26 Haziran 2014 Perşembe

Hz. Mehdi (as) döneminin münafıkları tarihteki en azılı münafıklar olacaktır

HZ. MEHDİ (AS)'IN CEMAATİ ''TEMİZ VE BEREKETLİ BİR BUĞDAYA'' BENZEYECEKTİR. ARALARINDAN ÇIKAN MÜNAFIKLAR DA, ''BU BUĞDAYA MUSALLAT OLAN ASALAK, İĞRENÇ BUĞDAY KURTLARI'' GİBİ OLACAKLARDIR

Esbağ bin Nebate der ki: Emirülmüminin Ali aleyhisselam şöyle buyurdu: "... Öyle ki sizden sadece gözdeki sürme kadar veya yemekteki tuz kadar kalacaktır. Ve ben size bir örnek vereceğim: Adamın birinin bir miktar buğdayı vardır. Onu temizler ve bir eve koyar, uzun bir süre sonra geri döndüğünde onun kurtlandığını görür, onu tekrar ayıklar ve temizler sonra tekrar evin içine koyar. Uzun bir süre sonra döndüğünde onun tekrar kurtlandığını görür. Tekrar onu ayıklar ve temizler ve hep aynı işi tekrarlar. SONUNDA KURTLARIN HİÇ ZARAR VEREMEDİĞİ ÇOK AZ SAĞLAM BUĞDAY KALIR. İşte siz de böylesiniz. SONUNDA İÇİNİZDE FİTNELERİN ASLA ZARAR VEREMEDİĞİ ÇOK AZ BİR GRUP KALACAKTIR." (Aynı hadisi Ahmet bin Muhammed bin Said de nakleder.) (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 246)
Hadiste Hz. Mehdi (as) cemaatinden çıkan münafıkların, "buğdaya musallat olan iğrenç kurtlar" gibi oldukları haber verilmiştir. Hz. Mehdi (as) cemaati, "buğday gibi, ilerde açıp serpilecek, gelişip büyüyecek, bereket getirecek, gelecek vadeden bir nimete" benzetilmiştir. Münafıkların da, "buğdayı içten tahrip etmeye çalışan, kurt gibi iğrenç ve habis varlıklar oldukları" haber verilmiştir.
Hadiste, sahibinin buğdayı temizleyeceği ama buğdayın yine kurtlanacağı; sahibi her defasında bu işlemi tekrarladıktan sonra, en sonunda buğdayda hiç kurt kalmayacağı anlatılmıştır. Bu bilgilere göre, buğdaydaki iğrenç ve asalak kurtların ayıklanıp buğdayın pislikten temizlenmesi gibi; Hz. Mehdi (as) cemaati de bir süre sonra münafıklardan temizlenip sonunda tertemiz bir cemaatle vazifesini yapacaktır.

HZ. MEHDİ (AS) MÜNAFIK KARAKTERLİ İNSANLARI SİMALARINDAN TANIYACAKTIR

… Ebu Basir'den: 
İmam Caferi Sadık aleyhisselam "'Suçlular çehrelerinden tanınacak' (Muhammed Suresi, 30), ayeti hakkında şöyle buyurdu: ALLAH ONLARI TANIR, LAKİN BU AYET KAİM (HZ. MEHDİ (AS)) HAKKINDA NAZİL OLMUŞTUR. HZ. MEHDİ (AS) ONLARI (MÜNAFIKLARI) ÇEHRELERİNDEN TANIYACAK VE ASHABI İLE BİRLİKTE ONLARI (MANEN) DARMADAĞIN EDECEK."(Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 283)

HZ. İSA (AS) VE HZ. MEHDİ (AS)'IN GELİŞİ KONUSUNDA, 'ALLAH VE RESULÜ, BİZE BOŞ BİR ALDANIŞTAN BAŞKA BİR ŞEY VADETMEDİ' DİYENLER OLACAKTIR

HANİ, MÜNAFIK OLANLAR VE KALPLERİNDE HASTALIK BULUNANLAR: "ALLAH VE RESULÜ, BİZE BOŞ BİR ALDANIŞTAN BAŞKA BİR ŞEY VADETMEDİ" DİYORLARDI. (AHZAB SURESİ, 12)
Allah Kuran'da, kalplerinde hastalık olan kimselerin "Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vadetmedi" diyeceklerini bildirmiştir. Bu ayet işari manada, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın gelişinden ümit kesen kimselerin durumuna da işaret etmektedir. Zira bu kimseler, Peygamberimiz (sav)'in     hadisleriyle haber verdiği "Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın gelişini inkar etmekte" ve Peygamberimiz (sav)'in de bu konudaki sözlerinin sözde "asılsız olduğunu" öne sürmektedirler. Günümüzde de, pek çok yerde Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın gelmeyeceği ile ilgili yazılar çıkmakta, daha da önemlisi İslam alimi olarak bilinen kimi kişiler bu yönde fikir beyan etmektedirler.
Oysa ki bu insanların bu şekilde "Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın gelişinin gerçek olmadığına" ve sözde "boş bir vaat" olduğuna inanmaları da Peygamberimiz (sav)'in gerçekleşeceğini vaadettiği olaylardan biridir. Zira Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın gelişlerinin yaklaştığını gösteren ahir zaman alametlerinden birinin, "Hz. Mehdi (as) gelmeyecekmiş, Hz. Mehdi (as) yokmuş" sözlerinin yaygınlaşması olduğu bildirilmiştir. Bu konudaki hadislerden bazıları şöyledir:
"İnsanların ümitsiz olduğu ve "HİÇ HZ. MEHDİ (AS) FALAN YOKMUŞ" DEDİĞİ BİR SIRADA ALLAH HZ. MEHDİ (AS)'I GÖNDERİR..."(Ali Bin Husameddin el-Muttaki, Kitab-ul Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)
"...  HZ. MEHDİ (AS), Resulullah (sav)'in bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve ÇIKIŞINDAN ÜMİT KESİLDİĞİ BİR SIRADA ÇIKAR..." (Ali Bin Husameddin el-Muttaki, Kitab-ul Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)
... ONUN (HZ. MEHDİ (AS)'IN) ZUHURU ÜMİTSİZLİK VE YEİS ESNASINDADIR. (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 274)
HALK TAM ZUHURDAN ÜMİDİNİ KESTİĞİ ANDA O (HZ. MEHDİ (AS)) ZUHUR EDECEKTİR! Onun zamanında yaşayıp ona yardım edenlere ne mutlu! Ona düşmanlık besleyip, ona ve onun emrine karşı çıkanlara ve onun düşmanlarından olanlara eyvahlar olsun!(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 301)

Davud bin Kesir-i Rıkki der ki: "İmam Ebu Abdullah aleyhisselam'a şöyle arzettim: ...Bu emir (yani kıyam) (Hz. Mehdi) çok uzadı öyle ki, kalplerimiz daraldı ve derin hüzünden dolayı ölüyoruz. Buyurdu ki: "BU ZUHUR, DAHA ÜMİTSİZ VE HÜZÜNÜN DAHA ÇOK OLDUĞU BİR ZAMANDA VUKU BULACAKTIR." (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 208)
Ahir zaman alametlerinin birbiri ardınca gerçekleştiği içerisinde bulunduğumuz bu dönem, Hz. İsa (as)'ın ikinci kez yeryüzüne gelişinin ve Hz. Mehdi (as)'ın ortaya çıkışının çok yaklaştığını göstermektedir. Allah'ın izniyle bu iki mubarek şahıs, tam olarak Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde belirtildiği şekilde zuhur edecek ve tüm yeryüzünde İslam ahlakını yerleşik kılacaklardır.

MÜNAFIKLAR HZ. MEHDİ (AS)'DAN ÇEKİNECEKLERDİR

DAHA BİR ÇOK İNSAN KURAN'DAN ÇOK ONUN (HZ. MEHDİ (AS)'IN) KORKUSU NEDENİYLE GÜNAHLARDAN KAÇINACAKTIR... (Al-Futuhatu'l Makkiyah, sf. 6)
Bir kısım insanlar Hz. Mehdi (as)'ın güçlü ferasetinden, basiretinden ve aklından çok çekineceklerdir. Bundan dolayı kendilerini iman ediyor gibi gösterecek ve Müslüman gibi yaşamak zorunda kalacaklardır. Ahlaksızlık yapmaya güç ve cesaret bulamayacaklardır.

MÜNAFIKLARIN FİTNECİ VE KATI KALPLİ OLMASI

... fakat KALPLERİ KURT KALBİ GİBİ KATI olacaktır. (Tirmizi, Zühd, 60)
HİÇBİR ŞEY SENİ ONA BİAT ETMEKTEN (ONUN TALEBESİ OLMAKTAN, ONA TABİ OLMAKTAN) ALIKOYMASIN, SENİ ENGELLEYENLER HER ZAMAN FİTNEYE SIĞINANLARDIR. EĞER KONUŞURLARSA ŞERR KONUŞURLAR, eğer susarlarsa fasit ve fasıktırlar. (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 252)

HZ. MEHDİ (AS) CEMAATİNDEKİ MÜNAFIKLARIN DECCALİN PEŞİNDEN GİDİŞİ

... Sonra MEDİNE ŞEHRİ SAKİNLERİYLE BERABER ÜÇ DEFA SALLANACAK, BUNUN ÜZERİNE (MEDİNE'DE BULUNAN) MÜNAFIK ERKEKLER VE KADINLARDAN HİÇ KİMSE KALMAYIP HEPSİ ONUN YANINA GİDECEKLER ve BÖYLECE DEMİRCİ KÖRÜĞÜNÜN DEMİRİN KİRİNİ, PASINI GİDERİP ATTIĞI GİBİ MEDİNE'DE PİSLİĞİ (YANİ HABİS İNSANLARI) DIŞINA ATACAK VE O GÜNE KURTULUŞ GÜNÜ DENECEKTİR. (Mace Cilt 10, s. 331-335)

MÜNAFIKLARIN GİTMESİNDEN SONRA HZ. MEHDİ (AS)'IN ZUHURU

Süleyman bin Bilâl der ki: İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam babasından o da dedesinden nakleder ki Hz. Hüseyn aleyhisselam şöyle buyurdu: Birgün adamın biri Emirülmüminin Ali aleyhisselam'ın yanına gelerek: "Ey Emirülmüminin! Bize Mehdi'nizden bahseder misin? Diye arzedince şöyle buyurdu: "GİTMESİ GEREKENLER GİDİP DE MÜMİNLER AZALDIĞINDA VE FİTNECİLER GİTTİĞİNDE İŞTE ORADA (YANİ UZAK BİR YERDE ZUHUR EDECEKTİR.)"(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, Sf 250)

HZ. MEHDİ (AS) VE CEMAATİ AYRILANLARDAN ETKİLENMEYECEKTİR

Hz. Muaviye (ra)'dan rivayet edilmiştir: "ÜMMETİMDEN BİR TAİFE HERKES ÜZERİNE HAKİM OLMADIKÇA KIYAMET KOPMAZ. ONLAR KENDİLERİNİ TERK EDENLERE ALDIRMAZLAR VE KENDİLERİNE YARDIM EDENE DE ALDIRMAZLAR.(Ramuz el-hadis, 476 (İbni Mace)
Hz. Cabir (ra)'dan rivayet edilmiştir: "BU İŞ ONDAN AYRILANLARA RAĞMEN MUZAFFER OLARAK DEVAM EDECEKTİR. MUHALİFLERİN VE AYRILANLARIN ONA ZARARI OLMAZ."(Ramuz el-hadis 487)
Sevban (r.a)dan rivayet edilmiştir; Resullullah (sav) buyurdu ki: "ÜMMETİMDEN BİR CEMAAT ALLAH'IN EMRİ TAHAKKUK EDİNCEYE KADAR BATILA GALEBE ÇALAŞARAK HAK ÜZERE DEVAM EDECEK VE ONLARI YARDIMCISIZ BIRAKANLAR ONLARA ZARAR VEREMEYECEKLERDİR."(Sünen-I Tirmizi, 4/91)

HZ. MEHDİ (AS) CEMAATİNİN MÜNAFIKLARDAN TEMİZLENİP ARINMASI

"... ELENECEKSİNİZ, TIPKI ALTININ ELENDİĞİ GİBİ. VE TIPKI ALTIN GİBİ AYIKLANIP SAF OLACAKSINIZ." (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 236)
Abdullah bin Ömer-i Yemâni, bir ricalden nakleder ki imam Muhammed Bâkır aleyhisselam şöyle buyurdu: "GÖZDEKİ SÜRMENİN TEMİZLENDİĞİ GİBİ TEMİZLENECEKSİNİZ EY ÂL-İ MUHAMMED'İN ŞİİLERİ. Ve gözün sahibi sürmeyi gözüne ne zaman sürecegini bilir ama ne zaman sürmeyi sileceğini bilmez. İŞTE AYNI ŞEKİLDE SABAHLEYİN BİZİM ŞERİATIMIZA VE EMRİMİZE UYAN AKŞAMLEYİN ONDAN ÇIKACAKTIR. AKŞAM BİZİM ŞERİATIMIZA VE EMRİMİZE UYAN İSE SABAHLEYİN ONDAN ÇIKACAKTIR. (Gaybet-i numani,  s.241)

HZ. MEHDİ (AS), ATEŞİN EN ALÇAK TABAKASINDA YER ALACAKLARI BİLDİRİLEN MÜNAFIKLAR İLE FİKRİ OLARAK MÜCADELE EDECEKTİR

O (Hz. Mehdi (as)) bir süre onlardan uzaklaşacak, böylece dalalet ehli ayrılacaktır. Öyle ki cahil şöyle diyecek: "Allah'a ulaşmak konusunda al-i Muhammed'e (Peygamberimiz (sav)'in soyundan birine)) ihtiyaç yoktur." (Gaybet-i Numani, s. 161)
Allah insanlık tarihi boyunca her kavme, hak dini, güzel ahlakı, ahiretin varlığını, dünya hayatının geçiciliğini anlatacak peygamberler ve elçiler göndermiştir. Allah bu elçileri vesile ederek insanları hidayete ve hak dine davet etmiştir.
Hz. Mehdi (as) da Peygamberimiz (sav) tarafından Hicri 1400'de geleceği müjdelenmiş olan insanların hidayetine vesile olacak bir elçidir. Allah, Hz. Mehdi (as)'ın eliyle deccaliyet sistemini; Darwinizm, materyalizm, komünizm, faşizm gibi insanlara acı, huzursuzluk ve savaş getiren, tüm dünyayı kana ve gözyaşına boğan bu şeytani sistemleri fikren etkisiz hale getirecektir. Hz. Mehdi (as) döneminde insanlar Allah'a iman edecek, Kuran ahlakını benimseyecek, Peygamberimiz (sav)'in sünnetine uygun yaşayacak, barış, kardeşlik, birlik ve huzur içinde olacaklardır.
Ancak bu ortamın öncesinde Hz. Mehdi (as); bir süre talebeleriyle birlikte gözlerden uzak bir yaşam sürecektir. Bu süreçte, talebeleri arasında kendini Müslüman gibi gösteren ancak gerçekte iman etmeyen münafıklar çıkacak bunlardan bazıları Hz. Mehdi (as)'ın yanından; "Allah'a iman etmek için Peygamber (sav) soyundan bir kişiye ihtiyacımız yok..." türünde misaller vererek ayrılacaklardır. Tarih boyunca Allah'ın peygamberlerinin, elçilerin, müceddidlerin, müçtehidlerin, büyük alimlerin, mürşitlerin inkarcılar tarafından kabullenilmemesi gibi talebeleri arasından çıkan bazı münafıklar da Hz. Mehdi (as)'ı kabullenmek istemeyeceklerdir:
Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlandı... (Fatır Suresi, 25)
Oysa ki, din ahlakından uzaklaşıldığı, kötülüğün, şiddetin, adaletsizliğin ve ahlaksızlığın arttığı zamanlarda Allah; toplumlara hak dini anlatacak, onları haram eylemlerden sakındıracak ve iyiliği emredecek peygamberler, elçiler, müceddidler, mürşitler, hidayet önderleri göndererek insanları din ahlakına davet etmiştir.
Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır. (Araf Suresi, 35)
Ahir zamanda; fitnenin, kötülüğün iyice arttığı, haramların helal, helallerin haram sayıldığı böyle bir dönemde de Allah, Hz. Mehdi (as)'ı ahir zamanın en büyük müceddidi (yenileyen, her yüz yıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyacına göre ders vermek üzere gönderilen büyük âlim), hakimi, mürşidi ve kutb-u azamı olarak gönderecektir. Üstad Said Nursi Hazretleri, Hz. Mehdi (as)'ın ahir zamanın büyük fesadı zamanında gönderileceğini Mektubat'ında şöyle bildirmiştir:
"Cenab-ı Hak; ... ahir zamanın en büyük fesadı zamanında; elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid (ihtiyaç olduğunda âyet ve hadislerden hüküm çıkaran büyük İslâm alimleri ve önderleri), hem hakim, hem Mehdî, hem mürşid, hem kutb-u a'zam (zamanın en büyük dini lideri) olarak bir zat-ı nuranîyi (nurlu bir şahsı) gönderecek ve o zat da, Ehl-i Beyt-i Nebevîden Hz. Peygamber (sav)'in soyundan) olacaktır." (Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, s. 49)
Hz. Mehdi (as) insanlar arasında Kuran-ı Kerim ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetiyle hükmedecektir. Münafıklar ve Allah'ı inkar edenler ne kadar engellemeye çalışsalar da Hz. Mehdi (as) Allah'ın izniyle görevini en güzel şekilde yerine getirecektir.
Hadiste ayrıca "al-i Muhammed" ifadesiyle, Hz. Mehdi (as)'ın Peygamberimiz (sav)'in soyundan olduğuna da bir keze daha dikkat çekilmiştir.

PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN RİVAYETLERİNDEN HZ. MEHDİ (AS) DÖNEMİNDEKİ MÜNAFIKLARIN KARAKTERİ

DAHA BİR ÇOK İNSAN KURAN'DAN ÇOK ONUN (HZ. MEHDİ (AS)'IN) KORKUSU NEDENİYLE GÜNAHLARDAN KAÇINACAKTIR... (Al-Futuhatu'l Makkiyah, s. 6)
Esbağ bin Nebate der ki: Emirülmüminin Ali aleyhisselam şöyle buyurdu: "... Öyle ki sizden sadece gözdeki sürme kadar veya yemekteki tuz kadar kalacaktır. Ve ben size bir örnek vereceğim: Adamın birinin bir miktar buğdayı vardır. Onu temizler ve bir eve koyar, uzun bir süre sonra geri döndüğünde onun kurtlandığını görür, onu tekrar ayıklar ve temizler sonra tekrar evin içine koyar. Uzun bir süre sonra döndüğünde onun tekrar kurtlandığını görür. Tekrar onu ayıklar ve temizler ve hep aynı işi tekrarlar. SONUNDA KURTLARIN HİÇ ZARAR VEREMEDİĞİ ÇOK AZ SAĞLAM BUĞDAY KALIR.İşte siz de böylesiniz. Sonunda içinizde fitnelerin asla zarar veremediği çok az bir grup kalacaktır." (Aynı hadisi Ahmet bin Muhammed bin Said de nakleder.) (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 246)
… Ebu Basir'den:
İmam Caferi Sadık aleyhisselam "'Suçlular çehrelerinden tanınacak' (Muhammed Suresi, 30), ayeti hakkında şöyle buyurdu: ALLAH ONLARI TANIR, LAKİN BU AYET KAİM (HZ. MEHDİ (as)) HAKKINDA NAZİL OLMUŞTUR. HZ. MEHDİ (AS) ONLARI (MÜNAFIKLARI)              ÇEHRELERİNDEN TANIYACAK VE ASHABI İLE BİRLİKTE ONLARI (MANEN) DARMADAĞIN EDECEK." (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 283)
Ayrılanlar da, muhalifler de ona (Hz. Mehdi (as)'a) zarar veremeyecek. O kendisinden ayrılanlara rağmen muzaffer olarak yoluna devam edecektir. (Ramuz e'l-Ehadis, s. 487) (Taberani'nin Kebir'inden)
Ey insanlar, muhakkak Allah'ü Teala size ZALİMLERİ, MÜNAFIKLARI ve ONLARA UYANLARI menetmiş ve size ümmeti Muhammedin en hayırlısı olan... Hz. Mehdi (as)'ı reis kılmıştır, ona katılınız. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 31)
Nechül Belağa'dan: İnananların Efendisi (sav) dedi ki: "O (Hz. Mehdi (as)) insanlardan saklanırken, İZ SÜRÜCÜLER ARASALAR BİLE ONUN AYAK İZLERİNİ GÖRMEZLER. ... (Kitab-ül Gaybet, [Bihar-ul Envar, cilt 51], Ansariyan Yayıncılık, derleyen: Muhammed Bakır el-Meclisi, İran-Kum, 2003, s. 186)
Ahir zamanda dinsizliğin iki cereyanı kuvvet bulacak:
Birisi: Nifak perdesi altında risalet-i Ahmediyeyi (asm) inkâr edecek, Süfyan namında müthiş bir şahıs, ehl-i nifakın başına geçecek, şeriatı İslâmiyenin tahribine çalışacaktır. Ona karşı, Âl-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranîsine bağlanan ehl-i velâyet ve ehl-i kemâlin başına geçecek, Âl-i Beytten MUHAMMED MEHDİ isminde bir zât-ı nuranî, o Süfyanın şahs-ı mânevîsi olan CEREYAN-I MÜNAFIKANEYİ ETKİSİZ HALE GETİRİP DAĞITACAKTIR. (ALTINCI İŞARET (Mektubat, s. 56-57))
Kıyamet kopmaz, ümmetimden bir taife herkes üzerinde hakim olmadıkça. ONLAR KENDİLERİNİ TERK EDENLERİN TERK ETMESİNE ALDIRMAZLAR ve kendilerine yardım edene de aldırmazlar. (Ramuz El-Ehadis, 472 -Hanbelin Müsned'i  - Buhari - Müslim)
ÜMMETİMDEN BİR CEMAAT DEVAMLI OLARAK Allah'ın emri üzerine DÜŞMANLA KAHREDERCESİNE MÜCADELE EDECEK, MUHALİFLERİ KENDİLERİNE HİÇBİR ZARAR VEREMEYECEK. Bu (hal kıyamete kadar böyle devam edecek.)(Kıyamet Alametleri, 28)
O (Hz. Mehdi (as)) bir süre onlardan uzaklaşacak, böylece dalalet ehli ayrılacaktır. Öyle ki cahil şöyle diyecek: Allah'a ulaşmak konusunda al-i Muhammed'e (Peygamberimiz (sav)'in soyundan birine)) ihtiyaç yoktur." (Gaybet-i Numani, s. 161)

MÜNAFIKLARLA İLGİLİ KURAN AYETLERİ

PEYGAMBERE İSYANI TEŞVİK ETMELERİ
'Gizli toplantıların fısıldaşmalarından' (kulis) men' edilip sonra men' edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve Peygamber'e isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah'ın selamladığı biçimde selamlamıyorlar. Ve kendi kendilerine: "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azab etse ya." derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir. (Mücadele Suresi, 8)
Şüphesiz 'gizli toplantıların fısıldaşmaları' (kulis) iman edenleri üzüntüye düşürmek için ancak şeytan (ürünü olan işler)dandır. Oysa Allah'ın izni olmaksızın o onlara hiçbir şeyle zarar verecek değildir. Şu halde mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler. (Mücadele Suresi, 10)
Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı. Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi. Sonunda onlar, istemedikleri halde hak geldi ve Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı. (Tevbe Suresi, 48)
Onlar, insanlardan gizlerler de Allah'tan gizlemezler. Oysa O, kendileri, sözden (plan olarak) hoşnut olmayacağı şeyi 'geceleri düzenleyip kurarlarken,' onlarla beraberdir. Allah, yaptıklarını kuşatandır. (Nisa Suresi, 108)
"Tamam-kabul" derler. Ama yanından çıktıkları zaman onlardan bir grup karanlıklarda senin söylediğinin tersini kurarlar. Allah karanlıklarda kurduklarını yazıyor. Sen de onlardan yüz çevir ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. (Nisa Suresi, 81)
MÜNAFIKLARIN HABER TAŞIMASI, KÖTÜLÜK VE ZARARDAN BAŞKA BİRŞEY VERMEMELERİ
Sizinle birlikte çıksalardı, size 'kötülük ve zarardan' başka bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi. İçinizde onlara 'haber taşıyanlar' vardır. Allah, zulmedenleri bilir. (Tevbe Suresi 47)
İnsanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir. (Sözde) Allah'ı  ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlarlar ve şuurunda değiller. Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab vardır. (Bakara Suresi, 8-10)
Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar... (Tevbe Suresi, 67)
MÜNAFIKLARIN ALLAH'IN ELÇİSİ VE MÜMİNLERİ TAKDİR EDEMEMELERİ
Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allah'ın, O'nun Resûlü'nün ve mü'minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar." (Münafıkun Suresi, 8)
GERİDE KALMAYI SEÇMELERİ
Allah'ın elçisine muhalif olarak (savaştan) geri kalanlar oturup-kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücadele etmeyi çirkin görerek: "Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın" dediler. De ki: "Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir." Bir kavrayıp-anlasalardı. (Tevbe Suresi, 81)
ÖDLERİ KOPAN BİR TOPLULUK OLMALARI
Gerçekten sizden olduklarına dair Allah adına yemin ederler. Oysa onlar sizden değildirler. Ancak onlar ödleri kopan bir topluluktur. Eğer onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya girebilecekleri bir yer bulsalardı hızla oraya yönelip koşarlardı. (Tevbe Suresi, 56-57)
Sanki onlar, ürkmüş yaban eşekleri gibidirler; Arslandan korkup-kaçmışlar. (Müddessir Suresi, 50, 51)
MÜMİNLERE KARŞI KİNLİ VE ÖFKELİ OLMALARI
Sizler, işte böylesiniz; onları seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler. Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaştıklarında "inandık" derler, kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki: "Kin ve öfkenizle ölün." Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir. (Al-i İmran Suresi, 119)
Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, Allah'ın kinlerini hiç (ortaya) çıkarmayacağını mı sandılar? (Muhammed Suresi, 29)
... Hayır, onlar 'tartışmacı ve düşman' bir kavimdir. (Zuhruf Suresi, 58)
Yoksa onlar Allah'ın kendi fazlından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar?.. (Nisa Suresi, 54)
Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna sevinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların 'hileli düzenleri' size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarını kuşatandır. (Al-i İmran Suresi, 120)
Eğer sizi ele geçirecek olurlarsa, size düşman kesilirler, ellerini ve dillerini kötülükle size uzatırlar. Onlar sizin inkar etmenizi içten arzu etmişlerdir. (Mümtehine Suresi, 2)
MÜMİNLERİN ARASINI AÇMAYA ÇALIŞMALARI
Zarar vermek inkârı (pekiştirmek) mü'minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler ve: "Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya) Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir. (Tevbe Suresi, 107)
Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı, onlar mutlaka seni izlerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. "Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte  (savaşa) çıkardık." diye sana Allah adına yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor. (Tevbe Suresi, 42)
Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanından çıkıp-gittikleri zaman, ilim verilenlere derler ki: "O biraz önce ne söyledi?" İşte onlar; Allah, onların kalplerini mühürlemiştir ve onlar kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır. (Muhammed Suresi, 16)

ALLAH'IN VAADİNİN UZAK GELMESİ

İşte orada, iman edenler, sınanmış ve şiddetli bir sarsıntıyla sarsıntıya uğratılmışlardı.
Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: "Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vadetmedi" diyorlardı.
Onlardan bir grup da hani şöyle demişti: "Ey Yesrib (Medine) halkı, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde dönün." Onlardan bir topluluk da: "Gerçekten evlerimiz açıktır" diye Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı. 
(Ahzab Suresi, 11, 12, 13)
MÜNAFIKLAR EN BÜYÜK AZABA UĞRAYACAKLARDIR
Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın. (Nisa Suresi, 145)
Münafıklara müjde ver: Onlar için gerçekten acıklı bir azab vardır. 
(Nisa Suresi, 138)
KESİN SÖZ VERDİKTEN SONRA BOZMALARI
Ki (bunlar) Allah'ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah'ın kendisiyle birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır. (Bakara Suresi, 27)
Ki (bunlar) Allah'ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar... (Bakara Suresi, 27)
Onlardan çoğunun inkara sapanlarla dostluklar kurduklarını görürsün... (Maide Suresi, 80)
Eğer onlara (şehrin her) yanından girilseydi sonra da kendilerinden fitne (karışıklık çıkarmaları) istenmiş olsaydı, hiç şüphesiz buna yanaşır ve bunda pek az (zaman) dışında (kararsız) kalmazlardı. Oysa andolsun, daha önce 'arkalarını dönüp kaçmayacaklarına' dair Allah'a söz vermişlerdi; Allah'a verilen söz (ahid) ise, (ağır bir) sorumluluktur. (Ahzab Suresi, 14-15)

MÜŞRİKLER, MÜNAFIKLAR VE İNKARCILARIN HZ. MEHDİ (AS)'A VE HZ. MEHDİ (AS)'IN YANINDAKİ MÜMİN TOPLULUĞUNA DÜŞMAN OLDUKLARINA DAİR KURAN AYETLERİ

HER KİM ALLAH'A, MELEKLERİNE, ELÇİLERİNE, CİBRİL'E VE MİKAİL'E DÜŞMAN İSE, artık şüphesiz Allah da kafirlerin düşmanıdır." (Bakara Suresi, 98)
İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Allah'ı şahid getirir;OYSA O AZILI BİR DÜŞMANDIR. (Bakara Suresi, 204)
Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar SİZE KÖTÜLÜK VE ZARAR VERMEYE ÇALIŞIYOR, SİZE ZORLU BİR SIKINTI VERECEK ŞEYDEN HOŞLANIRLAR. BUĞZ (VE DÜŞMANLIKLARI) AĞIZLARINDAN DIŞA VURMUŞTUR, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz. (Al-i İmran Suresi, 118)
ALLAH, SİZİN DÜŞMANLARINIZI DAHA İYİ BİLENDİR; bir veli (en güvenilir bir dost) olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah yeter. (Nisa Suresi, 45)
Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), KAFİRLERİN SİZE BİR KÖTÜLÜK YAPMALARINDAN KORKARSANIZ, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. ŞÜPHESİZ KAFİRLER, SİZİN APAÇIK DÜŞMANLARINIZDIR. (Nisa Suresi, 101)
Size geldiklerinde: "İnandık" derler. Oysa onlar inkarla girmişlerdir ve yine onunla çıkmışlardır. Allah, gizli tutmakta olduklarını daha iyi bilir. ONLARDAN ÇOĞUNUN GÜNAHTA, DÜŞMANLIKTA ve haram yiyicilikte ÇABALARINA HIZ KATTIKLARINI GÖRÜRSÜN. Yapmakta oldukları ne kötüdür. (Maide Suresi, 61-62)
Andolsun, İNSANLAR İÇİNDE, MÜ'MİNLERE EN ŞİDDETLİ DÜŞMAN OLARAK YAHUDİLERİ VE MÜŞRİKLERİ BULURSUN. ... (Maide Suresi, 82)
BÖYLECE HER PEYGAMBERE, İNSAN VE CİN ŞEYTANLARINDAN BİR DÜŞMAN KILDIK ... (En'am Suresi, 112)
Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, ALLAH'IN DÜŞMANI VE SİZİN DÜŞMANINIZI VE BUNLARIN DIŞINDA SİZİN BİLMEYİP ALLAH'IN BİLDİĞİ DİĞER (DÜŞMANLARI) KORKUTUP-CAYDIRASINIZ. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve siz haksızlığa uğratılmazsınız. (Enfal Suresi, 60)
Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik; FİRAVUN VE ASKERLERİ AZGINLIKLA VE DÜŞMANLIKLA PEŞLERİNE DÜŞTÜ... (Yunus Suresi, 90)
Sonra (Allah) kıyamet günü onları aşağılık kılacak ve diyecek ki: "HAKLARINDA (MÜ'MİNLERE KARŞI) DÜŞMAN KESİLDİĞİNİZ ORTAKLARIM HANİ NEREDE?" ..." (Nahl Suresi, 27)
İşte böyle; Biz, HER PEYGAMBERE SUÇLU-GÜNAHKARLARDAN BİR DÜŞMAN KILDIK. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter. (Furkan Suresi, 31)
Dediler ki: "Bizim ilahlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?" Onu yalnızca bir tartışma-konusu olsun diye (örnek) verdiler. Hayır, ONLAR 'TARTIŞMACI VE DÜŞMAN' BİR KAVİMDİR. (Zuhruf Suresi, 58)
'Gizli toplantıların fısıldaşmalarından' (kulis)  men' edilip sonra men' edildikleri şeye dönenleri; GÜNAH, DÜŞMANLIK VE PEYGAMBER'E İSYANI (ARALARINDA) FISILDAŞANLARI GÖRMÜYOR MUSUN? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah'ın selamladığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine: "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azab etse ya." derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir. (Mücadele Suresi, 8)
EY İMAN EDENLER, BENİM DE DÜŞMANIM, SİZİN DE DÜŞMANINIZ OLANLARI veliler edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkar etmişler, Rabbiniz olan Allah'a inanmanızdan dolayı elçiyi de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp-çıkarmışlardır. ... (Mümtehine Suresi, 1)
Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. ONLAR DÜŞMANDIRLAR, BU YÜZDEN ONLARDAN KAÇINIP-SAKININ. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar. (Münafikun Suresi, 4)
Ey iman edenler, gerçek şu ki, SİZİN EŞLERİNİZDEN VE ÇOCUKLARINIZDAN BİR KISMI SİZLER İÇİN (BİRER) DÜŞMANDIRLAR. Şu halde onlardan sakının. Yine de affeder, hoş görür (kusurlarını yüzlerine vurmaz) ve bağışlarsanız, artık elbette Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Tegabün Suresi, 14)
İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Allah'ı şahid getirir;OYSA O AZILI BİR DÜŞMANDIR. (Bakara Suresi, 204)
Ey Peygamber, KAFİRLERLE VE MÜNAFIKLARLA cehd et (çaba harca) ve onlara karşı sert ve caydırıcı davran. Onların barınma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yataktır o!..(Tevbe Suresi, 73)
KAFİRLERE VE MÜNAFIKLARA itaat etme, EZİYETLERİNE ALDIRMA ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. (Ahzab Suresi, 48)
Andolsun, eğer MÜNAFIKLAR, KALPLERİNDE HASTALIK BULUNANLAR ve ŞEHİRDE KIŞKIRTICILIK YAPAN (YALAN HABER YAYAN)LAR (bu tutumlarına) bir son vermeyecek olurlarsa, gerçekten seni onlara saldırtırız, sonra orada seninle pek az (bir süre) komşu kalabilirler. (Ahzab Suresi, 60)
Şehirde dokuzlu bir çete vardı, YERYÜZÜNDE BOZGUN ÇIKARIYORLAR ve DİRLİK-DÜZENLİK BIRAKMIYORLARDI. Kendi aralarında ALLAH ADINA AND İÇEREK, DEDİLER Kİ: "GECE MUTLAKA ONA VE AİLESİNE BİR BASKIN DÜZENLEYELİM, sonra velisine: Ailesinin yok oluşuna biz şahid olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim." ONLAR HİLELİ BİR DÜZEN KURDU. Biz de (onların hilesine karşı) onların farkında olmadığı bir düzen kurduk. ... (Neml Suresi, 48-50)
(Allah,) Gözlerin HAİNLİKLERİNİ ve GÖĞÜSLERİN SAKLADIKLARINI bilir. (Mümin Suresi, 19)
Şüphesiz Allah, (müşriklerin saldırı ve sinsi tuzaklarını) iman edenlerden uzaklaştırmaktadır. Gerçekten Allah, HAİN VE NANKÖR OLAN KİMSEYİ sevmez. (Hac Suresi, 38)
Hani o inkar edenler, SENİ TUTUKLAMAK ya da ÖLDÜRMEK VEYA SÜRGÜN ETMEK amacıyla, tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır. (Enfal Suresi, 30)
Ona bir DÜZEN (TUZAK) KURMAK İSTEDİLER, fakat Biz onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık. (Enbiya Suresi, 70)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder