25 Haziran 2014 Çarşamba

Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın tanınmamalarındaki hayır ve hikmetler

Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın, tüm açık alametlere rağmen tanınmamalarının hiç şüphesiz pek çok hayrı ve hikmeti vardır. Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi, ahir zaman şahıslarının herkes tarafından tanınmayacağını ve bunun pek çok hikmeti olduğunu şu sözleri ile ifade etmektedir:
İman ve teklif (sorumluluk), ihtiyar (irade) dairesinde bir imtihan, bir tecrübe, bir müsabaka olduğundan, perdeli ve derin ve tedkik (araştırma) ve tecrübeye muhtaç olan nazari (düşünce) meseleleri elbette bedihi (açık) olmaz. Ve herkes ister istemez tasdik edecek derecede zaruri olmaz. Ta ki Ebu Bekirler a'la-yı illiyyine (yücelerin yücesine) çıksınlar ve Ebu Cehiller esfel-i safiline (aşağıların en aşağısı) düşsünler. İhtiyar (irade) kalmazsa teklif olamaz. Ve bu sır ve hikmet içindir ki, mucizeler seyrek ve nadir verilir. Hem dar-ı teklifte gözle görünecek olan alamet-i kıyamet (kıyamet alametleri) ve eşrat-ı saat (kıyamet saati), bir kısım müteşabihat-ı Kur'aniye (benzer anlamlı ayetler) gibi kapalı ve tevilli oluyor... Hatta Hazret-i İsa Aleyhisselam'ın nüzulü (yeryüzüne gelişi) dahi ve kendisi İsa Aleyhisselam olduğu, nur-u imanın (imanın ışığının) dikkatiyle bilinir; herkes bilemez. Hatta deccal ve süfyan gibi eşhas-ı müdhişe (dehşetli kişiler), kendileri dahi kendilerini bilmiyorlar.141
Bediüzzaman'ın da açıkladığı gibi, ahir zaman şahıslarının tanınmamasının hikmetlerinden biri, bu durumun imtihanın gereği olmasıdır. Allah dünyayı bir imtihan yeri olarak yaratmıştır ve tüm insanlar hayatları boyunca denemeden geçirilirler. Kıyamet alametlerinin belirmeye başladığı, Hz. İsa (as)'ın yeniden yeryüzüne geldiği, Hz. Mehdi (as)'ın ortaya çıktığı dönemde yaşayan insanlar da, başlarına gelen her olayla denendikleri gibi, bu mübarek şahıslar geldiklerinde gösterdikleri tepkiler ve tavırlarıyla da deneneceklerdir.
Bu durumun imtihanın gereği olması dışındaki hikmetlerinden biri de, bu şekilde Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın inkar edenlerin baskılarından uzak kalmaları olabilir. İlk ortaya çıktıkları dönemde bu mübarek şahısların tanınmamaları, Rabbimiz'in onları korumasının ve onlara olan desteğinin bir tecellisi olabilir. (Doğrusunu Allah bilir). Daha önce de belirtildiği gibi Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın geldiği dönem ahlaki dejenerasyonun çok ciddi boyutlara ulaştığı, inkar edenlerin din ahlakına ve inananlara karşı çok şiddetli bir düşmanlık besledikleri, gizli ve açık yoğun bir faaliyet içinde oldukları, çok çetin bir dönemdir. Böyle bir dönemde insanlardan gizli kalmaları ve tanınmamaları, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın inkar edenlerin saldırılarından korunmalarına vesile olacaktır. (Doğrusunu Allah bilir).
Bu dönem, bu iki kutlu şahsın inkarcı ve müşrik sistemlerle çok büyük bir fikri mücadele yürüttükleri, din ahlakının yayılması için dünya çapında faaliyet yaptıkları bir dönem olacaktır. İnsanların çoğunluğu tarafından tanınmamaları ayrıca, faaliyetlerinin ilk yıllarında onlar için çok büyük bir kolaylık sağlayacak, İslam ahlakının insanlar tarafından kabulünü de hızlandıracaktır. (Doğrusunu Allah bilir).
HZ. İSA (AS) VE HZ. MEHDİ (AS) GELİŞLERİNDEN ÜMİDİN KESİLDİĞİ BİR DÖNEMDE ORTAYA ÇIKACAKLARDIR
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ahir zaman alametlerinden birinin de, insanların "Hz. Mehdi (as)'ın gelmeyeceği yönünde bir ümitsizliğe kapılmaları"olduğu bildirilmiştir. Hadislerdeki işaretlere göre, ahir zamanda savaşlarla, yoklukla, açlıkla, adaletsizliklerle, ahlaki çöküşle ve çeşitli salgın hastalıklarla iç içe yaşayan kimi insanlar, tüm bu olumsuzlukların ortadan kalkabileceğine dair inançlarını yitireceklerdir. Müslümanlar arasında da pek çok kişi, Altınçağ'ın başlayıp, Kuran ahlakının dünya üzerinde hakim olacağı yönündeki beklentilerini kaybedecek ve fitnelerin artarak devam edeceğine inanacaktır. Hadislerde, insanların bu bakış açısıyla, Hz. Mehdi (as)'ın gelmeyeceğini öne sürecekleri şöyle haber verilmiştir:
İnsanların ümitsiz olduğu ve "Hiç Mehdi (as) falan yokmuş" dediği bir sırada Allah Mehdi (as)'ı gönderir... 142
... Mehdi (as), Resulullah'ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve çıkışından ümit kesildiği bir sırada çıkar...143
Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi (as) çıkmayacak ve katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir... 144
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde işaret edildiği gibi, günümüzde de birçok kişi Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın gelmeyeceğini düşünmektedirler. Oysa bu düşünce de ahir zaman alametlerinden biridir. Nitekim bunun tam tersine, her iki kutlu şahıs da Allah'ın izniyle bu olumsuz ruh halinin insanlar arasında yaygınlaştığı ve gelişlerinden ümitlerin kesildiği bir zamanda ortaya çıkacaklardır.
Allah'ın izni ile Hz. İsa (as) tekrar dünyaya dönecek ve Hz. Mehdi (as) ile birlikte, yaşadıkları tüm zorluklara; sayılarının çok az olmasına, kendilerine yardımcı olunmamasına ve hatta onlara karşı olumsuz faaliyetler yürütülmesine rağmen, Allah'ın izniyle gerçek din ahlakını tüm dünyaya hakim kılacaktır. Yeryüzü bu mübarek şahıslar gelmeden önce nasıl zulüm ve haksızlıkla doluysa, onlar geldikten sonra, Rabbimiz'in izniyle, adalet, barış, güvenlik ve bereketle dolacaktır.
HZ. İSA (AS) DECCALİN FİTNESİNİ YOK EDECEKTİR
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde deccaliyetin fikri olarak tam anlamıyla ortadan kaldırılmasının Hz. İsa (as) vesilesiyle olacağı müjdelenmiştir:
Rabbim bana (Hz. İsa (as)) deccalin çıkacağını haber verdi. Yanımda kadib ağacından yapılmış iki ok bulunacak. Deccal onları görünce kurşunun suda erimesi gibi eriyecektir.145
Allah'ın düşmanı olan Mesih-i Deccal, İsa Aleyhisselam'ı görünce, tuzun suda eridiği gibi erir. Hz. İsa (as) onu terk edip bıraksa bile helak oluncaya kadar eriyip gidecektir. Lakin Allah onu bizzat İsa Aleyhisselam'ın eliyle  yok edecektir.146
... Deccal ortalığa fitne saçarken Cenab-ı hak, Mesih İsa İbni Meryem'i gönderir... Hz. İsa (as) deccal ile Lüdde (Beytül Makdis'e yakın bir belde) kapısında karşılaşır ve onu yok eder.147
Hadislerde haber verildiği gibi, Hz. İsa (as) yeniden yeryüzüne dönecek, Beytü'l Makdis'te (Mescid-i Aksa) deccalle karşılaşacak ve deccal, Hz. İsa (as)'ı görünce"tuzun suda erimesi gibi" yok olacaktır. Allah'ın izniyle Hz. İsa (as)'ın "nefesi dahi" deccalin fitnesinin yok edilmesine yetecektir.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. İsa (as)'ın yalnızca nefesinin dahi, iman etmeyenler üzerinde büyük bir etki oluşturacağı ve batıla dayalı fikir sistemini kökten yok edeceği bildirilmiştir:
... O'nun (Hz. İsa  (as)'ın) nefesinin kokusunu duyan hiçbir kafirin yok olmaması mümkün değildir. Deccalin yalancı olduğu etrafa dalga dalga yayılacaktır. Deccaliyet perişan olacak fikir sistemi yok edilecektir.148
... Deccal ortalığa fitne saçarken Cenab-ı hak, Mesih Meryem Oğlu İsa (as)'ı gönderir... nefesini idrak eden her kafir mutlaka yok olur. İsa (as) Deccal ile Lüdd kapısında (Beytül Makdis'e yakın bir belde) karşılaşır ve onu yok eder.149
Bu gerçek Kuran'da da; "Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size." (Enbiya Suresi, 18) ayetiyle hatırlatılmaktadır. Hak daima batıla karşı üstün gelmektedir.
Deccaliyetin Hz. İsa (as) vesilesiyle yok edilmesinin pek çok hikmeti vardır. Bu hikmetlerden biri Bediüzzaman tarafından şu şekilde açıklanmıştır:
Sihir ve manyetizma ve ispirtizma gibi istidraci (yalancı mucize) harikalarıyla kendini muhafaza eden (koruyan) ve herkesi teshir eden (hipnotize edip etkisi altına alan) o dehşetli deccali yok edebilecek, mesleğini değiştirecek; ancak harika ve mucizatlı ve umumun makbulü (kabul ettiği) bir zat olabilir ki, o zat, en ziyade alakadar ve ekser (tüm) insanların peygamberi olan Hz. İsa Aleyhisselam'dır.150
Daha önce de belirttiğimiz gibi, deccal maddi güç ve imkanlarının yanı sıra, bazı olağanüstü güçlere de sahip olacak ve insanların büyük çoğunluğunu bu güçleri ile etkisi altına alacaktır. Bu şekilde olağanüstü işler yaparak birtakım yalan mucizelerle insanları kandırdığı ve şeytanların desteğiyle hareket ettiği için, deccalin yenilmesi ancak Rabbimiz'in çeşitli mucizeler bahşettiği kutlu peygamberi Hz. İsa (as) vesilesiyle olacaktır. Hz. İsa (as)'ın deccalin fitnesini yok etmesi, Allah'ın izniyle, çok hızlı ve kolay olacaktır. (Hz. İsa (as) Allah'ın bir rahmeti olarak, ölüleri diriltmek, hastaları iyileştirmek, çamurdan bir kuş yapıp üfleyerek can vermek gibi mucizeler göstermiştir).
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. İsa (as)'ın deccalin fitnesini Hz. Mehdi (as) ile birlikte yok edeceği bildirilmiştir:
Mehdi (as) benim Ehl-i Beytimden ve benim neslimdendir. O, yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Muhakkak ki o İsa (as) ile birlikte yola çıkarak Filistin arazisindeki Bab-u Lut denilen mevkide deccali yok etmesi için Hazreti İsa (as)'a yardım edecektir.151
İsa (as) gökten inecek, deccali yok edecek veya Hz. Mehdi (as)'ın deccali yok etmesine yardım edecektir.152
Mehdi (as), İsa (as) ile beraber çıkacak, Filistin topraklarında Bab-ı Lüd'de deccali yok edecek, Mehdi (as)'ın deccali yok etmesine yardım edecektir.153
Rivayetlerde bildirildiği üzere sevgili Peygamberimiz (sav) "Sizin biriniz, teşehhütte bulunduğu (tahiyyat: hayır dualarını okumayı bitirdiği zaman), "Ey Allah'ım, cehennem azabından, kabir azabından, hayat ve mematın fitnesinden ve Mesih-i Deccal fitnesinden Sana sığınırım" diyerek dört şeyden Allah'a sığınsın."154 sözleriyle, müminlere deccalin fitnesinden korunmaları için dua etmelerini tavsiye etmiştir. Bu duanın bizzat Hz. Muhammed (sav) tarafından iman edenlere öğretilmiş ve namazlarda okunmasının tavsiye edilmiş olması deccaliyet konusunun müminler için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. İslam alimlerinin ise namazlarının ardından; "Allahümme ecirne min fitneti'l mesihi'd deccali ve's süfyan" (Allah'ım bizi mesih-i deccal ve süfyanın fitnelerinden koru) diyerek tesbih yaptıkları bilinmektedir.155 Nitekim dünyanın dört bir yanında Müslümanlar da, deccalin fitnesinin ne kadar büyük olduğunun bilinciyle, beş vakit namazlarında Peygamber Efendimiz (sav)'in bildirdiği duayla Rabbimiz'e sığınmaktadırlar.
Ancak deccalin ortaya çıktığı ortam, vicdan ve iman sahibi tüm insanların var güçleriyle karşı koymaları ve çok güçlü bir fikri mücadele yürütmeleri gereken bir ortam olacaktır. Bu durumda, iman edenlerin ve deccalin fitnesinden korunmak isteyenlerin Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'a tüm güçleriyle destek olmaları son derece önemlidir. Bunun için, Müslümanlar deccalin fitnelerini ve aldatmacalarını deşifre etmeli ve deccaliyetin ideolojik zeminini oluşturan unsurlarla fikri mücadele içinde olmalıdırlar. Ayetlerde haber verilen bilgiler ve hadislerde anlatılan gelişmeler, dünya tarihinin en önemli dönemlerinden birinin iyice yaklaştığını işaret etmektedir. Böylesine tarihi bir dönemde yaşama şerefine erişecek olanların, bundan dolayı büyük bir heyecan duymaları aynı zamanda sorumluluklarının da büyük olduğunun şuurunda olmaları son derece önemlidir.
SONUÇ:
HZ. İSA (AS) VE HZ. MEHDİ (AS) DÖNEMİNDE YAŞANACAK OLAN ALTINÇAĞ
Peygamberimiz (sav)'den aktarılan pek çok hadiste Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın, deccalin fikir sistemini ortadan kaldırmalarının ardından Allah'ın izniyle yeryüzünde İslam ahlakının hakim olacağı kutlu bir dönemin yaşanacağı bildirilmektedir. Hadislerdeki bilgilere göre, "Altınçağ" adıyla anılan bu dönem yarım yüzyıldan fazla sürecek ve Peygamberimiz (sav)'in döneminde yaşanan "Asr-ı Saadet" benzeri bir devir olacaktır. Bu devreye "Altınçağ" ismi verilmiş olmasının sebebi ise Peygamberimiz (sav)'in, bu devri cennet benzeri özelliklerle tasvir etmiş olmasıdır. Allah'ın izniyle bu dönemde insanların huzur ve güven içinde yaşayabilmeleri için gereken her türlü şart mevcut olacaktır. Ahir zamanın ilk dönemlerinde yaşanan her türlü bozulma, kargaşa ve sıkıntı ortadan kalkacak, birbiri ardınca süregelen büyük felaketler, savaşlar, acılar son bulacaktır. Allah'ı inkar eden birtakım felsefi sistemlerin neden olduğu dejenerasyon, manevi boşluk ve ahlaki bozulma yerini tüm inanan insanların asırlardır özlemini duydukları, Kuran ahlakının hakim olacağı kutlu bir döneme bırakacaktır. Rabbimiz tüm insanları ahir zamanın büyük karmaşasından kurtaracak ve bolluğun, bereketin ve adaletin yaşanacağı bir nimete kavuşturacaktır.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi (as) döneminde yaşanacak olan Altınçağ'daki nimetlerin eşsizliği çok detaylı olarak anlatılmaktadır. Hadislere göre Altınçağ, ürünlerde ve mallarda çok büyük bolluk ve bereketin yaşandığı bir dönem olacak, bu devirde çok büyük bir zenginlik ve refah yaşanacaktır. İhtiyacı olana istediğinden kat kat daha fazlası verilecek, hiçbir şey sayılıp ölçülmeyecek, en ufak bir sıkıntı, yokluk ve açlık yaşanmayacaktır. Yeryüzündeki tüm zenginlikler ortaya çıkacak, topraktan her zamankinden çok daha fazla ürün elde edilecektir. Altınçağ'da yaşanacak olan bu bolluk ve bereketi müjdeleyen hadislerden bazıları şöyledir:
Ebu Naim, Said'den tahric etti, O dedi, Peygamber (sav) buyurdu: Ümmetim arasında Mehdi gelecektir. Ömrü, kısa olursa yedi, yoksa sekiz, yoksa dokuz sene. Ümmetim Onun zamanında iyi ve kötünün benzeri ile nimetlenmediği bir nimetle nimetlenecek, sema üzerlerine bol yağmur yağdıracak, arz nebatından hiçbir şey saklamayacaktır.156
İbni Ebi Şeybe, Musannef isimli kitabında Ebu Said-il Hudri'den tahric etti, O dedi, Resulullah (sav) buyurdu: Benim ümmetimden Mehdi (as) gelecektir. Eğer ömrü uzasa da kısalsa da, yedi, sekiz yıl veya dokuz yıl, mülk sürecektir. Ve daha önce zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracaktır. Sema yağmuru indirecek, yer bereketini çıkaracak, daha önce görülmemiş bir biçimde ümmetim O'nun zamanında rahat edecektir 157
… Yeryüzü içindeki hazineleri dışarıya fırlatacaktır.158
… Arz, içerisinde gizlediği bütün zenginliklerini, altından ve gümüşten sütunlar halinde dışarı atacak.159
"İnsanlar bir ölçek buğday ektiklerinde karşılığında yedi yüz ölçek bulacak... İnsan birkaç avuç tohum atacak, 700 avuç hasat  edecektir... Çok yağmur yağmasına rağmen bir damlası bile boşa gitmeyecek."160
Altınçağ'da ayrıca, toplumda hüküm süren ahlaki bozulma ve adaletsizlik de ortadan kalkacaktır. Alabildiğine artmış olan hırsızlık, sahtekarlık, dolandırıcılık, ihtiyaç içinde olanın gözetilmemesi, sadece çok küçük bir zümrenin bolluk içinde yaşaması gibi adaletsizlikler son bulacaktır. Kuran ahlakının hakim olduğu bu dönemde toplumun her kesimindeki insanlar arasında çok büyük bir eşitlik yaşanacak, huzur ve güven dolu bir ortam olacaktır. Yaşanan bu adalet dolu ortamın bir sonucu olarak insanlar hiçbir sahtekarlığa, kötülüğe ve haram fiillere de yanaşmayacaklardır. Ahir zamanda yaşanacak olan bu adalet dolu ortam hadislerde şöyle anlatılmaktadır:
Rayvani, Müsned isimli eserinde ve Ebu Naim Huzeyfe'den tahric etti, Resulullah (sav) buyurdu: Mehdi (as)... Evvelce zulümle dolu olan yeryüzünü adaletle dolduracaktır. O'nun hilafeti döneminde yer ve gök ehli, havadaki kuşlar bile Ondan razı olacaklardır.161
Yeryüzü, zulüm ve işkence yerine adaletle dolacaktır.164
… Dünya adalet ve hakların yerini bulması ile dolar...165
Adalet o kadar bol olacak ki, zorla alınan her mal sahibine geri verildiği gibi, bir insanın başkasına ait olup da, dişinde kalmış birşey bile sahibine iade edilecektir... Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın, rahatlıkla, hacca gidecektir.166
Malı, eşit bir şekilde insanlara dağıtacaktır. Onun adaleti her yeri kaplayacak. Zulüm ve fıskla dolu olan dünya, o geldikten sonra adaletle dolup taşacaktır... Hz. Mehdi (as)'ın zamanında, adalet o kadar bol olacak ki, zorla alınan her mal sahibine geri verildiği gibi, bir insanın başkasına ait olup da, dişinde kalmış birşey bile sahibine iade edilecektir... Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın, rahatlıkla, hacca gidecektir.167
Hadislerde verilen bu bilgilere göre, her çeşit ürün ve mal bolluğu, emniyet, güven ve adaletin temini, huzur ve saadet, maddi manevi her türlü imkanın insanların rahatı, konforu, neşesi ve huzuru için kullanılması, ihtiyaç içinde olan kimsenin kalmaması, isteyene istediğinden sayılmadan kat kat fazlasıyla verilmesi bu devrin belli başlı özelliklerinden olacaktır. Hadislerde ayrıca bu dönemde "silahların susacağı"nın bildirilmesi, bu devirde yeryüzünün barışla dolacağının bir müjdesidir. Altınçağ'da, önceden aralarında husumet olan halklar arasında çok büyük bir kardeşlik yaşanacak, her türlü kavganın yerini barış, dostluk ve sevgi alacaktır.
Tüm insanların çok büyük bir huzur, güven ve konfor içinde yaşayacakları bu ortamın en önemli sebeplerinden biri ise Müslümanların güzel ahlakı olacaktır. Zira Altınçağ'ın en önemli özelliği, insanların Kuran'a bağlı ve Kuran ahlakının eksiksiz olarak yaşandığı bir dönem olmasıdır. İnsanlar Allah'tan korktukları ve ahirette tüm yapıp ettiklerinden sorguya çekileceklerinin bilincinde oldukları için bencillik, kin, öfke, haset gibi kötü ahlak özelliklerinden, yolsuzluktan, haksız kazanç elde etmekten, yalan söylemekten, insanların canına kast etmekten, rüşvet almaktan titizlikle sakınacaklardır. Bunların yerine insanlar arasında dürüstlük, yardımseverlik, fedakarlık, başkalarının iyiliğini, sağlığını, rahatını, güvenliğini düşünmek, sevgi, saygı, merhamet, vefa, sadakat gibi güzel ahlak özellikleri hakim olacaktır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Altınçağ'da yaşanacak olan bu ahlak güzelliği şöyle ifade edilmiştir:
Tabarani, Evsad'da Amr. B. Ali tariki ile Hz. Ali b. Ebi Talib'den tahric etti: ... Cenab-ı Hak İslam'ı nasıl bizimle başlatmışsa Onunla sona erdirecektir. Nasıl, bizimle onlar aralarındaki şirk ve adavetten (husumet ve düşmanlıktan) kurtulmuş ve kalplerine ülfet (dostluk) ve muhabbet (sevgi) yerleşmişse, (Onun gelişi ile) yine öyle olacaktır.168
... İyi insanların iyiliği artar, kötülere karşı bile iyilik yapılır." 169
Tüm bunların yanı sıra, teknolojik gelişmeler ahir zamanın bu devresinde doruğa ulaşacak, insanlar teknolojinin bütün nimetlerinden alabildiğine faydalanacaklardır. Tıpta, tarımda, iletişimde, sanayi teknolojisinde, ulaşımda çok büyük gelişmeler yaşanacaktır.
Altınçağ'da hayatın her alanına hakim olan bolluk, zenginlik, güzellik ve ilerleme, sanat alanına da yansıyacaktır. Sanatta çok büyük ilerlemeler kaydedilecek, müzikte, resimde ve diğer tüm alanlarda birbirinden güzel eserler ortaya çıkacak, Allah'a olan imanın insanlara verdiği geniş ufuk ve derin düşünce, tüm sanat dallarına öncülük edecektir. Bu dönemde insanlar hep güzellikle karşılaşacak, ahlakları gibi, yaşadıkları yerler, bahçeleri, evlerinin dekorasyonu, kıyafetleri, dinledikleri müzik, eğlence şekilleri, tiyatroları, resimleri, sohbetleri de güzelleşecektir.
İnsanlar Altınçağ'da hayatlarından o kadar memnun olacaklardır ki; bir hadiste ifade edildiğine göre "zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmayacaklar, bu güzelliklerden daha fazla yararlanmak için Allah'tan ömürlerinin uzatılmasını"170 isteyeceklerdir. Peygamberimiz (sav)'in diğer hadislerinde ise tüm insanların Hz. Mehdi (as) dönemindeki Altınçağ'da yaşamayı isteyecekleri bildirilmiştir:
… Küçükler keşke ben büyük olsaydım, büyükler de keşke ben küçük olsaydım diye temenni ederler..." 171
Nuaym, Tavus'tan tahric etti, dedi ki: Ben Mehdi (as)'a yetişene kadar ölmeyeyim istedim. Zira Onun döneminde iyi insanların iyiliği artar, kötülere karşı bile iyilik yapılır. 172
Nuaym b. Hammad, İbni Abbas'dan tahric etti ki: Hz. Mehdi (as) Bizim Ehli Beyt'ten bir gençtir. İhtiyarlarımız Ona yetişemeyecek, gençlerimiz ise Onu ümid edeceklerdir.173
Nitekim Peygamberimiz (sav) de hadislerinde, insanların dünyada ve ahiretteki kurtuluşlarına vesile olacak çok kıymetli bir insan olan Hz. Mehdi (as)'a "kar üzerinde sürünerek de olsa gelerek uymalarını" bildirerek onun döneminde yaşanacak tüm bu hayırlara işaret etmiştir:
İbni Ebi Şeybe ve Naim b. Hammad Fiten isimli eserde, İbni Mace ve Ebu Naim ise İbni Mes'ud'dan tahric ettiler. O dedi ki: ... O (Mehdi (as)) arza sahib olur ve kendisinden önce baskı ve zulümle dolu olan arzı adaletle doldurur. Sizden Ona kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa gelsin, Ona katılsın. Zira O Mehdi (as)'dır.174
İnsanlar, Allah'ın Kuran'da inanan kullarına müjdelediği güzelliklerin hepsini bu dönemde yaşayabileceklerdir. Allah ayetlerinde iman eden müminleri dünyada da güzel bir hayatla yaşatacağını şöyle bildirmektedir:
Sizin yanınızda olan tükenir, Allah'ın Katında olan ise kalıcıdır. Sabredenlerin karşılığını yaptıklarının en güzeliyle Biz muhakkak vereceğiz. Erkek olsun, kadın olsun, bir mümin olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 96-97)
Kuran'da Allah'ın emirlerine uygun olarak yaşanan ortamların bir nevi "barış yurdu"na dönüşeceğine dikkat çekilmiştir. Ve bu ahlaktaki insanların hem dünyada daha fazla güzellikle karşılaşacakları, hem de ahirette sonsuz bir cennet hayatıyla ödüllendirilecekleri müjdelenmiştir:
Allah barış yurduna çağırır ve kimi dilerse dosdoğru yola yöneltip-iletir. Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. (Yunus Suresi, 25-26)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder