Hz. Mehdi (as) döneminin münafıkları tarihteki en azılı münafıklar
olacaktır
HZ. MEHDİ (AS)'IN CEMAATİ ''TEMİZ VE BEREKETLİ BİR
BUĞDAYA'' BENZEYECEKTİR. ARALARINDAN ÇIKAN MÜNAFIKLAR DA, ''BU BUĞDAYA MUSALLAT
OLAN ASALAK, İĞRENÇ BUĞDAY KURTLARI'' GİBİ OLACAKLARDIR
Esbağ bin
Nebate der ki: Emirülmüminin Ali aleyhisselam şöyle buyurdu: "...
Öyle ki sizden sadece gözdeki sürme kadar veya yemekteki tuz kadar kalacaktır.
Ve ben size bir örnek vereceğim: Adamın birinin bir miktar buğdayı vardır. Onu
temizler ve bir eve koyar, uzun bir süre sonra geri döndüğünde onun
kurtlandığını görür, onu tekrar ayıklar ve temizler sonra tekrar evin içine
koyar. Uzun bir süre sonra döndüğünde onun tekrar kurtlandığını görür. Tekrar
onu ayıklar ve temizler ve hep aynı işi tekrarlar. SONUNDA KURTLARIN HİÇ ZARAR VEREMEDİĞİ
ÇOK AZ SAĞLAM BUĞDAY KALIR. İşte siz de böylesiniz. SONUNDA İÇİNİZDE FİTNELERİN ASLA
ZARAR VEREMEDİĞİ ÇOK AZ BİR GRUP KALACAKTIR." (Aynı hadisi
Ahmet bin Muhammed bin Said de nakleder.) (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani,
Gaybet-i Numani, s. 246)
Hadiste
Hz. Mehdi (as) cemaatinden çıkan münafıkların, "buğdaya
musallat olan iğrenç kurtlar" gibi oldukları haber verilmiştir. Hz.
Mehdi (as) cemaati, "buğday gibi, ilerde açıp serpilecek, gelişip
büyüyecek, bereket getirecek, gelecek vadeden bir nimete" benzetilmiştir.
Münafıkların da, "buğdayı içten tahrip etmeye çalışan, kurt gibi iğrenç ve
habis varlıklar oldukları" haber verilmiştir.
Hadiste,
sahibinin buğdayı temizleyeceği ama buğdayın yine kurtlanacağı; sahibi her
defasında bu işlemi tekrarladıktan sonra, en sonunda buğdayda hiç kurt
kalmayacağı anlatılmıştır. Bu bilgilere göre, buğdaydaki
iğrenç ve asalak kurtların ayıklanıp buğdayın pislikten temizlenmesi gibi; Hz.
Mehdi (as) cemaati de bir süre sonra münafıklardan temizlenip sonunda tertemiz
bir cemaatle vazifesini yapacaktır.
HZ. MEHDİ (AS) MÜNAFIK KARAKTERLİ İNSANLARI
SİMALARINDAN TANIYACAKTIR
… Ebu
Basir'den:
İmam Caferi Sadık aleyhisselam "'Suçlular çehrelerinden tanınacak' (Muhammed Suresi, 30), ayeti hakkında şöyle buyurdu: ALLAH ONLARI TANIR, LAKİN BU AYET KAİM (HZ. MEHDİ (AS)) HAKKINDA NAZİL OLMUŞTUR. HZ. MEHDİ (AS) ONLARI (MÜNAFIKLARI) ÇEHRELERİNDEN TANIYACAK VE ASHABI İLE BİRLİKTE ONLARI (MANEN) DARMADAĞIN EDECEK."(Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 283)
İmam Caferi Sadık aleyhisselam "'Suçlular çehrelerinden tanınacak' (Muhammed Suresi, 30), ayeti hakkında şöyle buyurdu: ALLAH ONLARI TANIR, LAKİN BU AYET KAİM (HZ. MEHDİ (AS)) HAKKINDA NAZİL OLMUŞTUR. HZ. MEHDİ (AS) ONLARI (MÜNAFIKLARI) ÇEHRELERİNDEN TANIYACAK VE ASHABI İLE BİRLİKTE ONLARI (MANEN) DARMADAĞIN EDECEK."(Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 283)
HZ. İSA (AS) VE HZ.
MEHDİ (AS)'IN GELİŞİ KONUSUNDA, 'ALLAH VE RESULÜ, BİZE BOŞ BİR ALDANIŞTAN BAŞKA
BİR ŞEY VADETMEDİ' DİYENLER OLACAKTIR
HANİ, MÜNAFIK OLANLAR VE KALPLERİNDE HASTALIK BULUNANLAR:
"ALLAH VE RESULÜ, BİZE BOŞ BİR ALDANIŞTAN BAŞKA BİR ŞEY VADETMEDİ"
DİYORLARDI. (AHZAB SURESİ, 12)
Allah
Kuran'da, kalplerinde hastalık olan kimselerin "Allah ve Resulü, bize boş bir
aldanıştan başka bir şey vadetmedi" diyeceklerini
bildirmiştir. Bu ayet işari manada, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın
gelişinden ümit kesen kimselerin durumuna da işaret etmektedir. Zira bu
kimseler, Peygamberimiz (sav)'in hadisleriyle haber
verdiği "Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın gelişini inkar etmekte" ve
Peygamberimiz (sav)'in de bu konudaki sözlerinin sözde "asılsız olduğunu"
öne sürmektedirler. Günümüzde de, pek çok yerde Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi
(as)'ın gelmeyeceği ile ilgili yazılar çıkmakta, daha da önemlisi İslam alimi
olarak bilinen kimi kişiler bu yönde fikir beyan etmektedirler.
Oysa
ki bu insanların bu şekilde
"Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın gelişinin gerçek olmadığına" ve
sözde "boş bir vaat" olduğuna inanmaları da Peygamberimiz (sav)'in
gerçekleşeceğini vaadettiği olaylardan biridir. Zira Peygamberimiz (sav)'in
hadislerinde, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın gelişlerinin yaklaştığını
gösteren ahir zaman alametlerinden birinin, "Hz. Mehdi (as) gelmeyecekmiş,
Hz. Mehdi (as) yokmuş" sözlerinin yaygınlaşması olduğu bildirilmiştir. Bu konudaki hadislerden bazıları
şöyledir:
"İnsanların
ümitsiz olduğu ve "HİÇ HZ. MEHDİ (AS) FALAN
YOKMUŞ" DEDİĞİ BİR SIRADA ALLAH HZ. MEHDİ (AS)'I GÖNDERİR..."(Ali Bin Husameddin el-Muttaki, Kitab-ul
Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)
"... HZ.
MEHDİ (AS), Resulullah (sav)'in bayrağı ile, insanların
başlarına bela üzerine bela yağdığı ve ÇIKIŞINDAN ÜMİT KESİLDİĞİ BİR SIRADA
ÇIKAR..." (Ali Bin Husameddin el-Muttaki, Kitab-ul
Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)
... ONUN
(HZ. MEHDİ (AS)'IN) ZUHURU ÜMİTSİZLİK VE YEİS ESNASINDADIR. (Şeyh
Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 274)
HALK TAM
ZUHURDAN ÜMİDİNİ KESTİĞİ ANDA O (HZ. MEHDİ (AS)) ZUHUR EDECEKTİR! Onun zamanında yaşayıp ona yardım
edenlere ne mutlu! Ona düşmanlık besleyip, ona ve onun emrine karşı çıkanlara
ve onun düşmanlarından olanlara eyvahlar olsun!(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 301)
Davud bin Kesir-i Rıkki der ki: "İmam Ebu Abdullah aleyhisselam'a şöyle arzettim: ...Bu emir (yani kıyam) (Hz. Mehdi) çok uzadı öyle ki, kalplerimiz daraldı ve derin hüzünden dolayı ölüyoruz. Buyurdu ki: "BU ZUHUR, DAHA ÜMİTSİZ VE HÜZÜNÜN DAHA ÇOK OLDUĞU BİR ZAMANDA VUKU BULACAKTIR." (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 208)
Davud bin Kesir-i Rıkki der ki: "İmam Ebu Abdullah aleyhisselam'a şöyle arzettim: ...Bu emir (yani kıyam) (Hz. Mehdi) çok uzadı öyle ki, kalplerimiz daraldı ve derin hüzünden dolayı ölüyoruz. Buyurdu ki: "BU ZUHUR, DAHA ÜMİTSİZ VE HÜZÜNÜN DAHA ÇOK OLDUĞU BİR ZAMANDA VUKU BULACAKTIR." (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 208)
Ahir
zaman alametlerinin birbiri ardınca gerçekleştiği içerisinde bulunduğumuz bu
dönem, Hz. İsa (as)'ın ikinci kez yeryüzüne gelişinin ve Hz. Mehdi (as)'ın
ortaya çıkışının çok yaklaştığını göstermektedir. Allah'ın izniyle bu iki
mubarek şahıs, tam olarak Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde belirtildiği
şekilde zuhur edecek ve tüm yeryüzünde İslam ahlakını yerleşik kılacaklardır.
MÜNAFIKLAR HZ. MEHDİ
(AS)'DAN ÇEKİNECEKLERDİR
DAHA BİR
ÇOK İNSAN KURAN'DAN ÇOK ONUN (HZ. MEHDİ (AS)'IN) KORKUSU NEDENİYLE GÜNAHLARDAN
KAÇINACAKTIR... (Al-Futuhatu'l Makkiyah, sf. 6)
Bir
kısım insanlar Hz. Mehdi (as)'ın güçlü ferasetinden, basiretinden ve aklından
çok çekineceklerdir. Bundan dolayı kendilerini iman ediyor gibi gösterecek ve
Müslüman gibi yaşamak zorunda kalacaklardır. Ahlaksızlık yapmaya güç ve cesaret
bulamayacaklardır.
MÜNAFIKLARIN FİTNECİ VE
KATI KALPLİ OLMASI
... fakat KALPLERİ
KURT KALBİ GİBİ KATI olacaktır. (Tirmizi,
Zühd, 60)
HİÇBİR ŞEY SENİ ONA BİAT
ETMEKTEN (ONUN TALEBESİ OLMAKTAN, ONA TABİ OLMAKTAN) ALIKOYMASIN, SENİ
ENGELLEYENLER HER ZAMAN FİTNEYE SIĞINANLARDIR. EĞER KONUŞURLARSA ŞERR
KONUŞURLAR, eğer susarlarsa fasit ve
fasıktırlar. (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i
Numani, Gaybet-i Numani, s. 252)
HZ. MEHDİ (AS)
CEMAATİNDEKİ MÜNAFIKLARIN DECCALİN PEŞİNDEN GİDİŞİ
... Sonra
MEDİNE ŞEHRİ SAKİNLERİYLE BERABER ÜÇ DEFA SALLANACAK, BUNUN ÜZERİNE (MEDİNE'DE
BULUNAN) MÜNAFIK ERKEKLER VE KADINLARDAN HİÇ KİMSE KALMAYIP HEPSİ ONUN YANINA
GİDECEKLER ve BÖYLECE DEMİRCİ KÖRÜĞÜNÜN DEMİRİN KİRİNİ,
PASINI GİDERİP ATTIĞI GİBİ MEDİNE'DE PİSLİĞİ (YANİ HABİS İNSANLARI) DIŞINA
ATACAK VE O GÜNE
KURTULUŞ GÜNÜ DENECEKTİR. (Mace Cilt 10, s. 331-335)
MÜNAFIKLARIN
GİTMESİNDEN SONRA HZ. MEHDİ (AS)'IN ZUHURU
Süleyman
bin Bilâl der ki: İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam babasından o da dedesinden
nakleder ki Hz. Hüseyn aleyhisselam şöyle buyurdu: Birgün adamın biri
Emirülmüminin Ali aleyhisselam'ın yanına gelerek: "Ey Emirülmüminin! Bize
Mehdi'nizden bahseder misin? Diye arzedince şöyle buyurdu: "GİTMESİ
GEREKENLER GİDİP DE MÜMİNLER AZALDIĞINDA VE FİTNECİLER GİTTİĞİNDE İŞTE ORADA
(YANİ UZAK BİR YERDE ZUHUR EDECEKTİR.)"(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani,
Gaybet-i Numani, Sf 250)
HZ. MEHDİ (AS) VE CEMAATİ AYRILANLARDAN
ETKİLENMEYECEKTİR
Hz. Muaviye
(ra)'dan rivayet edilmiştir: "ÜMMETİMDEN BİR TAİFE HERKES ÜZERİNE
HAKİM OLMADIKÇA KIYAMET KOPMAZ. ONLAR KENDİLERİNİ TERK EDENLERE ALDIRMAZLAR VE
KENDİLERİNE YARDIM EDENE DE ALDIRMAZLAR.(Ramuz el-hadis, 476 (İbni Mace)
Hz. Cabir
(ra)'dan rivayet edilmiştir: "BU İŞ ONDAN AYRILANLARA RAĞMEN
MUZAFFER OLARAK DEVAM EDECEKTİR. MUHALİFLERİN VE AYRILANLARIN ONA ZARARI OLMAZ."(Ramuz el-hadis 487)
Sevban
(r.a)dan rivayet edilmiştir; Resullullah (sav) buyurdu ki: "ÜMMETİMDEN
BİR CEMAAT ALLAH'IN EMRİ TAHAKKUK EDİNCEYE KADAR BATILA GALEBE ÇALAŞARAK HAK
ÜZERE DEVAM EDECEK VE ONLARI YARDIMCISIZ BIRAKANLAR ONLARA ZARAR
VEREMEYECEKLERDİR."(Sünen-I
Tirmizi, 4/91)
HZ. MEHDİ (AS) CEMAATİNİN MÜNAFIKLARDAN TEMİZLENİP
ARINMASI
"...
ELENECEKSİNİZ, TIPKI ALTININ ELENDİĞİ GİBİ. VE TIPKI ALTIN GİBİ AYIKLANIP SAF
OLACAKSINIZ." (Şeyh
Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 236)
Abdullah
bin Ömer-i Yemâni, bir ricalden nakleder ki imam Muhammed
Bâkır aleyhisselam şöyle buyurdu: "GÖZDEKİ SÜRMENİN TEMİZLENDİĞİ GİBİ
TEMİZLENECEKSİNİZ EY ÂL-İ MUHAMMED'İN ŞİİLERİ. Ve gözün sahibi sürmeyi gözüne ne
zaman sürecegini bilir ama ne zaman sürmeyi sileceğini bilmez. İŞTE
AYNI ŞEKİLDE SABAHLEYİN BİZİM ŞERİATIMIZA VE EMRİMİZE UYAN AKŞAMLEYİN ONDAN
ÇIKACAKTIR. AKŞAM BİZİM ŞERİATIMIZA VE EMRİMİZE UYAN İSE SABAHLEYİN ONDAN
ÇIKACAKTIR. (Gaybet-i numani, s.241)
HZ. MEHDİ (AS), ATEŞİN EN ALÇAK TABAKASINDA YER
ALACAKLARI BİLDİRİLEN MÜNAFIKLAR İLE FİKRİ OLARAK MÜCADELE EDECEKTİR
O (Hz.
Mehdi (as)) bir süre onlardan uzaklaşacak, böylece dalalet ehli ayrılacaktır.
Öyle ki cahil şöyle diyecek: "Allah'a ulaşmak konusunda al-i Muhammed'e
(Peygamberimiz (sav)'in soyundan birine)) ihtiyaç yoktur." (Gaybet-i
Numani, s. 161)
Allah
insanlık tarihi boyunca her kavme, hak dini, güzel ahlakı, ahiretin varlığını,
dünya hayatının geçiciliğini anlatacak peygamberler ve elçiler göndermiştir.
Allah bu elçileri vesile ederek insanları hidayete ve hak dine davet etmiştir.
Hz.
Mehdi (as) da Peygamberimiz (sav) tarafından Hicri 1400'de geleceği müjdelenmiş
olan insanların hidayetine vesile olacak bir elçidir. Allah, Hz. Mehdi (as)'ın
eliyle deccaliyet sistemini; Darwinizm, materyalizm, komünizm, faşizm gibi
insanlara acı, huzursuzluk ve savaş getiren, tüm dünyayı kana ve gözyaşına
boğan bu şeytani sistemleri fikren etkisiz hale getirecektir. Hz. Mehdi (as)
döneminde insanlar Allah'a iman edecek, Kuran ahlakını benimseyecek,
Peygamberimiz (sav)'in sünnetine uygun yaşayacak, barış, kardeşlik, birlik ve
huzur içinde olacaklardır.
Ancak
bu ortamın öncesinde Hz. Mehdi (as); bir süre talebeleriyle birlikte gözlerden
uzak bir yaşam sürecektir. Bu süreçte, talebeleri arasında kendini Müslüman
gibi gösteren ancak gerçekte iman etmeyen münafıklar çıkacak bunlardan bazıları
Hz. Mehdi (as)'ın yanından; "Allah'a iman etmek için
Peygamber (sav) soyundan bir kişiye ihtiyacımız yok..." türünde misaller vererek
ayrılacaklardır. Tarih boyunca Allah'ın peygamberlerinin, elçilerin,
müceddidlerin, müçtehidlerin, büyük alimlerin, mürşitlerin inkarcılar
tarafından kabullenilmemesi gibi talebeleri arasından çıkan bazı münafıklar da
Hz. Mehdi (as)'ı kabullenmek istemeyeceklerdir:
Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlandı... (Fatır Suresi, 25)
Oysa
ki, din ahlakından uzaklaşıldığı, kötülüğün, şiddetin, adaletsizliğin ve
ahlaksızlığın arttığı zamanlarda Allah; toplumlara hak dini anlatacak, onları
haram eylemlerden sakındıracak ve iyiliği emredecek peygamberler, elçiler,
müceddidler, mürşitler, hidayet önderleri göndererek insanları din ahlakına
davet etmiştir.
Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler
geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku
yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır. (Araf Suresi, 35)
Ahir
zamanda; fitnenin, kötülüğün iyice arttığı, haramların helal, helallerin haram
sayıldığı böyle bir dönemde de Allah, Hz. Mehdi (as)'ı ahir zamanın en büyük
müceddidi (yenileyen, her yüz yıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyacına göre
ders vermek üzere gönderilen büyük âlim), hakimi, mürşidi ve kutb-u azamı
olarak gönderecektir. Üstad Said Nursi Hazretleri, Hz. Mehdi (as)'ın ahir
zamanın büyük fesadı zamanında gönderileceğini Mektubat'ında şöyle
bildirmiştir:
"Cenab-ı
Hak; ... ahir zamanın en büyük fesadı zamanında; elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid (ihtiyaç
olduğunda âyet ve hadislerden hüküm çıkaran büyük İslâm alimleri ve önderleri),
hem hakim, hem Mehdî, hem mürşid, hem kutb-u a'zam (zamanın en büyük dini lideri)
olarak bir zat-ı nuranîyi (nurlu bir şahsı) gönderecek ve o zat da, Ehl-i Beyt-i Nebevîden
Hz. Peygamber (sav)'in soyundan) olacaktır." (Mektubat,
Yirmi Dokuzuncu Mektup, s. 49)
Hz.
Mehdi (as) insanlar arasında Kuran-ı Kerim ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetiyle
hükmedecektir. Münafıklar ve Allah'ı inkar edenler ne kadar engellemeye
çalışsalar da Hz. Mehdi (as) Allah'ın izniyle görevini en güzel şekilde yerine
getirecektir.
Hadiste ayrıca
"al-i Muhammed" ifadesiyle,
Hz. Mehdi (as)'ın Peygamberimiz (sav)'in soyundan olduğuna da bir keze daha
dikkat çekilmiştir.
PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN RİVAYETLERİNDEN HZ. MEHDİ
(AS) DÖNEMİNDEKİ MÜNAFIKLARIN KARAKTERİ
DAHA BİR
ÇOK İNSAN KURAN'DAN ÇOK ONUN (HZ. MEHDİ (AS)'IN) KORKUSU NEDENİYLE GÜNAHLARDAN
KAÇINACAKTIR... (Al-Futuhatu'l
Makkiyah, s. 6)
Esbağ bin
Nebate der ki: Emirülmüminin Ali aleyhisselam şöyle buyurdu: "...
Öyle ki sizden sadece gözdeki sürme kadar veya yemekteki tuz kadar kalacaktır.
Ve ben size bir örnek vereceğim: Adamın birinin bir miktar buğdayı vardır. Onu
temizler ve bir eve koyar, uzun bir süre sonra geri döndüğünde onun
kurtlandığını görür, onu tekrar ayıklar ve temizler sonra tekrar evin içine
koyar. Uzun bir süre sonra döndüğünde onun tekrar kurtlandığını görür. Tekrar
onu ayıklar ve temizler ve hep aynı işi tekrarlar. SONUNDA KURTLARIN HİÇ ZARAR VEREMEDİĞİ
ÇOK AZ SAĞLAM BUĞDAY KALIR.İşte siz de böylesiniz. Sonunda içinizde fitnelerin asla
zarar veremediği çok az bir grup kalacaktır." (Aynı hadisi Ahmet bin Muhammed
bin Said de nakleder.) (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani,
Gaybet-i Numani, s. 246)
… Ebu
Basir'den:
İmam Caferi Sadık aleyhisselam "'Suçlular çehrelerinden tanınacak' (Muhammed Suresi, 30), ayeti hakkında şöyle buyurdu: ALLAH ONLARI TANIR, LAKİN BU AYET KAİM (HZ. MEHDİ (as)) HAKKINDA NAZİL OLMUŞTUR. HZ. MEHDİ (AS) ONLARI (MÜNAFIKLARI) ÇEHRELERİNDEN TANIYACAK VE ASHABI İLE BİRLİKTE ONLARI (MANEN) DARMADAĞIN EDECEK." (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 283)
İmam Caferi Sadık aleyhisselam "'Suçlular çehrelerinden tanınacak' (Muhammed Suresi, 30), ayeti hakkında şöyle buyurdu: ALLAH ONLARI TANIR, LAKİN BU AYET KAİM (HZ. MEHDİ (as)) HAKKINDA NAZİL OLMUŞTUR. HZ. MEHDİ (AS) ONLARI (MÜNAFIKLARI) ÇEHRELERİNDEN TANIYACAK VE ASHABI İLE BİRLİKTE ONLARI (MANEN) DARMADAĞIN EDECEK." (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 283)
Ayrılanlar
da, muhalifler de ona (Hz. Mehdi (as)'a) zarar veremeyecek. O kendisinden
ayrılanlara rağmen muzaffer olarak yoluna devam edecektir. (Ramuz
e'l-Ehadis, s. 487) (Taberani'nin Kebir'inden)
Ey
insanlar, muhakkak Allah'ü Teala size ZALİMLERİ, MÜNAFIKLARI ve ONLARA UYANLARI menetmiş ve size ümmeti Muhammedin en
hayırlısı olan... Hz. Mehdi (as)'ı reis kılmıştır,
ona katılınız. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 31)
Nechül
Belağa'dan: İnananların Efendisi (sav) dedi ki: "O (Hz. Mehdi (as))
insanlardan saklanırken, İZ SÜRÜCÜLER ARASALAR BİLE ONUN AYAK
İZLERİNİ GÖRMEZLER. ... (Kitab-ül
Gaybet, [Bihar-ul Envar, cilt 51], Ansariyan Yayıncılık, derleyen: Muhammed
Bakır el-Meclisi, İran-Kum, 2003, s. 186)
Ahir
zamanda dinsizliğin iki cereyanı kuvvet bulacak:
Birisi: Nifak perdesi altında risalet-i Ahmediyeyi (asm) inkâr edecek, Süfyan namında müthiş bir şahıs, ehl-i nifakın başına geçecek, şeriatı İslâmiyenin tahribine çalışacaktır. Ona karşı, Âl-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranîsine bağlanan ehl-i velâyet ve ehl-i kemâlin başına geçecek, Âl-i Beytten MUHAMMED MEHDİ isminde bir zât-ı nuranî, o Süfyanın şahs-ı mânevîsi olan CEREYAN-I MÜNAFIKANEYİ ETKİSİZ HALE GETİRİP DAĞITACAKTIR. (ALTINCI İŞARET (Mektubat, s. 56-57))
Birisi: Nifak perdesi altında risalet-i Ahmediyeyi (asm) inkâr edecek, Süfyan namında müthiş bir şahıs, ehl-i nifakın başına geçecek, şeriatı İslâmiyenin tahribine çalışacaktır. Ona karşı, Âl-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranîsine bağlanan ehl-i velâyet ve ehl-i kemâlin başına geçecek, Âl-i Beytten MUHAMMED MEHDİ isminde bir zât-ı nuranî, o Süfyanın şahs-ı mânevîsi olan CEREYAN-I MÜNAFIKANEYİ ETKİSİZ HALE GETİRİP DAĞITACAKTIR. (ALTINCI İŞARET (Mektubat, s. 56-57))
Kıyamet
kopmaz, ümmetimden bir taife herkes üzerinde hakim olmadıkça. ONLAR
KENDİLERİNİ TERK EDENLERİN TERK ETMESİNE ALDIRMAZLAR ve kendilerine yardım edene de
aldırmazlar. (Ramuz El-Ehadis, 472 -Hanbelin
Müsned'i - Buhari - Müslim)
ÜMMETİMDEN
BİR CEMAAT DEVAMLI OLARAK Allah'ın emri üzerine DÜŞMANLA KAHREDERCESİNE
MÜCADELE EDECEK, MUHALİFLERİ KENDİLERİNE HİÇBİR ZARAR VEREMEYECEK. Bu (hal kıyamete kadar böyle devam
edecek.)(Kıyamet Alametleri,
28)
O (Hz.
Mehdi (as)) bir süre onlardan uzaklaşacak, böylece dalalet ehli ayrılacaktır. Öyle ki
cahil şöyle diyecek: Allah'a ulaşmak konusunda al-i Muhammed'e
(Peygamberimiz (sav)'in soyundan birine)) ihtiyaç yoktur." (Gaybet-i Numani, s. 161)
MÜNAFIKLARLA İLGİLİ KURAN AYETLERİ
PEYGAMBERE
İSYANI TEŞVİK ETMELERİ
'Gizli toplantıların fısıldaşmalarından' (kulis) men' edilip
sonra men' edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve Peygamber'e isyanı
(aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni
Allah'ın selamladığı biçimde selamlamıyorlar. Ve kendi kendilerine:
"Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azab etse ya." derler. Onlara
cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir. (Mücadele Suresi, 8)
Şüphesiz 'gizli toplantıların fısıldaşmaları' (kulis) iman
edenleri üzüntüye düşürmek için ancak şeytan (ürünü olan işler)dandır. Oysa
Allah'ın izni olmaksızın o onlara hiçbir şeyle zarar verecek değildir. Şu halde
mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler. (Mücadele Suresi, 10)
Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı. Ve sana karşı
birtakım işler çevirmişlerdi. Sonunda onlar, istemedikleri halde hak geldi ve
Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı. (Tevbe Suresi, 48)
Onlar, insanlardan gizlerler de Allah'tan gizlemezler. Oysa O,
kendileri, sözden (plan olarak) hoşnut olmayacağı şeyi 'geceleri düzenleyip
kurarlarken,' onlarla beraberdir. Allah, yaptıklarını kuşatandır. (Nisa Suresi, 108)
"Tamam-kabul" derler. Ama yanından çıktıkları zaman
onlardan bir grup karanlıklarda senin söylediğinin tersini kurarlar. Allah
karanlıklarda kurduklarını yazıyor. Sen de onlardan yüz çevir ve Allah'a
tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. (Nisa Suresi, 81)
MÜNAFIKLARIN
HABER TAŞIMASI, KÖTÜLÜK VE ZARARDAN BAŞKA BİRŞEY VERMEMELERİ
Sizinle birlikte çıksalardı, size 'kötülük ve zarardan' başka
bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba
yürütürlerdi. İçinizde onlara 'haber taşıyanlar' vardır. Allah, zulmedenleri
bilir. (Tevbe Suresi 47)
İnsanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret
gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir. (Sözde) Allah'ı
ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlarlar
ve şuurunda değiller. Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını
arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab
vardır. (Bakara Suresi, 8-10)
Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır;
kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar... (Tevbe
Suresi, 67)
MÜNAFIKLARIN
ALLAH'IN ELÇİSİ VE MÜMİNLERİ TAKDİR EDEMEMELERİ
Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allah'ın, O'nun Resûlü'nün ve
mü'minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar." (Münafıkun
Suresi, 8)
GERİDE
KALMAYI SEÇMELERİ
Allah'ın elçisine muhalif olarak (savaştan) geri kalanlar
oturup-kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla
mücadele etmeyi çirkin görerek: "Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın"
dediler. De ki: "Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir." Bir
kavrayıp-anlasalardı. (Tevbe Suresi, 81)
ÖDLERİ
KOPAN BİR TOPLULUK OLMALARI
Gerçekten sizden olduklarına dair Allah adına yemin ederler.
Oysa onlar sizden değildirler. Ancak onlar ödleri kopan bir topluluktur. Eğer
onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya girebilecekleri bir yer
bulsalardı hızla oraya yönelip koşarlardı. (Tevbe Suresi, 56-57)
Sanki onlar, ürkmüş yaban eşekleri gibidirler; Arslandan
korkup-kaçmışlar. (Müddessir Suresi, 50, 51)
MÜMİNLERE
KARŞI KİNLİ VE ÖFKELİ OLMALARI
Sizler, işte böylesiniz; onları seversiniz, oysa onlar sizi
sevmezler. Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaştıklarında
"inandık" derler, kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kin ve
öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki: "Kin ve öfkenizle
ölün." Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir. (Al-i İmran
Suresi, 119)
Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, Allah'ın kinlerini hiç
(ortaya) çıkarmayacağını mı sandılar? (Muhammed Suresi, 29)
... Hayır, onlar 'tartışmacı ve düşman' bir kavimdir. (Zuhruf Suresi, 58)
Yoksa onlar Allah'ın kendi fazlından insanlara verdiklerini mi
kıskanıyorlar?.. (Nisa Suresi, 54)
Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet
ettiğindeyse buna sevinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların
'hileli düzenleri' size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta
olduklarını kuşatandır. (Al-i İmran Suresi, 120)
Eğer sizi ele geçirecek olurlarsa, size düşman kesilirler,
ellerini ve dillerini kötülükle size uzatırlar. Onlar sizin inkar etmenizi
içten arzu etmişlerdir. (Mümtehine Suresi, 2)
MÜMİNLERİN
ARASINI AÇMAYA ÇALIŞMALARI
Zarar vermek inkârı (pekiştirmek) mü'minlerin arasını ayırmak ve
daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler ve:
"Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya)
Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir. (Tevbe
Suresi, 107)
Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı, onlar mutlaka
seni izlerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. "Eğer güç yetirseydik
muhakkak seninle birlikte (savaşa) çıkardık." diye sana Allah adına
yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onların
gerçekten yalan söylediklerini biliyor. (Tevbe Suresi, 42)
Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanından
çıkıp-gittikleri zaman, ilim verilenlere derler ki: "O biraz önce ne
söyledi?" İşte onlar; Allah, onların kalplerini mühürlemiştir ve onlar
kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır. (Muhammed
Suresi, 16)
ALLAH'IN VAADİNİN UZAK
GELMESİ
İşte orada, iman edenler, sınanmış ve şiddetli bir sarsıntıyla
sarsıntıya uğratılmışlardı.
Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: "Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vadetmedi" diyorlardı.
Onlardan bir grup da hani şöyle demişti: "Ey Yesrib (Medine) halkı, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde dönün." Onlardan bir topluluk da: "Gerçekten evlerimiz açıktır" diye Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı. (Ahzab Suresi, 11, 12, 13)
Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: "Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vadetmedi" diyorlardı.
Onlardan bir grup da hani şöyle demişti: "Ey Yesrib (Medine) halkı, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde dönün." Onlardan bir topluluk da: "Gerçekten evlerimiz açıktır" diye Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı. (Ahzab Suresi, 11, 12, 13)
MÜNAFIKLAR
EN BÜYÜK AZABA UĞRAYACAKLARDIR
Gerçekten münafıklar,
ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara
bir yardımcı bulamazsın. (Nisa Suresi, 145)
Münafıklara müjde ver: Onlar için gerçekten acıklı bir azab vardır. (Nisa Suresi, 138)
Münafıklara müjde ver: Onlar için gerçekten acıklı bir azab vardır. (Nisa Suresi, 138)
KESİN
SÖZ VERDİKTEN SONRA BOZMALARI
Ki (bunlar) Allah'ın ahdini, onu kesin
olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah'ın
kendisiyle birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk
çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır. (Bakara Suresi, 27)
Ki (bunlar) Allah'ın ahdini, onu kesin
olarak onayladıktan sonra bozarlar... (Bakara Suresi, 27)
Onlardan çoğunun inkara sapanlarla dostluklar
kurduklarını görürsün... (Maide Suresi, 80)
Eğer onlara (şehrin her) yanından girilseydi sonra da
kendilerinden fitne (karışıklık çıkarmaları) istenmiş olsaydı, hiç şüphesiz
buna yanaşır ve bunda pek az (zaman) dışında (kararsız) kalmazlardı. Oysa
andolsun, daha önce 'arkalarını
dönüp kaçmayacaklarına' dair Allah'a söz vermişlerdi; Allah'a
verilen söz (ahid) ise, (ağır bir) sorumluluktur. (Ahzab Suresi, 14-15)
MÜŞRİKLER, MÜNAFIKLAR
VE İNKARCILARIN HZ. MEHDİ (AS)'A VE HZ. MEHDİ (AS)'IN YANINDAKİ MÜMİN
TOPLULUĞUNA DÜŞMAN OLDUKLARINA DAİR KURAN AYETLERİ
HER KİM ALLAH'A, MELEKLERİNE, ELÇİLERİNE, CİBRİL'E VE MİKAİL'E
DÜŞMAN İSE, artık şüphesiz Allah da
kafirlerin düşmanıdır." (Bakara Suresi, 98)
İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri
senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Allah'ı şahid getirir;OYSA O AZILI
BİR DÜŞMANDIR. (Bakara Suresi, 204)
Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar SİZE
KÖTÜLÜK VE ZARAR VERMEYE ÇALIŞIYOR, SİZE ZORLU BİR SIKINTI VERECEK ŞEYDEN
HOŞLANIRLAR. BUĞZ (VE DÜŞMANLIKLARI) AĞIZLARINDAN DIŞA VURMUŞTUR,
sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık;
belki akıl erdirirsiniz. (Al-i İmran Suresi, 118)
ALLAH, SİZİN DÜŞMANLARINIZI DAHA İYİ BİLENDİR; bir veli
(en güvenilir bir dost) olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah yeter. (Nisa Suresi, 45)
Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa
çıktığınızda), KAFİRLERİN
SİZE BİR KÖTÜLÜK YAPMALARINDAN KORKARSANIZ, namazı
kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. ŞÜPHESİZ
KAFİRLER, SİZİN APAÇIK DÜŞMANLARINIZDIR. (Nisa Suresi, 101)
Size geldiklerinde: "İnandık" derler. Oysa onlar
inkarla girmişlerdir ve yine onunla çıkmışlardır. Allah, gizli tutmakta
olduklarını daha iyi bilir. ONLARDAN
ÇOĞUNUN GÜNAHTA, DÜŞMANLIKTA ve haram
yiyicilikte ÇABALARINA
HIZ KATTIKLARINI GÖRÜRSÜN. Yapmakta
oldukları ne kötüdür. (Maide Suresi, 61-62)
Andolsun, İNSANLAR
İÇİNDE, MÜ'MİNLERE EN ŞİDDETLİ DÜŞMAN OLARAK YAHUDİLERİ VE MÜŞRİKLERİ BULURSUN. ... (Maide Suresi, 82)
BÖYLECE HER PEYGAMBERE, İNSAN VE CİN ŞEYTANLARINDAN BİR DÜŞMAN
KILDIK ... (En'am Suresi, 112)
Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar
hazırlayın. Bununla, ALLAH'IN
DÜŞMANI VE SİZİN DÜŞMANINIZI VE BUNLARIN DIŞINDA SİZİN BİLMEYİP ALLAH'IN
BİLDİĞİ DİĞER (DÜŞMANLARI) KORKUTUP-CAYDIRASINIZ. Allah
yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve siz haksızlığa
uğratılmazsınız. (Enfal Suresi, 60)
Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik; FİRAVUN VE
ASKERLERİ AZGINLIKLA VE DÜŞMANLIKLA PEŞLERİNE DÜŞTÜ... (Yunus Suresi, 90)
Sonra (Allah) kıyamet günü onları aşağılık kılacak ve diyecek
ki: "HAKLARINDA
(MÜ'MİNLERE KARŞI) DÜŞMAN KESİLDİĞİNİZ ORTAKLARIM HANİ NEREDE?" ..." (Nahl Suresi, 27)
İşte böyle; Biz, HER
PEYGAMBERE SUÇLU-GÜNAHKARLARDAN BİR DÜŞMAN KILDIK. Yol
gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter. (Furkan Suresi, 31)
Dediler ki: "Bizim ilahlarımız mı daha hayırlı, yoksa o
mu?" Onu yalnızca bir tartışma-konusu olsun diye (örnek) verdiler. Hayır, ONLAR
'TARTIŞMACI VE DÜŞMAN' BİR KAVİMDİR. (Zuhruf Suresi, 58)
'Gizli toplantıların fısıldaşmalarından' (kulis) men'
edilip sonra men' edildikleri şeye dönenleri; GÜNAH,
DÜŞMANLIK VE PEYGAMBER'E İSYANI (ARALARINDA) FISILDAŞANLARI GÖRMÜYOR MUSUN? Onlar sana
geldikleri zaman, seni Allah'ın selamladığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi
kendilerine: "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azab etse ya."
derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş
yeridir. (Mücadele Suresi, 8)
EY İMAN EDENLER, BENİM DE DÜŞMANIM, SİZİN DE DÜŞMANINIZ OLANLARI veliler
edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size
geleni inkar etmişler, Rabbiniz olan Allah'a inanmanızdan dolayı elçiyi de,
sizi de (yurtlarınızdan) sürüp-çıkarmışlardır. ... (Mümtehine Suresi, 1)
Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini
kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar
(sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından
dolayı da) Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. ONLAR
DÜŞMANDIRLAR, BU YÜZDEN ONLARDAN KAÇINIP-SAKININ. Allah
onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar. (Münafikun Suresi, 4)
Ey iman edenler, gerçek şu ki, SİZİN
EŞLERİNİZDEN VE ÇOCUKLARINIZDAN BİR KISMI SİZLER İÇİN (BİRER) DÜŞMANDIRLAR. Şu halde
onlardan sakının. Yine de affeder, hoş görür (kusurlarını yüzlerine vurmaz) ve
bağışlarsanız, artık elbette Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Tegabün Suresi, 14)
İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri
senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Allah'ı şahid getirir;OYSA O AZILI
BİR DÜŞMANDIR. (Bakara Suresi, 204)
Ey Peygamber, KAFİRLERLE
VE MÜNAFIKLARLA cehd et
(çaba harca) ve onlara karşı sert ve caydırıcı davran. Onların barınma yerleri
cehennemdir, ne kötü bir yataktır o!..(Tevbe
Suresi, 73)
KAFİRLERE VE MÜNAFIKLARA itaat etme, EZİYETLERİNE
ALDIRMA ve Allah'a
tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. (Ahzab Suresi, 48)
Andolsun, eğer MÜNAFIKLAR,
KALPLERİNDE HASTALIK BULUNANLAR ve ŞEHİRDE
KIŞKIRTICILIK YAPAN (YALAN HABER YAYAN)LAR (bu
tutumlarına) bir son vermeyecek olurlarsa, gerçekten seni onlara saldırtırız,
sonra orada seninle pek az (bir süre) komşu kalabilirler. (Ahzab Suresi, 60)
Şehirde dokuzlu bir çete vardı, YERYÜZÜNDE
BOZGUN ÇIKARIYORLAR ve DİRLİK-DÜZENLİK
BIRAKMIYORLARDI. Kendi
aralarında ALLAH ADINA
AND İÇEREK, DEDİLER Kİ: "GECE MUTLAKA ONA VE AİLESİNE BİR BASKIN
DÜZENLEYELİM, sonra
velisine: Ailesinin yok oluşuna biz şahid olmadık ve gerçekten bizler doğruyu
söyleyenleriz, diyelim." ONLAR
HİLELİ BİR DÜZEN KURDU. Biz de (onların
hilesine karşı) onların farkında olmadığı bir düzen kurduk. ... (Neml Suresi, 48-50)
(Allah,) Gözlerin HAİNLİKLERİNİ
ve GÖĞÜSLERİN SAKLADIKLARINI bilir. (Mümin Suresi, 19)
Şüphesiz Allah, (müşriklerin saldırı ve sinsi tuzaklarını) iman
edenlerden uzaklaştırmaktadır. Gerçekten Allah, HAİN VE
NANKÖR OLAN KİMSEYİ sevmez. (Hac Suresi, 38)
Hani o inkar edenler, SENİ
TUTUKLAMAK ya da ÖLDÜRMEK VEYA SÜRGÜN ETMEK amacıyla,
tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir
karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin)
hayırlısıdır. (Enfal Suresi, 30)
Ona bir DÜZEN
(TUZAK) KURMAK İSTEDİLER, fakat Biz
onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık. (Enbiya Suresi, 70)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder