Hz. İsa
(as) ve Hz. Mehdi (as)'ın tanınmamalarındaki hayır ve hikmetler
Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın, tüm açık alametlere rağmen tanınmamalarının hiç şüphesiz pek çok hayrı ve hikmeti vardır. Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi, ahir zaman şahıslarının herkes tarafından tanınmayacağını ve bunun pek çok hikmeti olduğunu şu sözleri ile ifade etmektedir:
İman ve teklif (sorumluluk), ihtiyar
(irade) dairesinde bir imtihan, bir tecrübe, bir müsabaka olduğundan, perdeli
ve derin ve tedkik (araştırma) ve tecrübeye muhtaç olan nazari (düşünce)
meseleleri elbette bedihi (açık) olmaz. Ve herkes ister istemez tasdik edecek
derecede zaruri olmaz. Ta ki Ebu Bekirler a'la-yı illiyyine (yücelerin
yücesine) çıksınlar ve Ebu Cehiller esfel-i safiline (aşağıların en aşağısı)
düşsünler. İhtiyar (irade) kalmazsa teklif olamaz. Ve bu sır ve hikmet içindir
ki, mucizeler seyrek ve nadir verilir. Hem dar-ı teklifte gözle görünecek olan
alamet-i kıyamet (kıyamet alametleri) ve eşrat-ı saat (kıyamet saati), bir
kısım müteşabihat-ı Kur'aniye (benzer anlamlı ayetler) gibi kapalı ve tevilli
oluyor... Hatta Hazret-i İsa Aleyhisselam'ın nüzulü (yeryüzüne gelişi) dahi ve
kendisi İsa Aleyhisselam olduğu, nur-u imanın (imanın ışığının) dikkatiyle
bilinir; herkes bilemez. Hatta deccal ve süfyan gibi eşhas-ı müdhişe (dehşetli
kişiler), kendileri dahi kendilerini bilmiyorlar.141
Bediüzzaman'ın da açıkladığı gibi, ahir zaman
şahıslarının tanınmamasının hikmetlerinden biri, bu durumun imtihanın gereği
olmasıdır. Allah dünyayı bir imtihan yeri olarak yaratmıştır ve tüm insanlar
hayatları boyunca denemeden geçirilirler. Kıyamet alametlerinin belirmeye
başladığı, Hz. İsa (as)'ın yeniden yeryüzüne geldiği, Hz. Mehdi (as)'ın ortaya
çıktığı dönemde yaşayan insanlar da, başlarına gelen her olayla denendikleri
gibi, bu mübarek şahıslar geldiklerinde gösterdikleri tepkiler ve tavırlarıyla
da deneneceklerdir.
Bu durumun imtihanın gereği olması dışındaki
hikmetlerinden biri de, bu şekilde Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın inkar
edenlerin baskılarından uzak kalmaları olabilir. İlk ortaya çıktıkları dönemde
bu mübarek şahısların tanınmamaları, Rabbimiz'in onları korumasının ve onlara
olan desteğinin bir tecellisi olabilir. (Doğrusunu Allah bilir). Daha önce de
belirtildiği gibi Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın geldiği dönem ahlaki
dejenerasyonun çok ciddi boyutlara ulaştığı, inkar edenlerin din ahlakına ve
inananlara karşı çok şiddetli bir düşmanlık besledikleri, gizli ve açık yoğun
bir faaliyet içinde oldukları, çok çetin bir dönemdir. Böyle bir dönemde
insanlardan gizli kalmaları ve tanınmamaları, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın
inkar edenlerin saldırılarından korunmalarına vesile olacaktır. (Doğrusunu
Allah bilir).
Bu dönem, bu iki kutlu şahsın inkarcı ve müşrik
sistemlerle çok büyük bir fikri mücadele yürüttükleri, din ahlakının yayılması
için dünya çapında faaliyet yaptıkları bir dönem olacaktır. İnsanların
çoğunluğu tarafından tanınmamaları ayrıca, faaliyetlerinin ilk yıllarında onlar
için çok büyük bir kolaylık sağlayacak, İslam ahlakının insanlar tarafından
kabulünü de hızlandıracaktır. (Doğrusunu Allah bilir).
HZ. İSA (AS) VE HZ. MEHDİ (AS) GELİŞLERİNDEN
ÜMİDİN KESİLDİĞİ BİR DÖNEMDE ORTAYA ÇIKACAKLARDIR
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ahir zaman
alametlerinden birinin de, insanların "Hz. Mehdi (as)'ın
gelmeyeceği yönünde bir ümitsizliğe kapılmaları"olduğu bildirilmiştir.
Hadislerdeki işaretlere göre, ahir zamanda savaşlarla, yoklukla, açlıkla,
adaletsizliklerle, ahlaki çöküşle ve çeşitli salgın hastalıklarla iç içe
yaşayan kimi insanlar, tüm bu olumsuzlukların ortadan kalkabileceğine dair
inançlarını yitireceklerdir. Müslümanlar arasında da pek çok kişi, Altınçağ'ın
başlayıp, Kuran ahlakının dünya üzerinde hakim olacağı yönündeki beklentilerini
kaybedecek ve fitnelerin artarak devam edeceğine inanacaktır. Hadislerde,
insanların bu bakış açısıyla, Hz. Mehdi (as)'ın gelmeyeceğini öne sürecekleri
şöyle haber verilmiştir:
İnsanların ümitsiz
olduğu ve "Hiç Mehdi (as) falan yokmuş" dediği bir sırada Allah Mehdi
(as)'ı gönderir... 142
... Mehdi (as),
Resulullah'ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve
çıkışından ümit kesildiği bir sırada çıkar...143
Masum insanlar
katloluncaya kadar Mehdi (as) çıkmayacak ve katliamlara yerde ve göktekiler,
artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir... 144
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde işaret edildiği
gibi, günümüzde de birçok kişi Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın gelmeyeceğini
düşünmektedirler. Oysa bu düşünce de ahir zaman alametlerinden biridir. Nitekim
bunun tam tersine, her iki kutlu şahıs da Allah'ın izniyle bu olumsuz ruh
halinin insanlar arasında yaygınlaştığı ve gelişlerinden ümitlerin kesildiği
bir zamanda ortaya çıkacaklardır.
Allah'ın izni ile Hz. İsa (as) tekrar dünyaya dönecek
ve Hz. Mehdi (as) ile birlikte, yaşadıkları tüm zorluklara; sayılarının çok az
olmasına, kendilerine yardımcı olunmamasına ve hatta onlara karşı olumsuz
faaliyetler yürütülmesine rağmen, Allah'ın izniyle gerçek din ahlakını tüm
dünyaya hakim kılacaktır. Yeryüzü bu mübarek şahıslar gelmeden önce nasıl zulüm
ve haksızlıkla doluysa, onlar geldikten sonra, Rabbimiz'in izniyle, adalet,
barış, güvenlik ve bereketle dolacaktır.
HZ. İSA (AS) DECCALİN FİTNESİNİ YOK EDECEKTİR
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde deccaliyetin fikri
olarak tam anlamıyla ortadan kaldırılmasının Hz. İsa (as) vesilesiyle olacağı
müjdelenmiştir:
Rabbim bana (Hz. İsa
(as)) deccalin çıkacağını haber verdi. Yanımda kadib ağacından yapılmış iki ok
bulunacak. Deccal onları görünce kurşunun suda erimesi gibi eriyecektir.145
Allah'ın düşmanı olan
Mesih-i Deccal, İsa Aleyhisselam'ı görünce, tuzun suda eridiği gibi erir. Hz.
İsa (as) onu terk edip bıraksa bile helak oluncaya kadar eriyip gidecektir.
Lakin Allah onu bizzat İsa Aleyhisselam'ın eliyle yok edecektir.146
... Deccal ortalığa
fitne saçarken Cenab-ı hak, Mesih İsa İbni Meryem'i gönderir... Hz. İsa (as)
deccal ile Lüdde (Beytül Makdis'e yakın bir belde) kapısında karşılaşır ve onu
yok eder.147
Hadislerde haber verildiği gibi, Hz. İsa (as) yeniden
yeryüzüne dönecek, Beytü'l Makdis'te (Mescid-i Aksa) deccalle karşılaşacak ve
deccal, Hz. İsa (as)'ı görünce"tuzun suda erimesi gibi" yok
olacaktır. Allah'ın izniyle Hz. İsa (as)'ın "nefesi dahi" deccalin
fitnesinin yok edilmesine yetecektir.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. İsa (as)'ın
yalnızca nefesinin dahi, iman etmeyenler üzerinde büyük bir etki oluşturacağı
ve batıla dayalı fikir sistemini kökten yok edeceği bildirilmiştir:
... O'nun (Hz.
İsa (as)'ın) nefesinin kokusunu duyan hiçbir kafirin yok olmaması mümkün
değildir. Deccalin yalancı olduğu etrafa dalga dalga yayılacaktır. Deccaliyet
perişan olacak fikir sistemi yok edilecektir.148
... Deccal ortalığa
fitne saçarken Cenab-ı hak, Mesih Meryem Oğlu İsa (as)'ı gönderir... nefesini
idrak eden her kafir mutlaka yok olur. İsa (as) Deccal ile Lüdd kapısında
(Beytül Makdis'e yakın bir belde) karşılaşır ve onu yok eder.149
Bu
gerçek Kuran'da da; "Hayır, Biz hakkı batılın
üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o,
yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar
size." (Enbiya Suresi, 18) ayetiyle
hatırlatılmaktadır. Hak daima batıla karşı üstün gelmektedir.
Deccaliyetin Hz. İsa (as) vesilesiyle yok edilmesinin
pek çok hikmeti vardır. Bu hikmetlerden biri Bediüzzaman tarafından şu şekilde
açıklanmıştır:
Sihir ve manyetizma ve ispirtizma gibi
istidraci (yalancı mucize) harikalarıyla kendini muhafaza eden (koruyan) ve
herkesi teshir eden (hipnotize edip etkisi altına alan) o dehşetli deccali yok
edebilecek, mesleğini değiştirecek; ancak harika ve mucizatlı ve umumun makbulü
(kabul ettiği) bir zat olabilir ki, o zat, en ziyade alakadar ve ekser (tüm)
insanların peygamberi olan Hz. İsa Aleyhisselam'dır.150
Daha önce de belirttiğimiz gibi, deccal maddi güç ve
imkanlarının yanı sıra, bazı olağanüstü güçlere de sahip olacak ve insanların
büyük çoğunluğunu bu güçleri ile etkisi altına alacaktır. Bu şekilde olağanüstü
işler yaparak birtakım yalan mucizelerle insanları kandırdığı ve şeytanların
desteğiyle hareket ettiği için, deccalin yenilmesi ancak Rabbimiz'in çeşitli
mucizeler bahşettiği kutlu peygamberi Hz. İsa (as) vesilesiyle olacaktır. Hz.
İsa (as)'ın deccalin fitnesini yok etmesi, Allah'ın izniyle, çok hızlı ve kolay
olacaktır. (Hz. İsa (as) Allah'ın bir rahmeti olarak, ölüleri diriltmek,
hastaları iyileştirmek, çamurdan bir kuş yapıp üfleyerek can vermek gibi
mucizeler göstermiştir).
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. İsa (as)'ın
deccalin fitnesini Hz. Mehdi (as) ile birlikte yok edeceği bildirilmiştir:
Mehdi (as) benim Ehl-i
Beytimden ve benim neslimdendir. O, yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Muhakkak
ki o İsa (as) ile birlikte yola çıkarak Filistin arazisindeki Bab-u Lut denilen
mevkide deccali yok etmesi için Hazreti İsa (as)'a yardım edecektir.151
İsa (as) gökten
inecek, deccali yok edecek veya Hz. Mehdi (as)'ın deccali yok etmesine yardım
edecektir.152
Mehdi (as), İsa (as)
ile beraber çıkacak, Filistin topraklarında Bab-ı Lüd'de deccali yok edecek,
Mehdi (as)'ın deccali yok etmesine yardım edecektir.153
Rivayetlerde bildirildiği üzere sevgili Peygamberimiz
(sav) "Sizin biriniz, teşehhütte bulunduğu (tahiyyat: hayır
dualarını okumayı bitirdiği zaman), "Ey Allah'ım, cehennem azabından,
kabir azabından, hayat ve mematın fitnesinden ve Mesih-i Deccal fitnesinden
Sana sığınırım" diyerek dört şeyden Allah'a sığınsın."154 sözleriyle,
müminlere deccalin fitnesinden korunmaları için dua etmelerini tavsiye
etmiştir. Bu duanın bizzat Hz. Muhammed (sav) tarafından iman edenlere
öğretilmiş ve namazlarda okunmasının tavsiye edilmiş olması deccaliyet
konusunun müminler için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. İslam
alimlerinin ise namazlarının ardından; "Allahümme ecirne min
fitneti'l mesihi'd deccali ve's süfyan" (Allah'ım bizi mesih-i
deccal ve süfyanın fitnelerinden koru) diyerek tesbih yaptıkları
bilinmektedir.155 Nitekim dünyanın dört bir yanında Müslümanlar da, deccalin
fitnesinin ne kadar büyük olduğunun bilinciyle, beş vakit namazlarında
Peygamber Efendimiz (sav)'in bildirdiği duayla Rabbimiz'e sığınmaktadırlar.
Ancak deccalin ortaya çıktığı ortam, vicdan ve iman
sahibi tüm insanların var güçleriyle karşı koymaları ve çok güçlü bir fikri
mücadele yürütmeleri gereken bir ortam olacaktır. Bu durumda, iman edenlerin ve
deccalin fitnesinden korunmak isteyenlerin Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'a tüm
güçleriyle destek olmaları son derece önemlidir. Bunun için, Müslümanlar
deccalin fitnelerini ve aldatmacalarını deşifre etmeli ve deccaliyetin
ideolojik zeminini oluşturan unsurlarla fikri mücadele içinde olmalıdırlar.
Ayetlerde haber verilen bilgiler ve hadislerde anlatılan gelişmeler, dünya
tarihinin en önemli dönemlerinden birinin iyice yaklaştığını işaret etmektedir.
Böylesine tarihi bir dönemde yaşama şerefine erişecek olanların, bundan dolayı
büyük bir heyecan duymaları aynı zamanda sorumluluklarının da büyük olduğunun
şuurunda olmaları son derece önemlidir.
SONUÇ:
HZ. İSA (AS) VE HZ. MEHDİ (AS) DÖNEMİNDE YAŞANACAK OLAN ALTINÇAĞ
HZ. İSA (AS) VE HZ. MEHDİ (AS) DÖNEMİNDE YAŞANACAK OLAN ALTINÇAĞ
Peygamberimiz (sav)'den aktarılan pek çok hadiste Hz.
İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın, deccalin fikir sistemini ortadan kaldırmalarının
ardından Allah'ın izniyle yeryüzünde İslam ahlakının hakim olacağı kutlu bir
dönemin yaşanacağı bildirilmektedir. Hadislerdeki bilgilere göre, "Altınçağ" adıyla
anılan bu dönem yarım yüzyıldan fazla sürecek ve Peygamberimiz (sav)'in
döneminde yaşanan "Asr-ı Saadet" benzeri bir devir
olacaktır. Bu devreye "Altınçağ" ismi verilmiş olmasının sebebi ise
Peygamberimiz (sav)'in, bu devri cennet benzeri özelliklerle tasvir etmiş
olmasıdır. Allah'ın izniyle bu dönemde insanların huzur ve güven içinde
yaşayabilmeleri için gereken her türlü şart mevcut olacaktır. Ahir zamanın ilk
dönemlerinde yaşanan her türlü bozulma, kargaşa ve sıkıntı ortadan kalkacak,
birbiri ardınca süregelen büyük felaketler, savaşlar, acılar son bulacaktır.
Allah'ı inkar eden birtakım felsefi sistemlerin neden olduğu dejenerasyon,
manevi boşluk ve ahlaki bozulma yerini tüm inanan insanların asırlardır
özlemini duydukları, Kuran ahlakının hakim olacağı kutlu bir döneme
bırakacaktır. Rabbimiz tüm insanları ahir zamanın büyük karmaşasından
kurtaracak ve bolluğun, bereketin ve adaletin yaşanacağı bir nimete
kavuşturacaktır.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi (as)
döneminde yaşanacak olan Altınçağ'daki nimetlerin eşsizliği çok detaylı olarak
anlatılmaktadır. Hadislere göre Altınçağ, ürünlerde ve mallarda çok büyük
bolluk ve bereketin yaşandığı bir dönem olacak, bu devirde çok büyük bir
zenginlik ve refah yaşanacaktır. İhtiyacı olana istediğinden kat kat daha
fazlası verilecek, hiçbir şey sayılıp ölçülmeyecek, en ufak bir sıkıntı, yokluk
ve açlık yaşanmayacaktır. Yeryüzündeki tüm zenginlikler ortaya çıkacak,
topraktan her zamankinden çok daha fazla ürün elde edilecektir. Altınçağ'da
yaşanacak olan bu bolluk ve bereketi müjdeleyen hadislerden bazıları şöyledir:
Ebu Naim, Said'den
tahric etti, O dedi, Peygamber (sav) buyurdu: Ümmetim arasında Mehdi
gelecektir. Ömrü, kısa olursa yedi, yoksa sekiz, yoksa dokuz sene. Ümmetim Onun
zamanında iyi ve kötünün benzeri ile nimetlenmediği bir nimetle nimetlenecek,
sema üzerlerine bol yağmur yağdıracak, arz nebatından hiçbir şey
saklamayacaktır.156
İbni Ebi Şeybe,
Musannef isimli kitabında Ebu Said-il Hudri'den tahric etti, O dedi, Resulullah
(sav) buyurdu: Benim ümmetimden Mehdi (as) gelecektir. Eğer ömrü uzasa da
kısalsa da, yedi, sekiz yıl veya dokuz yıl, mülk sürecektir. Ve daha önce
zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracaktır. Sema yağmuru indirecek, yer
bereketini çıkaracak, daha önce görülmemiş bir biçimde ümmetim O'nun zamanında
rahat edecektir 157
… Yeryüzü içindeki
hazineleri dışarıya fırlatacaktır.158
… Arz, içerisinde
gizlediği bütün zenginliklerini, altından ve gümüşten sütunlar halinde dışarı
atacak.159
"İnsanlar bir
ölçek buğday ektiklerinde karşılığında yedi yüz ölçek bulacak... İnsan birkaç
avuç tohum atacak, 700 avuç hasat edecektir... Çok yağmur yağmasına
rağmen bir damlası bile boşa gitmeyecek."160
Altınçağ'da ayrıca, toplumda hüküm süren ahlaki
bozulma ve adaletsizlik de ortadan kalkacaktır. Alabildiğine artmış olan
hırsızlık, sahtekarlık, dolandırıcılık, ihtiyaç içinde olanın gözetilmemesi,
sadece çok küçük bir zümrenin bolluk içinde yaşaması gibi adaletsizlikler son
bulacaktır. Kuran ahlakının hakim olduğu bu dönemde toplumun her kesimindeki
insanlar arasında çok büyük bir eşitlik yaşanacak, huzur ve güven dolu bir
ortam olacaktır. Yaşanan bu adalet dolu ortamın bir sonucu olarak insanlar
hiçbir sahtekarlığa, kötülüğe ve haram fiillere de yanaşmayacaklardır. Ahir
zamanda yaşanacak olan bu adalet dolu ortam hadislerde şöyle anlatılmaktadır:
Rayvani, Müsned isimli
eserinde ve Ebu Naim Huzeyfe'den tahric etti, Resulullah (sav) buyurdu: Mehdi
(as)... Evvelce zulümle dolu olan yeryüzünü adaletle dolduracaktır. O'nun
hilafeti döneminde yer ve gök ehli, havadaki kuşlar bile Ondan razı
olacaklardır.161
Yeryüzü, zulüm ve
işkence yerine adaletle dolacaktır.164
… Dünya adalet ve
hakların yerini bulması ile dolar...165
Adalet o kadar bol
olacak ki, zorla alınan her mal sahibine geri verildiği gibi, bir insanın
başkasına ait olup da, dişinde kalmış birşey bile sahibine iade edilecektir...
Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek
olmaksızın, rahatlıkla, hacca gidecektir.166
Malı, eşit bir şekilde
insanlara dağıtacaktır. Onun adaleti her yeri kaplayacak. Zulüm ve fıskla dolu
olan dünya, o geldikten sonra adaletle dolup taşacaktır... Hz. Mehdi (as)'ın
zamanında, adalet o kadar bol olacak ki, zorla alınan her mal sahibine geri
verildiği gibi, bir insanın başkasına ait olup da, dişinde kalmış birşey bile
sahibine iade edilecektir... Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın,
yanlarında hiç erkek olmaksızın, rahatlıkla, hacca gidecektir.167
Hadislerde verilen bu bilgilere göre, her çeşit ürün ve
mal bolluğu, emniyet, güven ve adaletin temini, huzur ve saadet, maddi manevi
her türlü imkanın insanların rahatı, konforu, neşesi ve huzuru için
kullanılması, ihtiyaç içinde olan kimsenin kalmaması, isteyene istediğinden
sayılmadan kat kat fazlasıyla verilmesi bu devrin belli başlı özelliklerinden
olacaktır. Hadislerde ayrıca bu dönemde "silahların susacağı"nın
bildirilmesi, bu devirde yeryüzünün barışla dolacağının bir müjdesidir.
Altınçağ'da, önceden aralarında husumet olan halklar arasında çok büyük bir
kardeşlik yaşanacak, her türlü kavganın yerini barış, dostluk ve sevgi
alacaktır.
Tüm insanların çok büyük bir huzur, güven ve konfor
içinde yaşayacakları bu ortamın en önemli sebeplerinden biri ise Müslümanların
güzel ahlakı olacaktır. Zira Altınçağ'ın en önemli özelliği, insanların Kuran'a
bağlı ve Kuran ahlakının eksiksiz olarak yaşandığı bir dönem olmasıdır.
İnsanlar Allah'tan korktukları ve ahirette tüm yapıp ettiklerinden sorguya
çekileceklerinin bilincinde oldukları için bencillik, kin, öfke, haset gibi
kötü ahlak özelliklerinden, yolsuzluktan, haksız kazanç elde etmekten, yalan
söylemekten, insanların canına kast etmekten, rüşvet almaktan titizlikle
sakınacaklardır. Bunların yerine insanlar arasında dürüstlük, yardımseverlik,
fedakarlık, başkalarının iyiliğini, sağlığını, rahatını, güvenliğini düşünmek,
sevgi, saygı, merhamet, vefa, sadakat gibi güzel ahlak özellikleri hakim
olacaktır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Altınçağ'da yaşanacak olan bu
ahlak güzelliği şöyle ifade edilmiştir:
Tabarani, Evsad'da
Amr. B. Ali tariki ile Hz. Ali b. Ebi Talib'den tahric etti: ... Cenab-ı Hak
İslam'ı nasıl bizimle başlatmışsa Onunla sona erdirecektir. Nasıl, bizimle
onlar aralarındaki şirk ve adavetten (husumet ve düşmanlıktan) kurtulmuş ve
kalplerine ülfet (dostluk) ve muhabbet (sevgi) yerleşmişse, (Onun gelişi ile)
yine öyle olacaktır.168
... İyi insanların
iyiliği artar, kötülere karşı bile iyilik yapılır." 169
Tüm bunların yanı sıra, teknolojik gelişmeler ahir
zamanın bu devresinde doruğa ulaşacak, insanlar teknolojinin bütün
nimetlerinden alabildiğine faydalanacaklardır. Tıpta, tarımda, iletişimde,
sanayi teknolojisinde, ulaşımda çok büyük gelişmeler yaşanacaktır.
Altınçağ'da hayatın her alanına hakim olan bolluk,
zenginlik, güzellik ve ilerleme, sanat alanına da yansıyacaktır. Sanatta çok
büyük ilerlemeler kaydedilecek, müzikte, resimde ve diğer tüm alanlarda
birbirinden güzel eserler ortaya çıkacak, Allah'a olan imanın insanlara verdiği
geniş ufuk ve derin düşünce, tüm sanat dallarına öncülük edecektir. Bu dönemde
insanlar hep güzellikle karşılaşacak, ahlakları gibi, yaşadıkları yerler,
bahçeleri, evlerinin dekorasyonu, kıyafetleri, dinledikleri müzik, eğlence
şekilleri, tiyatroları, resimleri, sohbetleri de güzelleşecektir.
İnsanlar Altınçağ'da hayatlarından o kadar memnun
olacaklardır ki; bir hadiste ifade edildiğine göre "zamanın nasıl
geçtiğinin farkına varmayacaklar, bu güzelliklerden daha fazla yararlanmak için
Allah'tan ömürlerinin uzatılmasını"170 isteyeceklerdir.
Peygamberimiz (sav)'in diğer hadislerinde ise tüm insanların Hz. Mehdi (as)
dönemindeki Altınçağ'da yaşamayı isteyecekleri bildirilmiştir:
… Küçükler keşke ben
büyük olsaydım, büyükler de keşke ben küçük olsaydım diye temenni
ederler..." 171
Nuaym, Tavus'tan
tahric etti, dedi ki: Ben Mehdi (as)'a yetişene kadar ölmeyeyim istedim. Zira
Onun döneminde iyi insanların iyiliği artar, kötülere karşı bile iyilik
yapılır. 172
Nuaym b. Hammad, İbni
Abbas'dan tahric etti ki: Hz. Mehdi (as) Bizim Ehli Beyt'ten bir gençtir.
İhtiyarlarımız Ona yetişemeyecek, gençlerimiz ise Onu ümid edeceklerdir.173
Nitekim Peygamberimiz (sav) de hadislerinde,
insanların dünyada ve ahiretteki kurtuluşlarına vesile olacak çok kıymetli bir
insan olan Hz. Mehdi (as)'a "kar üzerinde sürünerek de olsa
gelerek uymalarını" bildirerek onun döneminde yaşanacak tüm bu
hayırlara işaret etmiştir:
İbni Ebi Şeybe ve Naim
b. Hammad Fiten isimli eserde, İbni Mace ve Ebu Naim ise İbni Mes'ud'dan tahric
ettiler. O dedi ki: ... O (Mehdi (as)) arza sahib olur ve kendisinden önce
baskı ve zulümle dolu olan arzı adaletle doldurur. Sizden Ona kim yetişirse,
kar üzerinde sürünerek dahi olsa gelsin, Ona katılsın. Zira O Mehdi
(as)'dır.174
İnsanlar, Allah'ın Kuran'da inanan kullarına
müjdelediği güzelliklerin hepsini bu dönemde yaşayabileceklerdir. Allah
ayetlerinde iman eden müminleri dünyada da güzel bir hayatla yaşatacağını şöyle
bildirmektedir:
Sizin yanınızda olan tükenir, Allah'ın
Katında olan ise kalıcıdır. Sabredenlerin karşılığını yaptıklarının en
güzeliyle Biz muhakkak vereceğiz. Erkek olsun, kadın olsun, bir mümin olarak
kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla
yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 96-97)
Kuran'da Allah'ın emirlerine uygun olarak yaşanan
ortamların bir nevi "barış yurdu"na dönüşeceğine dikkat
çekilmiştir. Ve bu ahlaktaki insanların hem dünyada daha fazla güzellikle
karşılaşacakları, hem de ahirette sonsuz bir cennet hayatıyla ödüllendirilecekleri
müjdelenmiştir:
Allah barış yurduna çağırır ve kimi
dilerse dosdoğru yola yöneltip-iletir. Güzellik yapanlara daha güzeli ve
fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte
onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. (Yunus Suresi, 25-26)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder