları iyi dinleyin! İnsanlık hiçbir devirde uyarıcıları gereğince dinlemedi. Allah, her devirde, her topluma ''nezirler'' (uyarıcılar) gönderdi. (Bk. Kur'an, Fatır, 24)
Uyarıcılar sürekli gönderilmiştir, ama insanlık bunları dinlememiştir.
Uyarıcılar, bazen peygamber (resul, nebi) şeklinde gönderilir, bazen de peygamberin açtığı ana yolda faaliyet gösteren mübelliğler şeklinde... Bu mübelliğler bazen müçtehit olur, bazen müceddit...
Peygamberler de nezir (uyarıcı) sıfatının yanında, hatta ondan önce beşir (müjdeleyici) sıfatı vardır.
Mübelliğ uyarıcılarda beşir sıfatı aranmaz. Çünkü onlar, daha önce peygamber tarafından zaten dikkat çekilmiş ihmal ve zulümlerin bozduğu dengeleri düzeltmek için konuşurlar. Bu tür konuşmalar hemen daima sert ve sarsıcı olur.
Uyarıcıların sertliği, ürkütücülüğü onların rahmet ve şefkatten uzaklığı anlamında değerlendirilmemelidir. Onlar aynı zamanda rahmet ve şefkáti de taşırlar, ama esas görevleri, insan kulağına, ürpertici sözleri iletmek olduğu için genelde sert ve kırıcı olurlar.
Uyarıcıların çok önemli zaman dilimlerine hitap edenlerine ''çıplak uyarıcı'' diyoruz.
Çıplak uyarıcı, genellikle yüz yılda bir gelir. Kuran Kameri takvim kullandığına göre, 15. yüzyılın çıplak uyarıcısı yaklaşık, çeyrek asırdan beri beklenmektedir.
Ben derim ki, 15. yüzyılın çıplak uyarıcısı gelmiş, görevine başlamıştır.
Burada bir özellik daha dikkat çekmektedir. Miladi takvimi esas alarak baktığımızda, Kameri takvimin 15. yüzyıl çıplak uyarıcısı, Miladi takvime göre iki yüz yıla da hitap edecek demektir. 20. ve 21. yüzyıllar. Bu olgu, Allah'ın bu yüzyılın çıplak uyarıcısına lütfunun bir göstergesidir. ''Bu, Allah'ın lütfudur ki, Allah onu dilediğine verir. Allah, o büyük lütfun sahibidir.'' (Kur'an, Cuma Suresi, 4)
Bu olgunun bir anlamı daha vardır: Bu yüzyılın çıplak uyarıcısı, sadece Kameri takvimin sembolize ettiği İslam dünyasına değil, Miladi takvimin sembolize ettiği Batı dünyasına da hitap eden bir uyarıcıdır.
Doğrusu o, bir ''ortak-evrensel uyarıcı''dır.
(Depremin Gösterdikleri, Yeni Boyut Yayınları s. 232-233)

SERKAN TEKİN

Geçmiş alimlerin Hz. Mehdi'yle ilgili yapmış oldukları çalışmalar Hz.Mehdi (as)'ın  zuhur tarihi olarak 1400-1500 Hicri yılları vermektedir. Bu tarihler doğrultusunda günümüzde bazı araştırmacılar Hz. Mehdi (as) ile ilgili daha derin ve ciddi araştırmalar yaparak hadislerden ve büyük İslam alimlerinin konuyla ilgili söylemiş oldukları beyitlerin ebced hesaplamalarıyla beklenen Hz. Mehdi (as)'ın  çıkış alametlerini ve çıkış tarihini hesaplamaya çalışmışlar ve aynı tarihleri bulmuşlardır...
Genç araştırmacılardan Serkan Tekin de yazmış olduğu bir kitapta Hz. Mehdi (as)'ın  çıkş tarihini cifir hesabıyla, günümüz tarihleri olarak bulmuştur.
İşte genç araştırmacı Serkan Tekin'in yazdıkları:
"Dört mezhep aliminin görüşü de şöyledir. Hz. Mehdi (as) ile ilgili hadislerin çoğu sahihtir. Ravileri itibar edilen kişilerdir. Bu görüşü savunan alimler, İslam alimlerinin yüzde yetmişdokuzunu meydana getirirler. Bu kişiler İslam dininin en büyük alimleridir. İslam alimlerinin arasında tabiilerin reislerindendir.
Sait Bin Cübeyr ve dört mezhep imamları "İmam Hanefi, İmam Malik, İmam Şafi, İmam Hanbeli" ve iki akide imamları "Ebu Hasan Eşari, Ebu Mensur Maturidi" ve İslam güneşi lakabıyla anılan İmam Gazali ve allamelerden Molla Fenari, Sadi Teftazani ve allame Davudi Antaki, İmam Şarani, Muhiddin Arabi, Şeyhülislam İbni Hacer el Heytemi, Müçtehit İmam Suyuti, Allame Sabban, Muhammed Berzenci, Allame Resul Essibki, Hasan İraki, İmam Kastalani, Abdülkadir Geylani, Kadı Beydavi, Muhammed Ramli, Şihabi Remli, Allame Alaattini Attar, Mevlana Halidi Bağdadi, İmam Rabbani, Aliyyul Havas, İmam Nevevi, Yahya Muzuri, Said Nursi, Molla Cami, Allame Abdul Gafıri Lari, İbrahim Hakkı Erzurumi, Mukatil, Celali, Mahali, Celali Suyuti, Kadı Ebubekir Bakilani, Kadı İyaz, Muhammed Savi, Fethullah Verkanisi, Muhiddin Haveyli ve Alaaddin Ohini gibi alimler vardır.
Bu alimlerin hepsi ve talebeleri Hz. Mehdi (as) konusunda aynı görüşü beyan etmişlerdir...
Bu alimlerin görüşü daha saygın ve sahih itibar edilir olduğu için bizde ahir zaman konusunu onların beyanatlarını esas alarak işleyeceğiz...
...Büyük mutasavvıf Sibgatullahi Arvasi'nin yeğeni Allame Muhammed Hafid'in büyük Allame Hafız Muhittine naklettiğine göre;
Zuhuru (çıkması): 1425'dir.
Ayrıca bu eserde; "Hz. Mehdi (as)'ın  sırtında üzerinde bu Allah'ın halifesi, beklenen mehdidir yazılı bir mühür olacağı anlatılmaktadır." Ayrıca Hz. Mehdi (as)'ın  müçtehit(içtihat eden) çok büyük bir İslam alimi olacağı da o eserde geçmektedir." Zuhrul Mehdi ve Deccal adlı kitap Allame Resul Sibki'nin yazdığı en son eserdir.
..."Muhakkak Allah'ın taraftarları galip olanların ta kendileridir." Cümlesinin cifr hesabından anlaşılıyor. Bu cümlenin cifr hesabı, Hicri 1428 ediyor. Bu tarih Hz. Mehdi (as)'ın  çıkmasından üç sene sonradır. Çünkü Hz. Mehdi (as) çıktıktan üç yıl sonra ilk büyük galibiyetini alıyor...
...Bu ayette galibiyetin Hz. Mehdi (as)'ın  galibiyeti olduğu hangi verilerden anlaşılıyor. Önceki tarihlerde olan, İslamiyet'in galibiyetlerinden herhangi biri olmaz mı? Niçin illa da Hz. Mehdi (as) sonucu çıkartılıyor... Ayetteki kelimeleri "Kur'an Belagati" ilmine göre incelediğimizde, ayette geçen galibiyetin, Hz. Mehdi (as)'ın  galibiyetinden başka bir şey olmadığını açıkça görmekteyiz.
Çünkü; ayette 4 tekid (pekiştirme) vardır... En büyük tekidin cümlede zikir edilmesi cümledeki galibiyetin en büyük galibiyet olduğu açıkça bildiriliyor...Tarihte böyle bir galibiyet bu güne kadar olmamıştır. Fakat Hz. Mehdi (as) müjdesini veren hadisler böyle bir galibiyetin ahir zamanda Hz. Mehdi (as) sayesinde olacağını açıkça haber verir...
Yaptığım araştırmalar Hz. Mehdi (as)'ın  2005'te çıkacağını gösterdiğine göre, Süfyanın da 2004 yılının sonunda çıkacağını göstermektedir. (Serkan Tekin, Kuran'da Gizlenen Tarihler. s. 160-202, Nokta Yayınları, 2002)

İBRAHİM KOCABIYIK

Şimdi de "Mehdilik ve İmamiye" kitabının yazarı İbrahim Kocabıyık'ın 15-21 Ocak 2000 tarihihli Aksiyon dergisinde yayınlanan bir mülakatta Mehdilik ile ilgili yer alan görüşlerini aktaralım:
Mehdilik ve İmamiye kitabının yazarı, İbrahim Kocabıyık:
"Mehdi, insanlığın ıslahı için çalışanlardır"
Mehdi ile müceddit müteradif olarak kullanılmıştır. Ebu Davud'un Sünen'inde gördüğümüz, Allah'ın yüz senede bir yenilediği bu mehdiler veya mücedditler değişik vasıtalarla toplumlara ulaşmışlardır.
- Mehdi konusu dini kaynaklarda nasıl yer alıyor?
- Konu Kur'an'da Mehdi olarak geçmiyor. Hadi ismi 5 yerde Kur'an-ı Kerim'de zikredilir. Hadiyen ve Nasira şeklinde. Kök olarak Heda kökünden geldiğinden Mehdi ile Hadi isminin alakası vardır.
- Yani Mehdi, Allah'ın Hadi ismine mazhar olmuş kimsedir.
- Evet.
- Yani, taşkınlıkların boyutu kıyametin kopmasını gerektirecek seviyelere ulaşacak. Bu taşkınlıklar o kadar zuhur ediyor ki artık, soyu benim soyumdan olacak dediği, bozulmamış, o eskilerin ifadesiyle silsile-i zeheb, seyitler dediğimiz o altın soydan gelecek diyor.
Kıyamet kopmadan önce tüm insanlığı kucaklayan bir ıslah hareketi olacaktır. Bu noktanın altını çizmekte fayda var. Mehdilik bölgesel, ya da bir ülkeye bağlı bir hareket değildir.
- Burada müsaadenizle bir noktayı açalım. Esas Hz. Mehdi (as) Efendimizdir. Hadi ismine mazhar olmuş şahıs ya da şahıslar onun getirmiş olduğu ve sizin de ana çizgi olarak adlandırdığınız çizgiye daha fazla insan ulaştırmakta rol oynarlar.
- Tabii.
- Ahir zaman Mehdisi de o çizgiyi kendi zamanına en güzel şekilde taşıyacak olan kimse olmuş oluyor.
- Evet. Onun için bu manada Mehdi ile Müceddit müteradif olarak kullanılmıştır. Ebu Davud'un Sünen'inde gördüğümüz, Allah'ın yüz senede bir yenilediği bu Mehdiler veya Mücedditler değişik vasıtalarla o dediğiniz toplumlara ulaşmışlardır.
Mesela İmam-ı Rabbani kendi döneminde mektuplarla uzak mekanlardakilere ulaşarak bu tecdit vazifesini yapmaya çalışıyor. Mesela bir İmam Gazali'yi alalım. Eyyühel Veled kitabını yazıyor, çocuğuna nasihat gibi. Bir Tehafütü'l Felasife'yi yazıyor felsefecilere karşı. O dönemde Grek felsefesinin gençlerin dini inançları üzerinde olumsuz etkiler yaptığını görüyor. Günümüzde bir çok cereyanın etkilediği gibi. Bir taraftan İhya-i Ulumi'd-din diğer taraftan Tehafüt sanki İslami ilimler yerle bir olmuş da yeniden ihya ediyormuş gibi bir ihya.
Bir ihya hareketidir zaten bunlar aynı zamanda. Dolayısıyla tecdidin altında yatan da bu ihyadır zaten. Bir reform manasında anlamamak lazım bu tecdidi. Onun için de Kur'ani çizgi dediğimiz bu ana çizgiye, peygamber çizgisine çağıran bu mücedditler geniş kitlelere ulaşmak için ya kitap yazmışlar, vaaz etmişler veya talebeler yetiştirmek suretiyle o talebeleri dünyaya dağıtmışlar...
- En sağlam iki kaynak olarak bildiğimiz Buhari ve Müslim'de nasıl geçiyor?
- Mehdi ismini anmadan, ıslah edici mümin olarak geçiyor. Diğer hadis kitaplarında ise Hz. Mehdi (as) olarak geçiyor. Özellikle Tirmizi bu hadisleri aldıktan sonra "Haza sahihun hasenün" diyor. Tirmizi'nin kendi kritiğinde bu ifade ile verilen hadisler Buhari ve Müslim hadisi gibi sağlamdır. Asrımızda yaşayan Kittani, Mehdilikle ilgili rivayetleri bir kitap haline getirerek, bu rivayetlerin toplamının tevatür derecesine ulaştığını söylemiş. (Aksiyon dergisi, 15-21 Ocak 2000)

SÜLEYMAN KÖSMENE

Günümüz araştırmacı-yazarlarından Süleyman Kösmene'nin de Mehdiyet konusunda birçok makalesi bulunmaktadır. Aşağıdaki alıntı, yazarın "Fıkıh Günlüğü" adı altında köşe yazılarını neşrettiği "Yeni Asya Gazetesi'nin" 2 Ocak 2003 tarihli makalesinden alınmıştır.
Hazret-i Mehdi (as)'ın Gizliliği
Zonguldak'tan bayan okuyucumuz: "Üstad Hazretleri, Hz. Mehdi (as) için bazı yerlerde 'sonradan gelecek; biz ona zemin hazırlıyoruz' diyor. Bu ne demektir? Zemin hazırlamakla ne denmek isteniyor? Hz. Mehdi sonradan mı gelecektir? "
Alanya'dan Remzi Çetin: "Risale-i Nur'u okuyanlar içinde Hz. Mehdi'yi arayanlar var. Hz. Mehdi (as) gelmiş midir? Gelecek midir? Hz. Mehdi'yi bulan ne yapmalıdır?"
İstanbul/Pendik'ten Rumeysa rumuzlu okuyucumuz: "Bir akşam TV'de bir din bilimci, 'ayetlerden anlıyorum ki, Hazret-i Mehdi (as) 2005 yılında gelecek' diyor. Bu ne demektir? Ne derece doğrudur?"
Hazret-i Mehdi Aleyhisselam'ın zuhuru, Peygamber Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam'ın ahir zamanla ilgili verdiği gaybi haberlerden birisidir. Bin dört yüz yıldan beri ümmet bu haberi gündeminde baş tacı olarak saklamış; Deccal'den ne derece Allah'a sığınmışsa, Hz. Mehdi'yi de o derece Cenab-ı Hakkın rahmetinden beklemiştir. Her asır bir nevi Mehdi'ye ihtiyaç göstermiş ve müceddid manasında bir nevi Mehdi'yi görmüş de olmasına rağmen; bu son asırdaki Mehdi-yi Azam ayrı bir hususiyet, sıfat, unvan ve makamla beklenmiş ve adeta tüm ıslah ümitleri ona bağlanmıştır.
Fakat Hazret-i Mehdi Aleyhisselam ile ilgili haberler de, diğer ahir zaman haberleri gibi kapalı, perdeli ve doğru tevil edilme gereği bulunan haberlerdendir. Nasıl Hazret-i İsa Aleyhisselam geldiğinde onu herkes tanımayacak, sadece onun yakınları ve havassı, iman nuru ile onu tanıyacak ise Hazret-i Mehdi Aleyhisselam için de bu böyledir. Yani herkes Hazret-i Mehdi Aleyhisselam'ı açıktan tanımayacaktır. Bunun bilhassa ibadeti, imtihan sırrını ve kulluğu ilgilendiren önemli hikmetleri vardır. Nitekim:
Bu bir peygamberlik olayı değildir ki, açıktan bilinsin. Mehdiyet makamı gizlilik dereceli bir makamdır. İmtihan sırrı bu makamın gizli kalmasını gerektirir. Bu makam sahibi, peygamberler gibi kendisini açıktan ilan etmez. Bu makam için böyle bir zorunluluk ve ihtiyaç yoktur.
Peygamberlik makamını inkar küfrü gerektirir. Bundan dolayı peygamberler "La İlahe İllAllah" kelimesinden sonra kendilerinin Allah'ın kulu ve elçisi olduğunu bir iman akidesi olarak formüle etmişler ve insanları bu imana çağırmışlardır. Bunun doğruluğunu teyid için de gerektiği zaman Allah'ın yardımıyla mu'cize göstermişlerdir.
Fakat Mehdiyet makamı, "Allah'a ve peygambere iman" hakikatının içerisinde ve temelde bu hakikatı ispat için taraf-ı İlahice ihdas edilmiş bir ahir zaman aynasıdır. Yani, iman için bir aynadır; fakat imanın kendisi değildir. Hazret-i Mehdi Aleyhisselam'ın Mehdi oluşuna iman etmek değil, ona tabi olmak ve sunduğu hakikatlere talip olmak söz konusudur. Bu bakımdan Mehdi Aleyhisselam, peygamber gibi açıktan gelmeyecek, kendisinin Mehdi olduğunu ilan ve ifşa etmeyecektir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder