Hz. Mehdi (as)'ın diğer bazı özellikleri
HADİSLERDE İŞARET
EDİLEN 1956 YILININ ÖNEMİ
1300'lü
yılların değerli müceddidi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Risale-i
Nur'da 1956 tarihinin üzerinde özellikle durmuştur. 1956 yılında
tahakkuk eden olaylar göz önünde bulundurulduğunda, Said Nursi Hazretlerinin
özellikle bu yıla dikkat çekmesi çok şaşırtıcıdır.
Risale-i
Nur talebesi Ahmed Feyzi Kul, 1950 yılında yazdığı "Maidet-ül
Kur'an ve Hazinet-ül Bürhan" adlı
eserinde bazı ayetlerin ebced değerlerini hesap etmiştir. Bu eser, Bediüzzaman
Said Nursi Hazretleri tarafından kabul görerek, "Tılsımlar Mecmuası"nın
sonuna eklemiştir. Bu eserde ebced değeri olarak Miladi 1956 yılını veren ayet
Taha Suresi'nin 68. ayettir.
"Korkma! dedik, üstün gelecek olan kesinlikle sensin." (Taha Suresi, 68)
Bu
ayette geçen "Kesinlikle sensin" ifadesinin ebced değeri Miladi
1956'dır.
1956
yılı çok önemli bir tarihtir. Bediüzzaman
Said Nursi de Ahmed Feyzi Kul da bu tarihin üzerinde önemle durmaktadır.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, 1956 yılına işaret eden bir başka ayetin
yorumunu Emirdağ Lahikası adlı eserinde şöyle yapmıştır:
Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak
tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın. (Nisa Suresi, 145)
... Eğer şedde iki nun sayılsa, okunmayan hemzeler ve (ye)
de sayılsa 1376 (1956-1957) ederek, bu zulümatlı nifakın (dinsizlik ve zulme
dayalı, ikiyüzlü münafıkane sistemin) sukut mertebesine (susma, son bulma
derecesine)... (Emirdağ Lahikası (1),
Mektup no: 15)
Bediüzzaman
Hazretleri buradaki "bu zulümatlı nifakın
sukut mertebesine" sözleriyle, 1956
YILININ, zalimane inkar sisteminin, münafıklığın,
Darwinist-materyalist sistemin yıkılışının MİLADİ
BAŞLANGICI olduğunu
bildiriyor. Hakikaten 1956 yılından sonra İslam aleminde büyük bir ilerleme
görülmüştür.
Kuran'da "1956 yılının" ebcedini veren bir başka ayet ise Al-i İmran Suresi'nin 81. ayetidir.
Kuran'da "1956 yılının" ebcedini veren bir başka ayet ise Al-i İmran Suresi'nin 81. ayetidir.
Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı:
"Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini
doğrulayan bir elçi geldİğİnde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda
bulunacaksınız." Demişti ki: "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü
aldınız mı?" Onlar: "ikrar ettik" demişlerdi de "Öyleyse
şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım." demişti. (Al-i İmran Suresi, 81)
Bu
ayette geçen "... sonra size
beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldi..." sözlerinin ebcedi "1956
yılını" göstermektedir.
Nitekim Risale-i Nurlar'a
uygulanan yasağın kaldırılması da bu tarihe denk gelmektedir. 1956 yılı Risale-i
Nur açısından çok
önemli bir yıl olmuştur. Bilindiği gibi bu yıla kadar Risale-i
Nurbulundurmak, okumak, dağıtmak yasaklanmış, Nur Risaleleri
hakkında bin beş yüz kadar kamu davası açılmıştı. 1956 yılında ise, 8 yıldır
Afyon'da süren dava sonuçlanmasıyla bu konuda verilen büyük hukuk mücadelesi de
son bulmuş ve risalelerin hiçbir suç unsuru taşımayan imani eserler olduğu,
mahkeme huzurunda karara bağlanmıştı. Afyon Mahkemesi, 1956'da Diyânet İşleri
Riyaseti Müşavere Kurulu, bütün Risale-i Nur Külliyâtı'nı
tek tek inceleyerek her bir Risale hakkında, olumlu ve yararlı Kur'anî bir
tefsir olduğuna ilişkin bir rapor sunmuş, Nur Risaleleri'nin beraat ve iadesine
karar vermiş ve böylece Risale-i Nurlar'ın yayınlanması serbest bırakılmıştı.
Bediüzzaman
Said Nursi Hazretlerinin Risalelerde 1956 YILINA özellikle vurgu yapmasının önemi, 1956
yılında Türkiye'de ve dünyada yaşanan büyük ve önemli olaylara baktığımızda da
açıkça ortaya çıkmaktadır.
1956
tarihinde gerçekleşen büyük ve önemli olaylar şunlardır:
3 Ocak 1956
Sudan bağımsız bir cumhuriyet olduğunu ilan etti.
20 Mart 1956
Tunus, Fransa'dan bağımsızlığına kavuştu.
23 Mart 1956
Pakistan, dünyanın ilk İslami Cumhuriyeti oldu.
7 Nisan 1956
Fas bağımsızlığını ilan etti.
1956
Ortaokullarda din dersi okutulmaya başlanmıştır.
Sudan bağımsız bir cumhuriyet olduğunu ilan etti.
20 Mart 1956
Tunus, Fransa'dan bağımsızlığına kavuştu.
23 Mart 1956
Pakistan, dünyanın ilk İslami Cumhuriyeti oldu.
7 Nisan 1956
Fas bağımsızlığını ilan etti.
1956
Ortaokullarda din dersi okutulmaya başlanmıştır.
HZ. MEHDİ (AS) ARAPÇA
BİLMEYECEKTİR
Muhyiddin
ibnü'l-Arabi hazretleri, Hakim et-Tirmizi Hazretleri'nin
"Hatmü'l-evliya"da sorduğu soruları cevaplandırmak için yazdığı
"el-cevabü'l-müstakim" isimli eserinde şöyle buyurmuştur:
"... O
(Hz. Mehdi (as)) Arapça'yı pek iyi konuşamaz, fakat ahlakı hususunda ondan
farklı da olmaz. O, orta boylu erlerdendir. Mülkün dönemi onunla biter ve velayet
onunla hatme erer. Onun, ismi 'diri' olan bir yardımcısı vardır. Aslı ruhani,
görünüşü insanidir." (El-cevabü'l-müstakim amma seele anhü et-türmizi
el-hakim, bayezid, no: 3750, 242b yaprağı) (Kıyamet
ve Alametleri, Ömer öngüt, Hakikat Yayıncılık, s. 288)
HZ. MEHDİ (AS) ROMA'YI
MANEN FETHEDECEKTİR, VATİKAN'DA BÜYÜK BİR DEPREM OLACAKTIR
"… Hz.
Mehdi (as) ve talebeleri … (Roma'yı) tesbih ve tekbirle feth edeceklerdir… O şehrin
(VATİKAN'IN) surları bir
bir yıkılacaktır..."(Muhammed B. Resul El Hüseyin El
Berzenci, Kıyamet Alametleri, s. 204)
İtalya'da
meydana gelen deprem neticesinde Vatikan'ın surlarında tahribat meydana
gelmiştir. Roma'da bir çok bina yerle bir olmuştur.
DOĞUDAN BİR GRUP, HZ.
MEHDİ (AS)'IN ÇIKIŞI İÇİN ORTAM HAZIRLAYACAKTIR
Doğu
tarafından birtakım insanlar çıkıp, Hz. Mehdi (as)'ın saltanatını
hazırlayacaklardır.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 21)
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 21)
Şarktan bir
cemaat çıkar ve Hz. Mehdi (as)'ın saltanatına yardım eder. (Ali Bin
Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman
Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 60)
...
Bilahare Kudüs'e inecekler ve Hz. Mehdi (as) için saltanat
hazırlayacaklardır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)
ALLAH'IN HZ. MEHDİ
(AS)'A OLAN SEVGİSİ VESİLESİYLE, DEPREMLER DURACAKTIR
ONUN (HZ.
MEHDİ (AS)'IN) HATRINA DEPREMLERİ DURDURURUM. (Şeyh
Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 70)
ASHAB-I KEHF, HZ. MEHDİ
(AS)'IN YARDIMCISI OLACAKTIR
Ashab-ı
Kehf, Hz. Mehdi (as)'ın yardımcıları olacaktır. (Kitab-ül
Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, s. 59)
HZ. MEHDİ (AS) HAKKINDA
FARKLI GÖRÜŞLER ORTAYA ATILACAK FAKAT SONRA GÖRÜŞLER BİRLEŞECEKTİR
Hz.
Mehdi (as) hakkında farklı görüşler olacağına hadiste değinilmiştir. Hz. Mehdi
(as) hakkında birbirinden farklı çok fazla görüş, yavaş yavaş hak ve doğru olan
görüşte birleşecektir. Hadiste Hz. Mehdi (as)'ın vesilesiyle birbirlerinin
kardeşleri olan Müslümanların haklarının zorlu bir uğraş ile tesis edileceği
anlatılmaktadır. Müslümanların bu dönemde zorlu bir baskı ortamında yaşadıkları
ve haksızlığa uğradığı bu anlatımdan anlaşılmaktadır. Allah'ın Hz. Mehdi (as)'ı
vesile etmesiyle dünyada adalet, hoşgörü ve güven ortamı oluşacaktır. Bu
anlatım, Hz. Mehdi (as)'ın vesile olmasından önce dünyada adaletsizlik ve
sevgisizliğin hakim olacağına işaret etmektedir. Allah'ın insanlar üzerindeki
rızası ve hoşnutluğu Hz. Mehdi (as)'ın vesilesiyle artacaktır. İslam dini Hz.
Mehdi (as) vesilesiyle özüne dönecek ve İslam ahlakı dünyaya hakim olacaktır.
Zamanın
sahibi El-Mehdi (Hz. Mehdi (as)) hakkında farklı görüşler birleşerek takip edecek,
çeşitli zihinler arasında bunlar birleşecek, onun vesilesiyle en yakın
dostlarınızın hakları sökülüp çıkartılacak, onun vesilesiyle
düşmanlarınızın kötülüklerine karşı koyacak ve yeryüzünü onun vesilesiyle
iyilik ve adaletle dolduracaksınız, onun çıkmasıyla birlikte kulların
üzerindeki nimetler ve hoşnutluk artacaktır. Onur ve övgü ile gerçekler yerine
döndürülecek ve din onun eliyle yeniden tesis edilecektir.(Seyyid Murtaza Müçtehidi Sistani, Nashr
Almas Yayınları, s. 343)
HZ. MEHDİ (AS)
DÖNEMİNDE GERÇEKLEŞECEK BAZI ÖNEMLİ OLAYLAR
Ona, "(Hz.
Mehdi (as)) ne zaman çıkacak?" diye sordum. O dedi ki: "Irak'ın Anbar ilinde, Fırat ile Şiraz ve
Dicle kıyısında ordular gördüğünde, Kufe'nin kubbesi yıkıldığında, Kufe'de bazı
evler yandığında, tüm bunları gördüğün zaman Allah dileğini
hakikaten gerçekleştirecektir, hiç kimse Allah'ın emrini engelleyemez ve hiç
kimse onun hükmünü değiştiremez." (Falahi Ssa'il: 199; ve El-Misbaah: 51 ve
El-Baladul Amin: 35)
Hadiste
Hz. Mehdi (as)'ın çıkış alametlerine değinilmektedir. Ahir zamanda gerçekleşen
olaylardan Irak'ın işgalinde, Irak'ın Anbar ilinde Amerikan orduların yönetimi
uzun süre idare etmesi birçok gazete ve televizyonda konu olmuştur. Fırat ve
Dicle kıyısında PKK terörünün şiddetlenmesi de yine bu dönemde olmuştur.
Hadiste bahsedilen "Şiraz" kenti ise İran'da bir kent ismi olmakla
beraber, Tahran'ın da eski ismidir. Şah Pehlevi'nin darbe ile yönetimden
alındığı dönemde, İran'daki en büyük çatışmalar Tahran'da meydana gelmiştir.
Hadiste aynı zamanda Irak'ın Kufe kentinde meydana gelen çatışmalara da
değinilmiştir. Amerikan orduları ile bölgedeki direnişçi gruplar arasında
meydana gelen çatışmaların görüntüleri sık sık medyada yer almıştır.
Peygamberimiz (sav) ahir zamanda gerçekleşecek büyük olayları 1400 yıl önce
bildirmiştir. Hadiste ayrıca Hz. Mehdi (as)'ın çıkışını engellemeye çalışacak
kişiler olabileceğine de işaret edilmektedir. Allah'ın kaderde yarattığı
olayları engellemeye kimsenin gücü yetmez, Allah mutlaka emrini yerine
getirecektir.
HZ. MEHDİ (AS)
ÇALIŞMALARINDA RİSALE-İ NUR'DAN FAYDALANACAKTIR
... Bu
hakikatdan anlaşılıyor ki; SONRA GELECEK O MÜBAREK ZAT RİSALE-İ
NUR'U BİR PROGRAMI OLARAK NEŞR VE TATBİK EDECEK (yazma ve dağıtma yoluyla yayacak ve
uygulayacak). (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 9)
Bediüzzaman
bu sözüyle bir kez daha Hz. Mehdi (as)'ın gelişini müjdelemiş ve bu mübarek
zatın faaliyetlerini yerine getirirken, kendisini "Hz. Mehdi (as)'a zemin
hazırlayan bir öncü" olarak tanımlayan Bediüzzaman'ın eserlerinden de
istifade edeceğini belirtmiştir.
Bediüzzaman,
Hz. Mehdi (as)'dan bahsettiği sözlerinin pek çoğunda tekrarladığı "GELECEK" ifadesini burada da kullanmıştır.
Bediüzzaman bu sözleriyle Hz. Mehdi (as)'ın, önceki müceddidlerin ve
Bediüzzaman'ın yaşadığı dönemlerde gelmediğini söylemiş; bu mübarek zatın
bunların hepsinden "SONRA" geleceğini ifade etmiştir. Ayrıca
Bediüzzaman bu durumu, yalnızca gelecek zaman ifade eden bir fiil kullanarak
değil, bunu bir de "SONRA" kelimesiyle destekleyerek çok kesin
bir üslupla açıklamıştır.
Bediüzzaman
ayrıca burada "ZAT" kelimesini bir de nitelendirmekte ve
Hz. Mehdi (as)'ın "NASIL BİR ZAT" olduğunu da açıklamaktadır.
Bediüzzaman Hz. Mehdi (as)'ın "MÜBAREK BİR ZAT" olduğunu belirtmektedir. "MÜBAREK" kelimesi "İlahi hayrın bulunduğu" anlamına gelmektedir. Bediüzzaman da
burada kullandığı bu"mübarek" sıfatıyla Hz. Mehdi (as)'ın imanını,
yerine getireceği vazifeleri övmektedir. Bediüzzaman verdiği tüm bu detaylı
bilgilerle Müslümanlara Hz. Mehdi (as)'ın ahlakını ve mücadelesini tanıtmakta,
bu üstün ahlaklı şahsın hangi özellikleriyle tanınabileceğini anlatmaktadır.
Bediüzzaman
eserlerinde, Hz. Mehdi (as)'dan önceki yüzyılın müceddidi olması sebebiyle
kendisini "Hz. Mehdi (as)'ın bir öncüsü", "ona zemin hazırlayan
bir askeri" olarak tanımlamıştır. Yine bir sözünde de, "kendisinin
ektiği tohumların Hz. Mehdi (as) tarafından geliştirileceğini ve bu mübarek
şahıs vesilesiyle bu tohumların sümbülleneceğini" anlatarak, Hz. Mehdi
(as)'ın gelişinden önce yaptığı çalışmalarla ona "bir ön hazırlık"
yaptığını anlatmaktadır. Bediüzzaman bu sözünde de
Risale-i Nur Külliyatı'nın, Hz. Mehdi (as)'ın tebliğinde kullanacağı bir ön
hazırlık olduğunu belirtmiştir. Bediüzzaman, ortaya çıktığında Hz. Mehdi
(as)'ın, Risaleleri hazır yazılmış olarak bulacağını ve imanı kurtarma
vazifesinde Risaleler'den faydalanacağını belirtmiştir. Bediüzzaman bu sözleriyle kendisinin
Hz. Mehdi (as) olmadığını, Hz. Mehdi (as)'ın "KENDİSİNDEN SONRAKİ
DÖNEMDE GELECEK BİR ŞAHIS OLDUĞUNU" bir kez daha açıklığa kavuşturmuştur.
PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN
AHİR ZAMAN HADİSLERİNİ EN DOĞRU ŞEKİLDE HZ. MEHDİ (AS) AÇIKLAYACAKTIR
Ebu Basir
der ki, İmam Muhammed Bakır aleyhisselam'ın şöyle buyurduğunu duydum: "...
Buyurdu ki: Hz. Mehdi (as) kıyam ettiğinde Resulullah'ın yolundan
gidecektir. YALNIZ O (HZ. MEHDİ (AS)),
RESULULLAH'IN (SAV) ESERLERİNİ AÇIKLAYACAKTIR..."(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani,
Gaybet-i Numani s. 191)
Bu
hadis özellikle ahir zaman hadislerine bakmaktadır. Hz. Mehdi (as) bu
hadislerin gerçeğini bizzat bilen kişi olacağı için, Peygamberimiz (sav)'in
ahir zaman ile ilgili hadislerini en doğru şekilde o açıklayacaktır.
HZ. MEHDİ (AS) İLE
PEYGAMBERİMİZ (SAV) ARASINDA SAHTEKAR YAŞLI BİR ADAM OLACAKTIR
Amr ibn
al-as rivayet etmiştir: "Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: 'BEN
BU ÜMMETİN İLKİYİM. HZ. MEHDİ (AS) BU ÜMMETİN ORTASINDA. HZ. İSA (AS) İSE
SONUNDADIR. ARAMIZDA İSE SAHTEKAR YAŞLI BİR ADAM VARDIR."(Bihar ül Envar, 51. cilt, Kitab ul
Gaybet, Allame Muhammed Bakır El-Meclisi, sf. 132)
Hadiste
Peygamberimiz (sav) ahir zamanda dünyayı kana, zulme ve acıya boğan tüm inkarcı
sistemlerin temel mantığını oluşturan Darwinizm'in fikir babası Darwin'e işaret
etmiştir. Bilindiği gibi Hz. Mehdi (as)'ın zuhur vaktinden önce dünyanın herc-ü
merc içinde olacağı, büyük savaşlar, katliamlar ve yıkımlara sahne olacağı,
egoizmin, sevgisizliğin, güvensizliğin hakim olacağı, insanların birbirlerinden
iyice uzaklaştıkları bir dönem yaşanacağı Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde
ahir zaman alametleri olarak haber verilmiştir. Bu ortamın oluşmasında
Darwin'in ve onun fikirlerinden doğan Darwinizm'in etkisi çok büyük olmuştur.
Ancak Hz. Mehdi (as)'ın zuhuru ile Darwinizm, materyalizm, komünizm, faşizm
gibi tüm inkarcı felsefeler yıkılacak ardından da Hz. İsa (as) nüzul edecektir.
Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as) dönemleri insanlığın barış, huzur ve refah
içinde yaşadıkları insanların akın akın Allah'ın hak dinine girdiği, İslam
ahlakının hakim olduğu bir dönem olacak, Darwinizm'in etkisi yok olacaktır. Bu
altınçağ, üstad Said Nursi Hazretleri'nin bildirdiği üzere hicri 1506'lara
kadar devam edecektir. (Doğrusunu Allah bilir.)
HADİSLERDE 1997 VE 1999
YILINA OLAN İŞARETLER
Hz.
Mehdi (as)'ın ortaya çıkış alametlerinin haber verildiği hadislerden birinde
de, 1997 ve 1999 yıllarına dikkat çekilmektedir:
İnsanlar
95. seneye kadar malik olacaklar, yani işler iyi gidecek. 97. ve 99. senede
mülkleri zail olacak....
(El-Kavlu'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 54)
(El-Kavlu'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 54)
Hadisteki
"95. sene" şeklindeki ifade ile 1995 yılına dikkat çekiliyor olması
muhtemeldir. 1995 yılına kadar insanların nispeten daha müreffeh bir yaşam
sürmüşler, yaşam koşullarının o kadar zorlaşmamıştır. Bundan sonra ise çeşitli
zorluklar başgöstermeye başlamıştır. 1997 yılında çeşitli siyasi sıkıntılar
yaşanmıştır. 1999 yılında ise Marmara bölgesinde ve Türkiye çapında meydana
gelen depremlerde son yılların en büyük can ve mal kaybı olmuştur.
HZ. MEHDİ (AS)'IN
YEMEĞİ, ARABASI VE KIYAFETLERİ
HZ.
MEHDİ (AS)'IN YEMEĞİ SADE OLACAKTIR
Hz. Mehdi
(as)'ın, Emir-ül Müminin Ali aleyhisselam gibi YEMEĞİ
SADEDİR... (Bihar-ul Envar, c. 52, s. 279)
İmam Sadık
(as) buyurmuştur ki: "... Allah'a andolsun ki, HZ.
MEHDİ (AS)'IN... YEMEĞİ KATIKSIZDIR." (Bihar-ul Envar, c. 52, s. 354)
HZ.
MEHDİ (AS)'IN KIYAFETLERİ DE CİLDİ DE PARLAK OLACAKTIR
İmam Ali
(a.s) diyor ki: Resulullah (sav) bana hitaben şöyle buyurdular: "ONUN
(HZ. MEHDİ (AS)'IN) ÜZERİNDE NURDAN ELBİSELER VARDIR..."(Bihar, c. 36, s. 337; c. 51, s. 108)
Hasan bin
Mahbub-i Zerrâd der ki: İmam Rıza aleyhisselam bana şöyle buyurdu: "...
(HZ. MEHDİ (AS)'IN) ÜZERİNDE NURDAN ELBİSELER VARDIR." (Şeyh
Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 207)
Hadiste, "üzerinde
nurdan elbiseler vardır" sözleriyle
Hz. Mehdi (as)'ın elbisesinin parlak olacağına işaret edilmiştir. Bilindiği
gibi 'nur', 'ışık
kaynağı' değil,'ışığı yansıtan' anlamındadır.
Kuran'ın "Ve Ay'ı bunlar içinde bir nur
kılmış,
Güneş'i de (aydınlatıcı ve yakıcı) bir kandil yapmıştır." (Nuh Suresi, 16) ayetinde de, Güneş'in
bir ışık kaynağı olduğu, 'nur' kelimesiyle ifade edilen ayın ise ışığı
yansıttığı belirtilmiştir.
HZ.
MEHDİ (AS) PEYGAMBERİMİZ (SAV) GİBİ BEYAZ PARLAK VE TEMİZ KIYAFETLER GİYECEKTİR
Aban bin
Tağlib der ki: imam Cafer-i Sadık a.s.nin şöyle buyurduğunu duydum, ben Kaimi
(Hz. Mehdi (as)) görür gibiyim, Necef'in arkasında Resulullah'ın beyaz
zırhını giyecek ve zırhı giydikten sonra bedeni tıpkı Resullah'ın bedeni gibi
genişleyecek. Cennet ipeklerinden bir elbise zırhı örtecek... (İmam
Mehdi, Ali İrfan, Velayet Yayıncılık, s. 94)
Hz.
Ali'nin torunlarından olan İmam Cafer-i Sadık (as) Peygamberimiz (sav)'den
aktardığı bir hadiste ahir zamanda zuhur edecek olan Hz. Mehdi (as) ile ilgili
olarak onun Peygamberimiz (sav) gibi beyaz, temiz ve parlak elbiseler giyeceği
bildirilmiştir. Burada cennet ipeğinden kasıt temiz ve parlak görünüşlü
olmasıdır. Cennet ipeğinden ifadesinin kullanılma nedeni Hz. Mehdi (as)'daki
nuraniyet ve temizliği vurgulamak içindir. Yoksa cennet ipeği cennete özgü bir
kumaştır. Ayrıca bu hadiste de Hz. Mehdi (as)'ın bedeninin aynı Peygamberimiz
(sav) gibi geniş ve heybetli olacağına dikkat çekilmiştir.
HZ.
MEHDİ (AS)'IN ARABASININ ÖZELLİKLERİ
Hz. Mehdi
(as) mutedil ahlaklı, iyi yaratılışlıdır... ONUN ATI, KARANLIKLARDA ON DÖRTLÜK AY
GİBİ PARLAR. O (HZ. MEHDİ (AS)), EN HAYIRLI TOPLULUĞUN ÖNÜNDE GİDER. Onlar Allah'ın dinine sarılmış; onunla
Allah'a yaklaşmaya çalışırlar... (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani,
Gaybet-i Numani s. 171)
Hadiste
Hz. Mehdi (as) devrinde teknik araçlardan birinin de 'araba' olacağına ve bu
arabaların farlarına, iç ışıklandımalarına dikkat çekilmiştir. Hadiste verilen
bilgiden, Hz. Mehdi (as)'ın arabasının farlarının da parlayacağı
anlaşılmaktadır.
Ayrıca
hadiste Hz. Mehdi (as)'ın "atının on dörtlük ay
gibi" parlayacağının
vurgulanmış olması da, hayret verici bir detaydır. Bu ifade, Hz. Mehdi (as)'ın
arabasındaki oval, iri, tamamen ışık kaplı ve aydınlatıcı bir ışık kaynağına
işaret etmektedir ki, bu da Hz. Mehdi (as)'ın arabasının farlarını çok detaylı
bir şekilde tarif etmektedir.
"O,
en hayırlı topluluğun önünde gider" sözleriyle ise Hz. Mehdi (as)'ın
arabasının, kendi talebelerinden oluşan bir konvoyun önünde gideceğine işaret
edilmektedir.
Ya
da "Önünde gider" ifadesi Hz. Mehdi (as)'ın bu
arabanın ön tarafında oturacağını göstermektedir.
Abân bin
Tağlib şöyle der, İmam Caferi Sadık aleyhisselam'ın şöyle buyurduğunu duydum:
"Ben Kaim'i (Hz. Mehdi (as)'ı) Kufe'nin Necef'inde görür gibiyim. ...
DAHA SONRA (HZ. MEHDİ (AS)) SİYAH-BEYAZ RENKLİ İKİ GÖZÜNÜN ARASI IŞIK
GİBİ PARLAYAN BİR ATA BİNECEK..."
Bu
hadiste ise, arabanın iki tarafındaki iki fara dikkat çekilmiş ve Hz. Mehdi
(as)'ın siyah ve açık renkli arabalar kullanacağı belirtilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder